Asıl Büyük Musibet Faizin Kanıksanmasıdır-2
Asıl büyük musibetin FAİZİN KANIKSANMASI olduğundan söz ediyorduk…
Haramları kanıksamanın ve/ya kanıksatmanın değişik yöntemleri vardır... Şeytan bunun için basit bir taktik kullanır... Sizi harama yanaştırır... Buna bir örnek olarak, âyette ifade edildiği üzere, “zina etmeyin” demez de “zinaya yaklaşmayın” der...
Önce harama yaklaşırsınız... Sonra harama değersiniz... Sonra içine düşersiniz... Sonra helal olduğuna dair deliller ararsınız... Sonra kendinizi helal olduğuna inandırırsınız... Ondan sonra da çevreye karşı o haramı savunursunuz... Ve en sonunda o haramı kanıksarsınız…
BANKACILIK da ülkemizdeki uygulamalarıyla bu kanıksamadan nasibini almıştır...
Alnı secdede olanların nasıl da haramı kanıksadığının tipik örneklerinden biridir...
FAİZden para kazanmak bu kanıksama sayesinde hoşa gider hâle gelmiştir...
Hattâ bilgili-bilgisiz, ilgili-ilgisiz kişilerin faizsiz(!) olduğunu iddia ettikleri ama buna aslında kendilerinin de inanmadıkları “katılım bankaları” bunun en can alıcı veya en can sıkıcı örneğidir. Bunu bir örnekle anlatalım: Allah’ı kandırdığını zannedenlerin ortaya çıkardığı “murabaha” yoluyla “faiz almadığınızı” iddia edersiniz. Birisi bir saati veya başka bir küçük eşyayı alır, bankaya getirir. Katılım Bankası da o saati o kişiden 1000 TL’ye alır. Kişiye 1000 TL’yi verir, saati alır. Sonra hemen 1500 TL’ye satar, saati geri verir. Ancak o 1500 TL’ye vadeli olarak satmıştır. Kişi bunu taksit taksit öder. Böylece güya “alım-satım” yapılmış olur, güya “vadeli satış” yapılmamıştır, güya “taksit taksit” satılmamıştır, güya “faiz” alınmamıştır!
Önce bu yöntem kullanılır.
Sonra iş büyüyünce bu yönteme gerek kalmaz... Artık “FAİZ”e “KATILIM PAYI” ya da “KÂR PAYI” demek yeterlidir!.. Bunun için de “sadece bir yerden bir fetva alınması” yeterlidir!.. Bunun için rastgele birine gidilmez; “zaruretler fetvacısı” olan biri bulunur ve o da der ki, “Helaldir ama harama en yakın helaldir!..”
Bu konuda yarım yüzyıldır çalışanlara zinhar gidilmez ve de görüşleri sorulmaz!
Allah ve bu konuları iyi bilenler devre dışı edilerek sorun güya çözülmüştür!
Kurulmuş sözde faizsiz `faizli bankalar’ ile insanlardan faizler alınmakta, ` faizler’ bir güzel işletilmekte… Adına başlangıçta ve ilk yıllarda “faizsiz finans kurumu” deniyordu ama o isim de kaldırıldı, önce “faizsiz banka” denmeye başlandı, sonra o da kaldırıldı; sadece “katılım bankası” denilmekte... Adlarındaki “faizsiz” ismi de zamanla böylece silindi gitti!..
Siz bizi bile kandıramıyorken, Allah’ı kandırdığınızı mı zannediyorsunuz?!.
Bunu zannediyorsanız, O’na harb açmışsınız demektir...
İşte özellikle bunu asla unutmayın...
O’nunla harb edemezsiniz…
Mutlaka yenilirsiniz…
Ve’s-selâm…
***
SONUÇ olarak, ister Cumhurbaşkanı’nın zorlamasıyla, ister Başbakan’ın idrakiyle, ister Hükümet’in ve de özellikle ilgili Ekonomi Bakanlarının projeleriyle olsun; “yeni bir yönetim, yeni bir düzen, yeni bir Türkiye” derken “YENİ FAİZSİZ BİR DÜZEN” getirilmeyecekse, yapılacak hiçbir düzenleme veya değişiklik kesinlikle etkili olmayacaktır...
Asıl sorunun ne olduğunu açıkça yazıp son noktayı koyalım.
Evet, FAİZSİZ EKONOMİYE tüm dünyanın ihtiyacı vardır ama kimsenin inancı yoktur... Başta beş vakit namaz kılan Müslümanların kahir ekseriyeti olmak üzere, faizin hâkimiyetinin son bulacağına kimse inanmamakta... Kimse “Allah neden bizden yapamayacağımız bir şeyi istemekte?..” diye düşünmemekte... Sorunu çözmesi gerekenler bile “FAİZ DÜNYA GERÇEĞİDİR!” diyorsa, geriye söyleyecek/yazacak ne kaldı ki?!
İşe “imandan ve kafalardaki sınırlamalardan” başlayalım...
Hepsini yıkalım ve “KUR’AN düzeninin hâkim olacağına” inanalım...
İman varsa imkân vardır ve Allah daima gerçek iman sahiplerini galip getirecektir…
(Milli Gazete)