Gazze Destanı Ölümsüzleştirilmeli
Evet, Gazze’de bir destan yazıldı. Hiç abartısız insanlık tarihinin en büyük en hayranlık uyandıran, şaşkına çeviren, mucizevi yönleri ile göz kamaştıran destanlarından biridir bu… Sadece İslam tarihi değil, dünya tarihi de insanlık tarihi de bu destanı altın harflerle yazacak. İmanın, cesaretin, azmin, sabrın, fedakarlığın, ahiret bilincinin, tahammülün zirvesini gördük biz bu destansı direnişte…
Yalın ayaklı, yoksul, muhasara altına alınmış, imkansızlıklarla boğuşan, direnişin kısıtlı desteği dışında tüm dünyanın terk ettiği, yalnız bıraktığı, kendilerine yönelik yaşanan korkunç vahşet ve soykırımı görmezden geldiği iki üç milyonluk bir halk on altı ay boyunca dünyanın tüm süper güçlerinin desteklediği şeytani bir güce boyun eğmedi. Direndi, savaştı, kadınıyla, çocuğuyla, erkeğiyle ölümün üzerine yürüdü, korku nedir bilmedi, pes etmedi, şehadeti canına nimet bildi.
Gazze direnişinin meydana getirdiği mucizevi harikaları teknolojik araçların da yardımıyla tüm dünya gördü, halklar her şeye şahit oldu. Yüz milyonluk devletlerin, uçak ve tank sayılarıyla övünen rejimlerin, bölgesel güç olma iddiasındaki hükümetlerin karşısında korkudan titrediği, kendisini eleştirmekten bile korktuğu Siyonist rejime boyun eğdiren, geri püskürten bu kahraman halkın, onun yiğit evlatlarının özgürlüğe ve adalete susamış mazlum halklara ilham kaynağı olacak destansı direnişi mutlaka gelecek nesillere aktarılmalıdır.
Edebiyatçılara, sanatçılara, şairlere ve tarihçilere çok büyük iş düşüyor. Bu efsanevi direniş romanlara, sinema filmlerine, şiirlere ve diğer sanat ve edebiyat dallarına konu olmalı, ölümsüzleştirilmeli, unutulmasına izin verilmemelidir.
Çocuklarımız, genç nesiller, halklar bugün sanat ve edebiyat silahını kullanan Batı dünyasının sahte kahramanlarının sahte destanlarıyla büyümekteler. Batılılar sinema, roman ve diğer sanatsal araçlarla kendi tarihlerinin sözde kahramanlarını, belki de her biri birer katil olan savaşçılarını Müslüman nesillerin genç dimağlarına birer rol model olarak aşılamakta, bu yolla Batı kültür ve uygarlığına yönelik masum kalplerde hayranlık uyandırmaktalar.
Bu destansı savaş, mukaddes Gazze direnişi gerçek yiğitliğin, kahramanlığın, cesaret ve erdemin, yüce ahlaki değerlerin kaynağının İslam olduğunu tüm çıplaklığıyla orta yere serdi.
Bu destansı savaşa destek veren İran İslam Cumhuriyeti, Ensarullah, Hizbullah, Irak’taki direniş grupları başta olmak üzere tüm özgür halklar, insani değerlerini yitirmemiş vicdan sahipleri, ilk günden beri Gazze destanıyla yürekleri çarpan ve Gazze’ye yardım etmek için çırpınıp didinen Müslüman Türkiye halkı teşekkür ve takdiri hak ediyor. Bu destek kesinlikle sürmeli… Kahraman Gazze halkı asla yalnız bırakılmamalı… Cesaret ve yiğitliğin kitabını yazan elleri öpülesi HAMAS ve İslami Cihadın aslanları sonuna kadar desteklenmeli…
Aksa Tufanı süreci gösterdi ki işgalci Siyonist barbarlar mukaddes Filistin topraklarında yaşamaya layık değildirler. Siviliyle, askeriyle bu barbar katiller sürüsü mutlaka mukaddes topraklardan kovulmalı, Siyonist rejimin varlığı imha edilmelidir. Gazze’nin yiğit evlatları bunun mümkün olduğunu ispatladılar. İslam ümmeti artık toparlanmalı, birleşmeli, gereksiz tartışma ve kavgalarla uğraşmayı bir kenara bırakmalı ve tüm ümmeti tehdit eden bu kanser urunun yok edilmesi için tüm gücüyle Filistin direnişinin yanında yer almalıdır.
Müslümanlar, direnişin nihai zaferine kadar asla gevşeklik göstermemeli, Yemen’in kahraman evlatları gibi, sonuna kadar direnişin arkasında duracaklarını ilan etmelidirler. (doğruhaber)