Siyaset, Kanun ve İslam Dünyası
Siyaset ve kanunlar, güne düzen verme başarısı gibi gözükür. Yapılan işin, görünen ilk kademesi budur. Asıl hedef istikbaldir. Yarınları düşünmeyen siyasetin davet ettiği felaket, hizmetiyle kıyaslanamayacak derecede büyüktür. İstikbale gafletle bakan siyaset de, kanun da ruhsuzdur; tarihe gömülür. Millet, ruhsuz gidişi değiştiremezse, gün gelir Esat, milletin silahıyla milleti vurur.
İstikbalin yapı taşları, ölümsüz değerlerdir. İmandır, ahlaktır, erdemdir. Vahiy ve hikmetle ilgisini kaybeden başarı, hizmetken tahakküme, zulme dönüşür. Ebediyet ufku, siyasetin iyilik ruhundadır. Zenginlik, zevk ve çıkarın tek hedef kalması, toplum hayatının en kirli atmosferidir. Ad kavmi, Sodom- Gomora ve Firavunlar, siyasetin ebediyet ruhunu kaybından doğan felaketlerdir. Sonları da bellidir, ibrettir. Komünizm ne oldu? Batı, nereye gidiyor?
Ata ocağına sahiplik, ocağın ölümsüz değerlerinin iyilik ateşini devam ettirmekle olur. Suyu kaybedersen derede; rüzgarı kaybedersen tepede bulur. Haya, ahlak ve insanlığını kaybedenin, bulabileceği bir yer yoktur. Çünkü hata, yeni hatalar doğurur. Hayasızlık, öyle bir bataktır ki düşeni yutar.
15 asırlık ata ocağının iman değerlerini yaşamakta, Müslümanın çok özel bir durumu vardır. İslam’ın doğuşunda cahiliye düşmanlığı, bazen Haçlı seferleri, bazen fitne olarak devam ediyor. Bugün dünyada ilkel dinlerden ateizme kadar kimseye saldırı yok. Ama bunlardan üç grup, Yahudi, ateist, Hıristiyan özgür, fakat yetmiyor. İslam’a saldırıyorlar. Saldırılarını evrensel boyuta taşıdılar. En yüksek değerleri dahi silah olarak kullanıyorlar. Saldırı nedenini bilmemiz gerek:
Bu saldırıların temelinde, İslam’ın fıtri, bozulmamış değerleri var. İnsanlığın İslam’a koşması ve Müslümanların büyük güç olmasından korkuları var. 2) İslam, her tür ahlaksızlığa, rüşvete, soyguna, asalaklığa ve tahakküme karşıdır. Bu temiz atmosferde kendilerine yer düşünemiyorlar. 3) Bunun için iftiralarla İslam cazibesini yok etmek; fitne ve darbelerle İslam güç ve birliğini engelleyerek, birbirine düşman, yoksul, çaresiz, kendilerine muhtaç halde bırakmak istiyorlar.
İkinci bilmemiz gereken öncelikli hedefleridir: 1) İslam inanç ve değerleri. 2) Müslümanın birlik ve güç olma yolunu kesmek. “Almanya, Fransa, İngiltere olmasa, AB olmazdı” kabulünden hareketle, “Türkiye, Mısır, Pakistan olmazsa İslam birliği ve gücü doğamaz” diye planlayıp, medyadan ekonomiye, gizli açık örgütlerine kadar taarruzdalar. Hamd olsun Allah’a, kervan da hızını aldı, ilerliyor.
Neler yapıyorlar? Bir ambardan, bir avuç mastaralık gibi birkaç örnek:
Ekonomide: Standart&Poor’s (S&P) batan Yunanistan kredisini yükseltiyor da, Türkiye’ye gelince, yatırım yapılmasın, faizler düşmesin diye direniyor.
Adalet beklenen AİHM, zulmediyor: Cumartesi günü imtihana girmeyen Yahudi öğrencinin, “Senesi de yanmasın. Özel heyet kurulsun kararı” veren AİHM, on binlerce Müslüman kız öğrencinin, on binlerce senesini yakan başörtü zulmü davasını senelerce bekletiyor. Sonra da kararsız kasım oluyor.
Medya ve sermaye sarmalının durumu meydanda. Tafsile gerek yok.
İsrail’e eş imtiyazlı, gizli-açık örgüt masonluğa gelince: İnternetteki rakam: Rotary Kulübü, 162 ülkede 32.000 şube. Lions Kulübü, 168 ülkede 42.000 şube. Fransız masonları toplanıp, alenen ve resmen Türk Masonlarına, “Halkın %80’i istese dahi başörtüsüne geçit vermeyin” dedi. Bu ne demekti?
Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütüne bak!? Adaleti AİHM, Uluslararası STK bu! Human Rights Watch (HRW), 2013 yıl başı raporu, İsrail’in şehid ettiği Filistinliler için, Filistinlileri sorumlu tutuyor.
İngiltere Kraliçesi, Selman Rüştü’yü, İslam’a saldırı ve iftiraları nedeniyle Gladyatörlükle ödüllendirdi?
“Ilımlı İslam” taarruzları ne için?
İslamiofobia ne demek?
Özel düşmanlık tedbirlerine gelince: Mısır’a, İsrail’le sınır olmak; Pakistan’a insansız uçak terörü; Türkiye’ye en süreklisi, EOKA’dan ASALA’ya; oradan PKK’ya sürüp giden, maskeli, kaypak bir düşman ve savaş.
Almanya Bielefeld Üniversitesi’nden W. Heitmayer, araştırmasını açıkladığı N. O. Zeitung gazetesinde, Türk düşmanlığının, ırkçılık ve Türk düşmanlığı değil, İslam düşmanlığı. Türklerin Müslüman oluşundan kaynaklanıyor diyor. Buna bir de, birlik ve güç ifade eden durumu ekleniyor.
Dün, Yeni Akit’e yapılan bombalı saldırıyı da, farklı bir yere koymakta zorluk var. Bereket, Ebu Cehil’den beri alışığız bu tür cehaletlere. Basri Gocul, “Üfleyeyim derken mumu, -Sakalcığın tutuştu mu?” der. Üflemek ne ki? İslam ışığı hiç sönmedi. Bilgi arttıkça parlıyor. Suriye’de de parlayacak. Hiç kaygı yok.
Her şey, dönüp dolaşıp Cahiliye’de düğümleniyor. Onun için şeytan, İslam düşmanlığına tetikçi bulmakta güçlük çekmiyor. Yarasa ışığa, cahil İslam’a kördür.
(Yeni Akit)