"Biz Katili Kucağımızda Besliyoruz"
Müslümanların rehavetinden beslenen İsrail'in zulmünü gün be gün arttırdığını vurgulayan Tuncer, şehit edilen her Filistinli çocuğun acısını hissetmenin "ötesine geçmenin zamanı gelmedi mi?" diye sordu.
Milli Gazete yazarı Fatma Tuncer, Filistin davasını konu edinen "Biz Katili Kucağımızda Besliyoruz" başlıklı bir yazı kaleme kaldı.
Dünya liderlerinin, sözde hak ihlallerini önlemeye yönelik oluşturulan kurum ve kuruluşların tam teçhizatlı savaş araçları ile Filistinli çocukları katleden ve halka kendi ülkelerinde orantısız şiddet uygulayan işgalci Siyonist güçlerin kirli icraatlarına seyirci kaldığı bir çağda yaşıyoruz. İslam ülkelerinin lider, yönetici, aydın ve hareket önderleri de aynı şekilde ağır ruhsal bozukluğa müptela olan ve havada uçan sineği dahi tehdit olarak görüp silaha sarılan bu zihniyete karşı sessizliklerini koruyorlar… İşgal ettiği toprakların yerli halkını katleden, hapseden, açlığa maruz bırakan katiller ektikleri şiddetin bir gün kendilerine döneceğinin farkındalar ve korkuları tetiklendikçe saldırganlığın dozunu artırıyorlar. Evleri boşaltıyor, okulları, hastaneleri, halkın alışveriş yaptığı alanları bombalıyor, çocukları, kadınları, yaşlıları, gençleri katlediyorlar…
Peki, ne yapabiliriz? Bizim, kendilerini seçkin, ayrıcalıklı ve üst bir varlık olarak konumlandıran bu narsist yapının saldırgan tavırlarına karşı etkin bir güç iş birliğine ve şahlanarak kalkıp “dur” diyecek bir lidere ihtiyacımız var. Ancak bunun için Müslüman ülkelerin başlarına musallat olan kukla liderlerin işgal ettikleri koltukları adil, onurlu ve cesaretli şahsiyetlere bırakıp tarihin arşivindeki yerlerini almaları gerekir. Adaletin safındayız diyen bütün toplumları bir araya getirip güç birliği oluşturacak ve katillerin bileğini bükecek bir iradeye ihtiyacımız var bizim. Rahmetli Erbakan Hoca’mız Müslümanların bu kör esaretten, bu kölelikten kurtulabilmeleri için İslam birliğinin şart olduğunu her fırsatta dile getirmiş ve D-8 projesinin desteklenmesini istemişti ancak Müslümanların başlarına getirilen işbirlikçi liderler yularlarını katillerin eline vermişlerdi ve onlar nereye çekerlerse o tarafa döndüler.
Ağır narsistik bozukluk yaşayan işgalci Siyonist güçler ne gariptir ki etraflarına Müslüman ülkelerden oluşan bir koruma ordusu kurmuş ve onların mahallelerinde, onların çocuklarını katlediyorlar. Normalleşme adı altında sunulan ihanet belgesini imzalayan Arap ülkeleri çocukların katillerini elleri ile besliyorlar.
Filistinli halk bir asırdır topraklarına yapışan bir parazitle başa çıkmaya çalışıyor. Coğrafyamızın göbeğinde çocukların kanları ile beslenen bu parazit, Müslümanların rehavetinden istifade ederek alanını genişletmeye devam ediyor. Katilin elinde Filistinli çocukların, kadınların, yaşlıların kanı var… Peki, nerede Müslümanlar? Hani nerede? Bu çocukların sahibi yok mu? Kollayanı yok mu? Filistin’de öldürülen her çocukla birlikte bin kere ölüyoruz… Peki, bunun ötesine geçmenin zamanı gelmedi mi? Meydanlarda ahkâm kesen reislerimiz, kitleleri peşinde sürükleyen hocalarımız nerede? Çocuklar… Çocuklarımız… Ve ölüm kusan silahlarla birlikte savruluyor toprağa… Hiçbir şey yapamayacağımıza inandırmışlar bizi kardeşim…
Çağın bütün kirlerini savuracak bir rüzgâra ihtiyacımız var bizim… Kuvvetlice esen bir rüzgâra… Sonra silkinip, tarımdan sanayiye, endüstriden sanata ve eğitim sistemine kadar tüm alanlarda gücümüzü toplayabilecek duruma gelebilmeliyiz. Mescid-i Aksa’nın ve çocuklarımızın özgürlüğü için bunu yapmak zorundayız…(Milli Gazete)