Eğitimci Aydoğan'dan Önemli Tavsiyeler
Eğitimci-Yazar Abdulkadir Aydoğan, öğrencilerin karne almasıyla birlikte girilen yaz tatili döneminde, öğrenciler ile öğrenci velilerine yönelik önemli tavsiyelerde bulundu.
GAZİANTEP - İLKHA, Okulların tatil olmasıyla birlikte yaz tatiline giren öğrenciler ile velilerin merak ettiği soruları Eğitimci-Yazar Abdulkadir Aydoğan’a sordu.
Okullarda öğrencilerin karne almasıyla birlikte girilen yaz tatili döneminde, öğrenciler ile öğrenci velilerine yönelik önemli tavsiyelerde bulunan Aydoğan, yaz tatilini tatil olarak kabul etmek gerektiğini, ebeveynlerin gözetimi dâhilinde olması gerektiğini söyledi.
İşte Eğitimci-Yazar Abdulkadir Aydoğan ile yaptığımız röportaj:
Hocam öncelikle tatili nasıl anlamamız gerekiyor? Yaz tatili boyunca öğrencilere ve ebeveynlerine neler tavsiye edersiniz?
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi dünya ve ahiretteki ikram ve inayeti tüm kardeşlerimizin üzerine olsun. Çocuklarımız sevinçle yaz tatiline girdiler. Temiz yürekli yavrularımızın bu tatilinin hayır ve bereketle geçmesini yüce Mevla’dan niyaz ederim. Öğrencilerimiz gerçekten de 9 ay boyunca çok yoruldular. Gerçekten de bir çocuk için günde 6-7 saat bir sırada oturup dört duvar arasında kalmak zor olsa gerek. Gerçi bu zorluğu fedakâr öğretmenlerin gayretleri ile çocuklarımız aşsa da şuan kendilerini bayağı yorulmuş hissediyorlar. Bundan dolayı öğrencilerimizin ilk 2 hafta dinlenmeleri gerekir.
Öğrenciler tatilde neler yapmalıdır? Oyun oynamalı mıdır? Yoksa tamamen yeni eğitim-öğretim yılına hazırlık mı yapmalıdır?
İlk olarak tatili tatil olarak kabul etmek gerekiyor. Bu tatilde öğrencilerimiz güzelce dinlenmelidir. Bir çocuğun psikolojik ve fiziksel gelişimini en çok oyunlar etkiler. Evet, güzel çocuklarımıza faydalı ve neşeli oyunlar oynamalarını tavsiye ediyorum. Örneğin kız çocuklarının güzel tekerlemelerle ip atlamalarının, onların hem vücut gelişimlerine hem dil gelişimine hem de sosyalleşmelerine etkisi büyüktür. Yine erkek çocukların oynadığı futbol, basketbol gibi birçok oyun onların gelişimine ciddi etkisi vardır. Fakat tüm çocuklarımız ve veliler bilmeli ki, bilgisayar oyunları çocuklarımızın hem ruhsal hem de fiziksel gelişimine çok ciddi zararlar veriyor. Ne yazık ki bu gün Avrupa ve ABD’’de yasaklanan birçok bilgisayar oyunu bizim ülkemizde serbesttir. Veliler, aman çocuğum dışarı çıkmasın, elbisesi kirlenmesin de evde televizyon izlesin, bilgisayar oyunu oynasın deyip çocuklarını yılandan, akrepten daha tehlikeli olan emperyalistlerin, insanlık düşmanlarına hazırladığı çizgi filmlere ve bilgisayar oyunlarına emanet ediyorlar. Bilim adamlarının ortak görüşüne göre çizgi filmlere ve bilgisayar oyunlarına müptela çocukların hayat boyu başarısız olmaları kaçınılmazdır. Bence dersten ziyade kitap okumaları gerekir. Günde yarım saat veya bir saat kitap okumak bir öğrenci için saatlerce ders çalışmaktan daha faydalı olacağına inanıyorum. Çocuklarını derse zorlayan anne ve babalar çocuklarına kötülük ettiklerini bilmeliler. Lütfen çocukları usandırmayalım. Özellikle köye gitme imkânı olanlar yavrularını köyün doğal havasından istifade ettirseler çok iyi ederler. Çünkü şehrin bunaltıcı havası çocukların temiz ruhlarını sıkıyor. Fakat köyün sadeliği ruhların dinlenmesine vesile oluyor.
Peki, hocam aileler çocuğum ders çalışsın diye her evde mutlaka bilgisayar mevcuttur. Bilgisayar oyunlarının ders üzerinde olumsuz bir etkisi var mı?
Bu sorunuza bir anekdot anlatarak cevap vereyim: Birinci dönem dersleri kötü olan bir öğrencim vardı. Annesi ile görüştüm bana dedi ki; ‘Hocam benim oğlum bilgisayarın başında kalkmıyor’ Çocuk ve annesini ikna ettim. Evde bilgisayarı kaldırdılar. İnanır mısınız ikinci dönem o çocuk sınıfta takdir alan 6 kişiden biriydi. Şunu demek istiyorum bilgisayar ve televizyon izleme tamamen ebeveynlerin gözetimi dâhilinde olmalıdır. Hani her şeyin bir sınırı var deriz. Evet, çocuklarımıza karşı tamamen yasaklayıcı olmayalım. Fakat çocuğumuzun oyun tutmasından tutun ders yapmasına kadar gözetimimiz dâhilinde olmalıdır. Özellikle televizyon izleme ve bilgisayar gibi sanal kullanımları ebeveynler takip etmelidir. Yukarıda anlattığım anekdotta olduğu gibi, tamamen çocuğumuz sanal âlem müptelası olursa, o zaman çocuğumuzun okul hayatında ve birçok yerde verim alamayız. İşte çocuklarımızın zihnini körelten sanal canavarlardan çocuklarımızı korumalıyız.
Ders çalışmaktan yorulan çocuklarımıza neler tavsiye edersiniz? Yaz tatilini iyi değerlendirme adına öğrencilerimiz neler yapmalıdır?
Malumunuz her yıl camilerde yaz Kur’an kursları mevcuttur. Çocuklarımızı bu kurslara göndererek onların İslami bir terbiye almalarını sağlamalıyız. Çünkü cami çocuğu yormaz. Bilakis dinlendirir. Küçük yüreklerin huzur bulmasını sağlar. Sanal canavarlardan koruduğumuz çocuklarımızın meleklerin olduğu, geniş, ferah ve huzur dolu camilere göndermeliyiz. Camiler Allah’ın evleridir. Evet, camiye giden çocuklarımızın ahlakı güzelleşir. Anne ve babasına itaat eden, halim, saygılı, efendi çocuklara sahip olmayı isteyen herkes yavrusunu camiye yaz Kur’an kursuna göndersin. Araştırmalar gösteriyor ki, Kur’an ile hemhal olan zihinler berraklaşıyor. Kur’an zekâyı arttırıyor. Sabah saatlerinde camiye giden ve caminin ilahi nefesini teneffüs eden bir çocuk hayatı boyunca mutlu olur. Başarılı olur. Edindiğim izlenimime göre, yazın camiye giden çocuk ile sokakta veya bir iş yerinde tatilini geçiren çocuklar arasında çok ciddi farklar var. Camiye giden çocuklar hem kültürel olarak hem de sosyalleşme babından yaşıtlarından önde oluyorlar. Öz güvenleri artıyor. Çünkü camide ilahi okuyan, her yaştan ve her sınıftan insanla muhatap olan çocuk, kısa zamanda olgunlaşıyor. İşte buraya sığdıramayacağımız kadar camiye gitmenin faydaları var. Özellikle babalara seslenmek istiyorum: Çocuklarımızın elinden tutup camiye gidelim. Özellikle teravihlerimizi çocuklarımızla beraber camide kılalım. Bakın görün çocuklarımız bize nasıl bağlanacaklar? Bize olan sevgi ve hürmetleri kat ve kat artacaktır. Babalarıyla geçirdikleri cami anılarını hiç unutmayacaklardır. Mesela ben babam ile teravihlere giderdim. Bu cami anılarımı hiç unutmam. Hayatımdaki birçok güzellikleri de babam ile geçirdiğim cami anılarıma bağlıyorum.
Hocam, malumunuz şehrimiz sanayi şehridir. Bu yüzden birçok çocuk çeşitli işlerde çalışıyor ve çalıştırılıyor. Çocuğun iş hayatına dâhil olmasını nasıl görüyorsunuz?
Şunu belirteyim ki, çocuğunun okumasını, eğitim almasını, güzel bir hayat yaşamasını isteyen her veli çocuğunu, para kazanma vesilesi olarak görmemelidir. Yani yabancı birisine teslim edip haftada 15- 20 lira için çocuğumuzun hayatını karartmayalım. Fakat çocuğun babasının iş yerine gidip gelmesi babasının gözetiminde olması veya bir yakının yanında vakit geçirmesinde bir sakınca yok. Hatta bu şekilde babasıyla vakit geçiren çocuklar daha mutlu oluyorlar. Tabi bu da çocuğa bırakılmalı; baba çocuğunu zorla işyerine götürmemeli. Çocuklarımızın çocukluklarını yaşamaları için onlara yardım edelim. Ama ne yazık ki güzel şehrimizde çocuklarımız iş hayatının altında eziliyorlar. Çocukluklarını yaşayamıyorlar. Lütfen değerli büyükler bırakalım çocuklarımız, çocukluklarını yaşasınlar. Çocuğun erken yaşta iş hayatına atılması Gaziantep’in eğitimde Türkiye içinde son sıralarda olmasına sebep oluyor. Unutmayalım; “Bir koltukta iki karpuz taşınmaz.” Çocuğunun okumasını isteyen, onu üç beş kuruş için acımasız iş hayatına atmamalıdır. (İLKHA)