Darbe ve Demokrasi!
Bismillahirrahmanirrahim
“Allah uğrunda gereği gibi cihat edin. O, sizi seçmiş, babanız İbrahim`in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kuran`da, Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için size Müslüman adını veren O`dur. Artık, namaz kılın, zekat verin, Allah`a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır” Hacc– 78
Darbe teşebbüsü sonrasında bilinçli olarak demokrasi ve laiklik vurgusu yapılarak darbeye karşı ölümüne direnen insanların bunu demokrasinin yerleşmesi için yaptığı kanaatinin yerleştirilmesine çalışılmaktadır. 15 Temmuz gecesi direnişini gerçekleştiren Müslüman halk demokrasi kahramanları olarak tanıtılmaktadır.
Hükümet cenahının bu tutumuyla kendine göre laik Kemalist ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerine mücadele edenlerle demokrasi ortak paydasında bir araya gelmeyi planladığı görülüyor. Gelinen yeni süreç ve oluşan hava Müslüman halkın kanı ve canı pahasına darbecilere karşı direnmesiyle oluştuğu için Müslüman halkın üç dönemdir beklediği iyileştirmelerin yapılmasına zemin oluşturması gerekirken darbe karşısında kılını kıpırdatmayan ve içten içe Erdoğan’dan kurtulmaya vesile olacağı için sevinenleri iktidara ortak etmeyle sonuçlanması verilen mücadeleye ihanettir.
15 Temmuz akşamı sokağa çıkanların kahir ekseriyeti devletin başında bulunan alnı secdeli Cumhurbaşkanını koruma refleksi ile hareket ettikleri çok açıktır. Hiç kimse demokrasi elden gidiyor, laiklik ilkesi kaldırılıyor diye bir düşünceyle hareket etmemiştir. Böyle bir düşünce hiç kimsenin aklına gelmemiştir. Zira darbe teşebbüsünde bulunanların laiklik veya demokrasi diye bir kaygıları ve düşmanlıkları olmadıkları herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
AK Parti iktidarlarında şimdiye kadar Müslümanların rahat bir şekilde dinlerinin gereklerini yerine getirme ve İslam’ın toplum içerisinde her yönüyle yer edinmesi için istenilen ve olması gereken düzenlemeye gidilmemesinin gerekçesi olarak derin devlet ve muhalefetin amansız direnişlerini kıramadıkları dile getirilmekteydi. Ancak darbe teşebbüsünden sonra iktidarın yapacaklarını engelleyebilecek derecede ciddi manada bir muhalefet kalmadığı görülmektedir. Bu aşamadan sonra AK Parti’nin ciddi bir mazereti kalmamıştır. Darbeyi durduran İslami muhalefetin cansiperane direnişidir. Darbeyi durduran irada kahir bir ekseriyetle İslam ve Müslümanların sahibi bulundukları bu ülkede dinlerinin gereklerini yaşaması, İslam’a aykırı düzenlemelerin kaldırılıp ülkenin bir İslam beldesi olduğunun gösterilmesi gerekir.
Darbe kalkışmasında bulunanların bir dönem kendilerini cemaat olarak nitelemesinden dolayı genel olarak bir cemaat karşıtlığı yapılmamalıdır. Darbe kalkışmasında bulunanların cemaat olduğu kabul edilse bile darbeyi durdurmak için canlarını ortaya koyanların da genellikle cemaat mensupları olduğu unutulmamalıdır. Bu darbe teşebbüsünde bulunanlara karşı ciddi dik duruşu sergileyen ve direnişi organize edip teşvik edenler de cemaat şuuru ve talimatları ile hareket ettikleri açıktır. Bu darbeye karşı ülkedeki İslami cemaatlerin büyük bir kısmı ilk andan itibaren karşı olduklarını beyan edip halkı sokağa davet etmişlerdir. Bu direnişi gösteren cemaatler darbeyi yapanları cemaat olarak kabul etmedikleri için ülkeyi bunlara teslim etmemek için gayret ettikleri görülmelidir. Bu sürecin toplu bir cemaat karşıtlığına dönüşmemesi için gereken tedbirler alınmalıdır. İslam karşıtlığını cemaat karşıtlığı olarak dillendirip darbe bahanesiyle cemaatlere düşmanlık yapmalarına izin verilmemelidir. Aksine darbeyi bedenleriyle durduran cemaat mensuplarının önünün açılması ve desteklenmesine vesile kılınmalıdır. Zira bu son olay da gösterdi ki sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri güçlü etkin olurlarsa toplumun istemediği şeylerin dayatılamayacağı ve darbelerle iradelerine ipotek koyulamayacağını göstermiştir.
Darbe, Müslüman halkın imanı, İslami duruşu ve canı pahasına engellenmiştir. Bu devlet bunu görmeli ve Müslüman halkın isteklerine kulak vermelidir. Tehlike geçtikten sonra demokrasi havarileri olarak ortaya çıkanlara itibar edilmemelidir. Darbeyi engelleyenler ne demokrasi ne de laiklik için bunu yapmadılar bilakis Müslüman bir idareciyi korumak için canlarını ortaya koydular. Bunun için darbe teşebbüsü bir milat olarak kabul edilip bir asra yakın bir zamandır Müslümanların gasp edilen hakları iade edilip devletin asli unsuru olarak inançlarının gerekleri yerine getirilmelidir.
Rabbim, İman üzere, Müslüman olarak ve İslam için canımızı alsın.
Allah`a emanet olun
Başyazı / İnzar Dergisi - Eylül 2016 (144. Sayı)