Orgeneral Akın Öztürk'ün savcılık ifadesi
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Öztürk'ün, FETÖ'nün darbe girişimine yönelik soruşturma kapsamında savcılığa verdiği ifadede, "Askeri darbeyi planlayıp yöneten bir kimse değilim." dediği öğrenildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimine yönelik soruşturma kapsamında, gözaltına alınan ve tutuklanması istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Akın Öztürk'ün savcılığa verdiği 3 sayfalık ifadeye ulaşıldı.
Öztürk, ifadesinde, "15 Temmuz günü gerçekleşen askeri darbeyi planlayıp, yöneten bir kimse değilim. Kimin planlayıp, yönettiğini bilmem." diye konuştu.
Olay günü, İstanbul'da bir arkadaşının kızının düğünü olduğunu, düğüne katılması gerektiğini ancak İzmir'deki noter işleri dolayısıyla gidemediğini belirten Öztürk, İzmir'de noter işlemleri yaptığını ispat edebileceğini bildirdi.
Öztürk, İzmir'de saat 11.30 civarında noter işleminin tamamlandığını, saat 13.30 sıralarında Ankara'ya askeri uçakla yanında Kara Kuvvetleri Komutanı ile geldiğini ve doğrudan torunlarını görmek için Akıncı Üssü'ne gittiğini anlattı.
Akıncı Üssü'ndeki lojmanda akşama kadar vakit geçirdiğini ifade eden Öztürk, şunları söyledi:
"Akıncı Üssü'nde mutat uçak iniş ve kalkışları oluyordu. Devamlı hareketlilik olduğu için önce bir şey fark etmedim, düğün sahibi Mehmet Şanver'i aradım, tebrik ettim. Bir süre sonra o da beni tekrar aradı. Uçakların alçak uçuş yaptığını, ne olduğunu sordu. Televizyonda alt yazı geçtiğini söyledi. Ben de bu sırada televizyonda gelişmeleri izliyordum.
Hava Kuvvetleri Komutanı da bu düğünde idi. Beni aradı ve uçakların Ankara'da alçak geçiş yaptığını söyledi, 'Bu duruma müdahale et' dedi. Bunun üzerine üs komutanlığına telefon ettim. Görüştüğüm kişi üs komutanı ve misafir olarak orada bulunan Kubilay Selçuk idi. Genelkurmay Başkanı'nın da üste olduğunu söyledi. Ben de hemen yanına gittim. Yaklaşık 5 dakika içerisinde Genelkurmay Başkanı'nın yanına gittim. Gittiğimde hava kararmıştı ancak saatin kaç olduğunu bilemiyorum. Bir oda içerisinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Tümgeneral Kubilay Selçuk ve Tuğgeneral Mehmet Dişli ile çay içiyordu. Bana, 'Bunlar bu işi yaptılar, bunlarla konuş ikna et' dedi. Ben onlarla konuşmaya başladım. Bu sırada İstanbul'da tankların üzerine insanlar çıkmıştı. Üste oda içerisinde televizyon açıktı, bunları görebiliyordum.
Kubilay Selçuk ve Mehmet Dişli'ye darbenin olamayacağını, demokratik kurumların işlediğini, halkın bu işe tepki gösterdiğini anlatıp, ikna etmeye çalıştım. Kendilerine, itiraz ettikçe bağırıp, çağırdım. Aynı şekilde Genelkurmay Başkanı da onları ikna etmeye çalıştı. 3-4 kez bunları tekrarladım. Benim onlara emir verme yetkim yok ama bir büyük olarak, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal'ın isteği üzerine onlara telkinde bulunup, ikna etmeye çalıştım. O sırada, soyadını bilmediğim Ömer isimli bir amiral de oraya geldi. Benim telkinlerim sonuç verdi. İkna oldular. Yeni uçak üsten havalanmadı. Havadakilerin görevleri devam etti. Üsse dönen uçaklar bir daha gönderilmedi. İkna sürecinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Sonunda onlar ikna olunca Genelkurmay Başkanı, Başbakan ile görüştü. Bana 'sen burada kal, bunları iyice ikna et' dedi. Daha sonra helikoptere binip, Başbakanlığa gitti. Sabah erken saatlerdi fakat saatin kaç olduğunu bilmiyorum."
Öztürk, ifadesinde Genelkurmay Başkanı'nın sabah erken saatlerde Başbakanlığa gitmesinin ardından, Akıncı Üssü'nde bir saat kadar daha kaldığını, her şeyden emin olduktan sonra helikopter ile Başbakanlığa gitmeyi planladığını belirtti.
Helikoptere bindiğini ancak o sırada havada başka uçak ve helikopterlerin bulunduğunu anlatan Öztürk, havadaki uçaklardan kendisine ateş açıldığını, bunun üzerine üsse geri döndüğünü aktardı.
Akın Öztürk, hakkındaki iddialara ilişkin, şunları kaydetti:
"Bir süre sonra üsten helikopterle ayrılmak için teşebbüste bulundum. Bacağımdan yaralandım. Beni yaralayan mermilerin uçaklardan açılan ateş sonucu mu yoksa yerdeki birliklerden mi açıldığını bilmiyorum. Üsse geri döndüm. Bu sırada Mehmet Dişli ile irtibat halindeydim. O Genelkurmay Başkanı'yla helikoptere binip, Başbakanlığa gitmişti. Kendisiyle cep telefonu üzerinden irtibat halindeydim. Daha sonra Genelkurmay İkinci Başkanı'nın üste olduğunu öğrendim. Onun bulunduğu odaya gittim. Gözleri bağlıydı, gözlerini açtım. El ve ayakları bağlıydı, çözdüm. Onunla helikoptere binip üsten uzaklaşamadık, çünkü havada uçaklar dolaşıyordu. Uzun süre üste kaldık. Üste başka bir yerde Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve diğer generallerin bulunduğunu bu sırada öğrendim. Önce Abidin Ünal'ı ziyaret ettim."
Yaklaşık 10 kadar generalin üste tutulduğunu anlatan Öztürk, ifadesine şöyle devam etti:
"Abidin Ünal'ı koruması için başına iki nöbetçi koydum. Daha sonra Yaşar Güler'e gidip, bunları anlattım. Yaşar Güler, Özel Kuvvetler Komutanı'yla görüştü. Onun üsse geldiğini söyledi. Yaklaşık 2-3 saat kadar bekledik. Özel Kuvvetler Komutanı'nın gelmesi gecikti. Çevrede birçok yere bakıp döndüğü için geç kaldı. Ayrıca olay yerine Yaşar Güler, askeri savcıları çağırdı. Askeri savcılar olay yeri tespitine başladı. Ben üste Fahri Kasırga, Kara Kuvvet Komutanı, Kurmay Başkanı, Emir Subayı ve Özel Kalem Müdürünün de orada olduğunu öğrendim. Bu sırada Özel Kuvvetler Komutanı Albay Murat üsse girip, Fahri Kasırga ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nı kurtardı. Kara Kuvvetleri Komutanı'nı, onun çıkarıp çıkarmadığını tam olarak bilemiyorum. Yaşar Güler'i yanıma alıp, önce Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın yanına gittik. Daha sonra misafirhanede tutulan hava generallerini kurtardık. Daha sonra Yaşar Güler ile arkamızda başka bir araçta Abidin Ünal olduğu halde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na geldik. Biz, Abidin Ünal ile karargahta kaldık. Yaşar Güler evine gitti. Benim hakkımda çeşitli iddialar çıktığı için bu iddiaları yalanlamak için basın bildirisi hazırladım ve bunu yayınladım. Daha sonra ben de evime gittim ve beklemeye başladım. Beni gelip alacaklarını düşünüyordum. Gece saat 01.30 sıralarında Merkez Komutanı beni gözaltına aldı. Daha sonra emniyet ekiplerine teslim edildim. Benim, bu darbeye iştirak etmediğime, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Hava Kuvvet Komutanı Abidin Ünal, Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler ve orada bulunan diğer havacı generaller tanıktır. Dinlenmelerini isterim."
Paralel yapıya karşı mücadele ettiğini, bu konuda eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, emekli Hava Pilot Yarbay Mehmet Yıldırım, emekli Astsubay Cahit Demirbüken ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da dinlenebileceğini vurgulayan Akın Öztürk, "Hakan Fidan'a Etimesgut Hava Hastanesi Başhekimliği'nden gelen listeyi elden verdim. Araştırıp, sonucunu bildirmesini söyledim. Ben ordu içerisindeki paralel yapıyla mücadele etmek için elimden gelen gayreti gösterdim. Benim tecrübelerime göre, bu askeri darbeye teşebbüsü paralel yapının gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Ancak bu işi TSK içerisinde kimin organize edip, gerçekleştirdiğini kestiremiyorum. Benim bu konuda herhangi bir bilgim yoktur. Beni atama listesinde Genelkurmay İkinci Başkanı olarak göstermişler. Ben gerçekte Genelkurmay İkinci Başkanı'ndan kıdemliyim." diye konuştu.
Özellikle Hava Kuvvetleri Komutanlığı döneminde paralel yapıyla çok mücadele ettiğini, bu yapıdan olduğu için birçok kişiyi Hava Harp okullarına almadığını, hatta İzmir'deki askeri casusluk olayının iddia edildiği gibi değil, bir fuhuş konusu olduğuna ilişkin birçok faaliyette bulunduğunu aktardı.
"TSK milletin bir kesitidir. TSK öğrenci seçim aşamaları çok sıkı yapılmaktadır. Buna rağmen, yine de sızmalar gerçekleşmektedir." diyen Öztürk, TSK ve Hava Kuvvet Komutanlığı içerisinde bu yapıdan kaç kişinin olduğunu bilmediğini kaydetti.
Öztürk, "Askeri darbe girişimi güçsüz bir Türkiye isteyen yabancı misyonların işi olabilir. Pensilvanya'daki kişinin emirle bu işi yaptırabilecek gücü yoktur. Bu olayda paralel yapı kullanılmış olabilir." dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı gördüğünde boynunda yara izleri olduğunu fark ettiğini anlatan Öztürk, şu an çok yorgun olduğunu, daha sonra ayrıntılı beyanda bulunabileceğini belirtti.
Öztürk, "Ben bu işin içerisinde yer alan generallerle tek satır konuşmadım. Bu da benim iştirak etmediğimi gösterir." diye konuştu.
Akın Öztürk'ün avukatı Emine Bilge Kalaycı da müvekkilinin vücudunda birçok ekimoz ve yaralamalar bulunduğunu, gözaltında uzun süre kaldığı için zaman ve yer konusunda hata yapmış olabileceğini belirterek, bunların zapta geçmesini istedi.
Akın Öztürk kimdir?
Hava Orgeneral Akın Öztürk, 21 Şubat 1952 tarihinde Gümüşhane Merkez’e bağlı Çamlıköy’de doğmuştur. İlk, orta ve lise öğrenimini Erzincan’da tamamlamış ve 1970 yılında girdiği Hava Harp Okulu’ndan 1973 yılındateğmen rütbesiyle mezun olmuştur.
1973-1975 yılları arasında 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığında jet pilotu eğitimini ve 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında F-100 uçaklarında harbe hazırlık eğitimini tamamlamıştır.
1975-1981 yılları arasında 7’nci Ana Jet Üs 172 Filo Komutanlığında F-100 ve F-4 uçaklarında Kol Uçucusu olarak görev yapmış; 1981 yılında atandığı 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığında ise 1985 yılına kadar 111’inci Filo Komutanlığı Kol Uçucusu ve Üs Standardize ve Kıymetlendirme Kısım Amirliği görevlerinde bulunmuştur.
1985 yılında girdiği Hava Harp Akademisi’nden 1987 yılında mezun olmuştur. Kurmay Subay olarak atandığı 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında 1989 yılına kadar Standardize ve Kıymetlendirme Subayı ve Filo Eğitim Subayı olarak görev yapmıştır.
1989 yılında F-16 uçağına geçiş yapmasının ardından 1989-1991 arasında 4’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı 141’inci Filo Harekât Subayı ve 1991-1993 yıllarında 141’inci Filo Komutanı olarak görev yapmıştır.
1993-1996 yıllarında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığında Yurtdışı Kurs Plan Subaylığı ve takiben Uçuş Eğitim Şube Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1994-1995 yıllarında, NATO kapsamında icra edilen Uçuş Yasağı Harekâtı (Operation Deny Flight)’na Kıdemli Milli Temsilci olarak katılmıştır.
1996-1998 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri Tel-Aviv Askeri Ataşesi olarak görev yapmış, 1998-2000 yılları arasında ise 6’ncı Ana Jet Üs Harekât Komutanlığı görevini üstlenmiştir.
2000 yılında Tuğgeneralliğe terfi ederek, 2002 yılına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanlığı görevini yürütmüştür. 2002 yılında 9’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı görevine getirilmiştir. 5 Ağustos 2004 tarihinde Tümgeneralliğe terfi ederek sırasıyla 2’nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığına, 30 Ağustos 2006’da 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığına, 30 Ağustos 2008’de Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı görevlerine atanmıştır.
2009 yılında Korgeneralliğe terfi ederek 2009-2011 yılları arasında 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı, 2011-2013 yılları arasında Hava Eğitim Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.
2013 Yüksek Askerî Şura Kararları ile Orgeneralliğe terfi ederek 22 Ağustos 2013 – 14 Ağustos 2015 tarihleri arasında 30’uncu Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Orgeneral Akın Öztürk, 2015 yılı Yüksek Askerî Şura kararları ile Yüksek Askerî Şura üyeliğine atanmıştır.
Orgeneral Akın Öztürk, 43 yıllık uçuş hizmeti boyunca F-16, F-4, F-5, F-104, F-100, EUROFIGHTER, JAS 39, T-38, T-37, KT-1T, T-33, T-34, T-41, SF-260, G550, GULF-IV, CIT-VII, CN-235, KC-135, A400M, E-7T, UH-1H, AS-532, T-129 ATAK ve HÜRKUŞ uçakları başta olmak üzere 30 farklı tipte 5800 saat uçuş gerçekleştirmiştir.
Orgeneral Akın Öztürk, Tülay Öztürk ile evli olup iki çocuk babasıdır. İyi derecede İngilizce bilmektedir. (AA / Karar)