“Büyükelçi atamak apaçık bir ihanettir”
İsrail’e büyükelçi atamasının işgallerin ve katliamların meşrulaştırılmasından başka bir şey olmadığına vurgu yapan Karaduman, “Saadet Partisi olarak; bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, Türkiye’nin İsrail’e büyükelçi atamasını sert bir dille kınadı.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Önceki gün İsrail’le atılan normalleşme adımlarını sert bir dille kınayan Karaduman, “Terörist İsrail’e büyükelçi atanması, işgalin ve katliamların meşrulaştırılmasından başka bir şey değildir. Saadet Partisi olarak; bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir. Buradan açık çağrımızı yineliyoruz: Teröristle normalleşme olmaz. Filistin topraklarını işgal etmeyi, Filistinli Müslümanları katletmeyi bir rutin haline getirmiş bir teröristi resmi olarak tanımak ve büyükelçi atamak apaçık bir ihanettir” dedi.
“İsrail bütün insanlık için tehdittir”
Kuruluşu, misyonu ve icraatlarıyla hiçbir zaman vicdanlarda meşruiyet kazanamayacak azılı katil İsrail’in insanlık onurunu ayaklar altına almaya devam ettiğinin altını çizen Karaduman, açıklamasına şöyle devam etti: “Günümüze kadar terörist İsrail, insanlığın gözü önünde işlediği bütün suçlar, katliamlar, hak ihlalleri, yayılmacı işgal politikaları vb. uluslararası güçler tarafından kınanmaktan öteye geçmemiş ve BM’nin aldığı 181 ve 194 No’lu kararlara rağmen herhangi bir yaptırım uygulanmamıştır. İsrail, sadece Filistinliler için değil, bütün insanlık için tehdittir. Coğrafyamızı tarumar edecek olan, ‘Arz-ı Mevud’ hedefi doğrultusunda yakıp yıkmaktan, çocuk, kadın, yaşlı genç demeden masum insanları katletmekten geri durmamaktadır. Yaşanan ve yaşanmakta olan bunca vahşete, katliama rağmen ülkemizle terörist İsrail arasındaki ilişkiler her geçen gün daha da güçlendirilmiş, normalleştirilmeye çalışılmıştır.”
Teröristle normalleşme olmaz
Normalleşmenin son örneğinin önceki gün İsrail’e büyükelçi atanacağının duyurulmasıyla yaşandığını ifade eden Karaduman, “Terörist İsrail’e büyükelçi atanması, işgalin ve katliamların meşrulaştırılmasından başka bir şey değildir. Saadet Partisi olarak; bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir. Buradan açık çağrımızı yineliyoruz: Teröristle normalleşme olmaz. Filistin topraklarını işgal etmeyi, Filistinli Müslümanları katletmeyi bir rutin haline getirmiş bir teröristi resmi olarak tanımak ve büyükelçi atamak apaçık bir ihanettir. ‘Dün dündür, bugün bugündür’ diyerek kendinizi kandırabilirsiniz ancak bu milleti kandıramazsınız. Tarih, azılı teröristleri turkuaz halılarla, atlı süvarilerle nasıl karşıladığınızı ve mazlum Filistin halkına nasıl ihanet ettiğinizi kayıt altına alıyor. Son pişmanlık fayda eder diyor ve sizi bu yanlıştan bir an önce geri dönmeye davet ediyorum” diye konuştu.
“Bizim meselemiz Filistin’in tamamının bağımsızlığıdır”
İdarecilerin konuyla ilgili tavır takınırken gerçekleri göz ardı etmemesi gerektiğine vurgu yapan Karaduman, şu uyarılarda bulundu: “Terörist İsrail’e büyükelçi ataması yapılmamalıdır. Ticari, askeri veya stratejik bütün ortaklıklar durdurulmalı ve yeni anlaşmalar yapılmamalıdır. İİT ve D-8 teşkilatları ile bir araya gelinmeli ve sosyal, siyasi ve ekonomik yaptırım kararları alınmalıdır. Gazze’deki ambargoyu delecek adımlar atılarak dünya ile olan bağlantısı sağlanmalıdır. Bunun ilk adımı da Gazze’ye limanlar açarak güvenliğini temin etmek olmalıdır. Kudüs bütün bir şekilde Filistin’in başkenti ilan edilmelidir. İslam ülkeleri ve diğer ülkeler de buna teşvik edilmeli, bunun için kamuoyu oluşturulmalıdır. İfade ettiğimiz bu adımlarının atılması hayati önceliğe sahiptir. Elbette Filistin Gazze’den ibaret değildir. Saadet Partisi olarak bizim meselemiz, Doğu Kudüs veya Batı Kudüs değil özgür Kudüs’tür. Filistin’in sadece bir kısmının değil, tamamının bağımsızlığıdır.”
“Hastayı ‘müşteri’ olarak gören anlayış terk edilmeli”
“Hastayı ‘müşteri’ olarak gören anlayış, sağlık sistemini çökme noktasına getirmiştir” diyen Karaduman açıklamalarına şöyle devam etti: “Hastanelerin ‘hasta garantili’ şekilde işletiliyor olması, hastanın müşteri olarak görüldüğünü gösteren açık bir örnektir. Ancak aslolan hastalıkların önlenmesi ve kaliteli sağlık hizmetinin bütün vatandaşlara ulaştırılması olmalıdır. Ancak bugün baktığımızda; hastanelerin çoğu şehir hastanelerine bağlandı ve haliyle yoğunluk arttı. Doktorlar ve sağlık çalışanları meslekten soğutuldu. Sağlık mesleğinin itibarı zedelendi. Hastaneler doktorsuz, hastalar randevusuz kalıyor maalesef. Vatandaş ya hiç randevu bulamıyor veya birkaç ay sonrasına randevu bulabiliyor. Tıkanma noktasına gelmiş olan sağlık sistemindeki sorunların giderilmesi için ivedilikle gerekli adımlar atılmalıdır.”
‘Taşeron işçiler için ivedilikle adımlar atılmalı’
Kadro mücadelesi veren taşeron işçilere de değinen Karaduman, “Taşeron işçilerin çoğu asgari ücret karşılığında, özlük haklarından mahrum bir şekilde çalışıyorlar. Kira fiyatları bile kentlerde ortalama 3-4 bin TL olmuşken faturalar ve diğer harcamalar hesap edildiğinde taşeron işçiler için geçinebilmek imkânsız hale gelmiştir. Taşeron işçilerinin çoğunu asgari ücret karşılığında çalıştırmak, milyonlarca asgari ücretli gibi onları da açlığa mahkûm etmektir. Bu işçilerin kadroya dâhil edilerek maaş ve özlük haklarının iyileştirilmesi için gerekli düzenleme ivedilikle yapılmalıdır” şeklinde konuştu.(Milli Gazete)