ABD ve biyolojik silah stratejisi
İnsan genlerinin şifresini çözmek ve hücresel ve moleküler biyolojideki en son gelişmeler ve başarılar, ABD için üçüncü nesil biyolojik silahların geliştirilmesini kolaylaştırmakta, belirli genleri etkileyece moleküler silahlar ileri biyolojik savaşlara hazır.
Kısa süre önce, bir Kazak bilim adamı, ABD'nin biyolojik faaliyetlerin “stratejik silah” olarak kullanımına ilişkin uzun araştırmasını yayınladı.
Yakın zamanda koronavirüs nedeniyle ölen bilim adamı, araştırmasının bir bölümünde Pentagon'un biyolojik silahlar geliştirmek için dünya çapında “binden fazla” laboratuvar çalıştırdığını ortaya koydu. İşte bu raporun bazı bölümleri:
- Pentagon'un biyolojik laboratuvarları hiçbir yerde kayıtlı değil. Resmi olmayan bir şekilde kurulurlar ve biyolojik silahlar, testler ve "gen bankaları" geliştirmek için kullanılırlar.
- ABD'nin sivil biyo-laboratuvarları, aslında, biyolojik yayılmayı önleme antlaşmalarına meydan okumak ve ilgili BM sözleşmelerini atlatmak için kurulan aynı yeni ve gizli askeri üslerdir.
- ABD'nin iradesini diğer ülkelere empoze etme stratejisi, "önleyici savaş" yürütmek için bir "küresel duruştan" kaynaklanıyor.
- ABD ordusunun çeşitli ülkelerde inşa edilen biyolojik laboratuvarları, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlıkları tarafından yönetiliyor gibi görünse de aslında gizli ve yerel yönetimlerin erişiminin ötesinde çalışıyorlar.
- Pentagon, ülke dışında askeri uygulamaları olan laboratuvarların tam ne kadar olduğunu açıklamamakla birlikte, sayının 100'den fazla laboratuvara ulaştığı bildirildi.
- İnsan genlerinin şifresini çözmek ve hücresel ve moleküler biyolojideki en son gelişmeler ve başarılar, ABD için üçüncü nesil biyolojik silahların geliştirilmesini kolaylaştırmaktadır ve yakın gelecekte, belirli genleri etkileyecek büyük potansiyellere sahip jenerik ve moleküler silahlar ileri biyolojik savaşlarda kullanılacaktır.
- Yeni biyoteknoloji kapsamında Washington, insan vücudunun belirli bir organına saldırabilecek ve onu rahatsız edebilecek, örneğin sadece insan beynini etkileyebilecek veya görme, sindirim sistemi veya üreme sistemini etkileyebilecek ve etkisiz hale getirebilecek çeşitli yeteneklere ve farklı performanslara sahip virüsleri karmaşıklaştırmayı amaçlamaktadır. Yani biyolojik silahlar henüz yapım aşamasında olan bir soykırımdır.
- Şu anda, virüsleri yalnızca farklı genlerin taşıyıcıları üzerinde, yani bazı ırklarda veya belirli etnik gruplarda bulunanlar üzerinde test etmek mümkündür.
- Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ve 1972'de biyolojik silahlar 244 kez kullanıldı. 1972'de biyolojik ve zehirli silahların üretiminin ve depolanmasının önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmeler BM tarafından kabul edildi. Ancak ABD bu sözleşmelere katılmadı.
Biyolojik silahların kullanımını çevreleyen ABD faaliyetleri şunlardır:
- 1942'de İskoçya'nın Gruinard Adası'nda Almanya'ya karşı şarbon testleri yapıldı ve adanın terk edilmesine neden oldu.
- 1981'de ABD, Küba'ya karşı Dang humması kullandı ve 344.000'den fazla Kübalıyı hasta olmasına sebep oldu.
- Soğuk Savaş sırasında, tahıl çiftliklerini ve yiyecekleri yok etmek için Ergot olarak da adlandırılan belirli buğday mantarı türleri geliştirildi. Ayrıca, büyük ölçeklerde bir çiftlik hayvanı hastalığına yol açtılar.
- Kore ordusu belgeleri, Amerikalıların 1950'lerin başında Kore Savaşı sırasında biyolojik ajanlar kullandığını gösteriyor.
- Kayıt altına alınmamış belgelerde ABD, Japonya'nın Okinawa Adası'nda 10'a yakın biyolojik silah testi gerçekleştirdi. Tayvan'da da benzer testler yapıldı.
- Pentagon, gizli programının bir parçası olarak, "Proje 112" olarak da adlandırılan, Mısır, Liberya, Güney Kore ve Japonya'da biyolojik testler yaptı. Sonuçlar Porto Riko ve Hawaii'deki laboratuarlarda incelemeye alındı.
- Yine kod adı H5M1 olan yeni ve oldukça tehlikeli kuş gribi türü, Wisconsin-Madison Üniversitesi'ndeki ABD'li biyologlar tarafından laboratuar koşullarında üretildi ve insan varoluşunun en önemli tehlikesi olabilir.
- Hindistan'da bir salgın yaklaşık 100 kişiyi öldürdü. Kuzey Kenya'daki bir salgın 407.000 kişiyi etkiledi ve 119 kişiyi öldürdü.
- 2008'de Uganda, yeni bir tür Ebola virüsü salgını yaşadı. Aynı yıl Irak'ın Babil kentinde veba patlak verdi.
- Ve 2009'da Zimbabwe'de yeni veba vakaları 60.000'den fazlaydı ve bunların 3.000'den fazlası öldü. (Al-Waght)