Şehadet Yıldönümünde Şehid Hatip Dağ
Şehit Hatip Dağ, çok gayretli ve çalışkandı. Bu nedenle kısa zamanda Mardin’deki İslami faaliyet ve hizmetlerin merkezinde yer aldı. Özellikle talebeler üzerindeki faaliyetleri çok verimli geçiyor, burada İslami şuura kavuşan gençler bölgenin her tarafına yayılıyorlardı.
Adı Soyadı: Hatip Dağ
Doğum yeri ve tarihi: Mardin/Mazıdağı–1960
Şehadet yeri ve tarihi: Adana – 06.03.2002
Şehadet şekli: Polisinin silahlı baskını sonucu
Hayatı ve şahsi özellikleri:
Şehid Hatip, Mardin’in Mazıdağı İlçesi’ndendir. Burada tahsilini tamamladıktan sonra Diyanet işlerinde memur olarak göreve başlar. Göreve başladıktan sonra evini Mardin’e taşır. Orada Yatılı Bölge Kur’an Kursu’nda memur olarak çalışır. Kur’an okuyan gençlerin arasında olmanın avantajı ile elinden geldiği kadar gençlerle ilgilenir, onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır ve İslami bir şuur kazanmaları için var gücüyle çabalardı. Bu çalışmalarının yanında Mardin merkezdeki esnaf, işçi, memur ve öğrenci kesimleri arasında İslami davet ve tebliğ görevini yerine getirerek özellikle çevre yerleşim yerlerinden gelen öğrenciler üzerinde yoğunlaşırdı. Eskiden beri Mardin İmam Hatip Lisesi’ne olan rağbetten dolayı bölge çapında öğrenciler Mardin’de toplanırdı.
Hatip abi, çok gayretli ve çalışkandı. Bu nedenle kısa zamanda Mardin’deki İslami faaliyet ve hizmetlerin merkezinde yer aldı. Özellikle talebeler üzerindeki faaliyetleri çok verimli geçiyor, burada İslami şuura kavuşan gençler bölgenin her tarafına yayılıyorlardı.
Hatip abi, memuriyetini, aile ve akrabalarının işlerini belki ihmal ederdi ama İslami faaliyetlerini hiçbir zaman ihmal etmezdi. Rahatlıkla denilebilir ki, öğrenci gençlere yaptığı hizmet kendi ailesine yaptığı hizmetten çok daha fazla idi. Öğrenciler için ev tutma ve bu evlerin eksikliklerini gidermede fedakârlıklarını ancak görenler bilir. Kendi evinin içinden sobasını, sergisini, yatağını alıp öğrenci evlerine yerleştirdiğine nice kez şahit olunmuştur.
Hatip abi, yumuşak bir ahlaka sahip olup sürekli güleç ve neşeli bir insandı. Bu özellikleriyle karşılaştığı Müslümanların kalbinde müstesna bir yer edinmiştir. Onun yanında olan insan asla sıkılmazdı. Arkadaşlarını sürekli kendisine tercih eden, îsar özelliğiyle numune bir şahsiyetti. Çalışkanlığı ile bulunduğu ortamda yapılacak işleri hiç kimseye bırakmazdı. İşlerinde düzenli ve titiz olduğu için hem cemaat içinde hem de memur olarak çalıştığı işyerinde çok sevilirdi. İhlası, samimiyeti ve takvasıyla örnek bir şahsiyetti.
93–94 yıllarından itibaren daha çok Cemaat merkezine yakın hizmetlerde bulundu. Cemaatin Kurucu Rehberi Şehid Hüseyin Velioğlu ile yakın mesaisi oldu. Güvenilir, sağlam ve çalışkanlığıyla bu alanda da hayırlı hizmetlere vesile oldu. Olgun şahsiyeti ve güzel ahlakından dolayı Cemaat fertlerinin hemen hepsi kendisine ‘abe’ diye hitap ederlerdi. Şehid Rehber dahi ona, ‘Hatib abe’ derdi.
Mücadele şartları ağırlaştıkça Hatip abinin olgunluğu, cesareti ve çalışkanlığı daha da ziyadeleşiyordu. Buna paralel olarak sorumlulukları ve hizmetleri de artıyordu. Ama o, hiçbir zaman gevşeklik ve çekingenlik içerisine girmedi.
1995 yılında Mardin’de Cemaat elemanlarına yönelik yapılan polis operasyonunda gözaltına alınarak büyük işkencelerden geçirildi. Bir aya yakın işkence altında kaldı. Gözaltında gösterdiği direniş ve mukavemet, onunla birlikte gözaltına bulunanları etkilemiş ve hepsine moral vermişti. Uzun bir gözaltı ve işkence sürecinden sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. Yaklaşık bir yıl zindanda kaldı. Zindandaki gayreti, çalışkanlığı, fedakârlığı ve güzel ahlakıyla zindandaki arkadaşlarına büyük hizmetlerde bulunmuştur. Zindandan çıktıktan sonra açığa alındığından bütün vaktini İslami çalışmalara ayırmıştır.
17 Ocak 2000 Beykoz Operasyonu sonrasında Hatip abi için yaşam bambaşka bir şekle bürünmüştü. Şehid Rehber’den sonra hayata bakışı değişmişti. Artık hiçbir korku ve endişe hissetmiyordu. “Rehberimiz şehid olduktan sonra ben artık neyin hesabını yapacağım?!” diyordu.
Güvenlik tedbirlerinden dolayı uzun süre evinden ayrılmak zorunda kaldı. Mahkûmiyet ve mağduriyetler yaşadı, ancak hiçbir zaman gevşemedi, mücadele ortamından geri adım atmadı.
Hatip abi, Cemaatsel görüşmeler için Mart 2002’de Adana’ya gider. Güvenlik sorunları nedeniyle önceden belirlenen randevu yerinde onu almaya kimse gitmez. O da tanıdığı Cemaat mensuplarından Molla Arif’in evine gider. Meğer gittiği ev polis takibinde imiş. İkinci gece eve baskın düzenlenir. Evin etrafı sarıldığında hiç tereddüt etmeden çatışmaya karar verir. Evdeki hanım ve çocukların zarar görmemesi için onları dışarı çıkararak arkadaşı Molla Arif ile birlikte çatışırlar. Çıkan çatışmada 9 polis yaralanırken kendisi ve Molla Arif şehid olurlar.