İran'a karşı her iki dakikada bir yalan!
BBC Farsça, Iran International (Suudi International olarak da bilinir) ve merkezi Avrupa'da bulunan diğer Farsça haber ağları, İran genelinde ayaklanmaları kışkırttı. Yapılan kapsamlı bir araştırmada, bu mecraların inanılmaz bir gerçeği ortaya çıktı.
Bu raporda, ne kadar yalan söylediklerini ve bu yalanlar üzerinden Avrupa ve ABD'nin İran'a yönelik dış politikasını nasıl etkilediklerini keşfetmeye çalışıyoruz.
Yalan üstüne yalan, İslam Cumhuriyeti'ni devirmeyi amaçlayan bu mecralar, İran'ın Z kuşağını düzene karşı “ayaklanmaya” motive etmeye çalıştı. Yalanlarının kısa süre içerisinde ortaya çıkacağını çok az biliyorlardı.
Fars haber ajansının yaptığı kapsamlı bir araştırmada, bu mecraların sosyal medyaları incelendiğinde inanılmaz bir gerçek ortaya çıktı. Her iki dakikada bir yalan söylediler!
Fars News'in incelemesine göre; İngiliz hükümetine bağlı BBC Farsça, Suudi hükümetine bağlı Iran International, Amerika'nın Sesi ve Amerikan hükümetine bağlı Radio Farda (kendi iddiasına göre Radio Free), Bahai hareketine bağlı Manoto'nun da aralarında bulunduğu 5 medya kuruluşunun performansı, sosyal medya hesaplarıyla birleştiğinde, İran'daki son olaylar hakkında son 25 günde toplam 17312 yalan yayınladığını gösteriyor.
İncelemede bu 5 medya kuruluşunun sadece resmi internet sitesi, Telegram kanalı, Twitter ve Instagram hesapları incelendi ve TV ağlarına yer verilmedi.
Araştırmaya göre haber ve yapım hacmine göre en fazla yalan habere BBC sahip olurken, İran International ve Radio Farda BBC'den sonraki sıralarda yer alıdılar.
Çalışmaya göre, sahte haberlere örnek olarak haberlerin tahrif edilmesi, çarpıtılması, ters çevrilmesi, abartılması ve olayların ölçeğinin azaltılması yer alıyor.
Ayrıca Adli Tıp'ın Mehsa Emini'nin ölüm nedenine ilişkin raporu, devrimci halk buluşmaları, sahte haberlerin geri çekilmesine dair tespitler gibi bu medya tarafından sansürlenen haberler de incelenmemiştir.
Son 25 günde bu medya kuruluşları tarafından en çok tekrarlanan 5 yalan şöyle:
1. Mehsa Emini'yi dövdüğüne dair asılsız iddia,
2. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney'in ölümü ve hastalığı olduğuna dair asılsız iddialar,
3. Uşnu şehrinin düşüşüyle ilgili asılsız iddia,
4. Nika Şakrami'nin ölüm nedeni hakkında yanlış iddia,
5. "Şerif Üniversitesi kan dökülerek yerle bir edildi" şeklindeki sahte iddia.
Haber hacmine göre en çok yayılan yalan haberlerin sıralamasına göre, sonuçlar özellikle ilginç:
1. BBC Farsça toplamda %58 yalan (toplam haber sayısı 5343, yalan haber sayısı: 3101)
2. İran İnternational kanalı toplamda %53 yalan (toplam haber sayısı 11426, yalan haber sayısı: 6026)
3. Manoto ağı toplamda %49 yalan (toplam haber sayısı 3739, yalan haber sayısı: 1835)
4. Amerika'nın Sesi toplamda %43 yalan ile (toplam haber sayısı 8555, yalan haber sayısı: 3656)
5. Radyo Farda ile toplamda %41 yalan (toplam haber sayısı 6502, yalan haber sayısı: 2694)
Böylece son 25 günde bu medya organlarının yayınladığı haberlerin ortalama %48,8'i yalan haberdir. Yani neredeyse her iki haberden biri doğru değil.
Ayrıca bu medya kuruluşları, Mehsa Emini'nin öldüğü Eylül ayının 16'sından bu yana ortalama iki dakikada bir yalan yayınlıyor.
Düşünülmesi gereken diğer bir nokta da, provokatif retorik, propaganda ve "isyanların nasıl kışkırtılacağı" videolarının bolluğuydu; bu, kendi türünde ve dünyadaki tüm medya protokollerine karşı benzersizdir ve elbette bu araştırmada ele alınmamıştır.
Bu araştırmaya göre Suudi destekli İran International ağı 11.426 makale ile son 25 günün en yüksek üretim oranına sahip olurken, Amerika'nın Sesi ve Radyo Farda onu takip etti.
Sosyal medyadaki haber ve raporların yeniden yayınlanma miktarına göre, sosyal medyada isyan haberlerinin yayınlanmasında en büyük payı %20 ile Iran International, %17 ile Manoto ve %14 ile BBC Farsça aldı. Yani sosyal medyada yayınlanan isyan haberlerinin yaklaşık %51'i bu 3 medya kuruluşuyla ilgiliydi.
Avrupa hükümetleri ve onların en iyi dostu ABD, Tahran'a ek yaptırımlar uygulayarak İran'a daha fazla baskı uygulama noktasını yakalamaya çalıştı. BBC Farsça'nın ağır politize edilmiş raporları, İran Dışişleri Bakanlığı'nın İngiltere'nin Tahran Büyükelçisi Simon Shercliff'i çağırmasına ve ona resmi bir protesto notası vermesine neden oldu.
Yine Eylül ayı sonlarında İran Dışişleri Bakanlığı, İran'daki gelişmelere karşı İran International, BBC Farsça ve Manoto gibi Londra merkezli Farsça TV kanallarının oluşturduğu “düşmanca atmosfer” üzerine İngiliz büyükelçisini çağırdı.
O sırada bakanlık, İran'daki şedit protestoları şiddetle alevlendirmeye çalıştıklarını söyleyerek bu tür medya kuruluşlarına ev sahipliği yaptığı için İngiltere'yi şiddetle protesto etti.
BBC Farsça ve Iran International, Avrupa'daki diğer Farsça yayın yapan medya kuruluşlarıyla birlikte son günlerde tüm enerjilerini, Mehsa Emini adlı genç bir kadının Tahran'da bir polis karakolunda olduğu yere yığılmasından üç gün sonra hastanede ölmesi üzerine patlak veren şiddetli protestoları kışkırtmak için kullanıyor.
22 Yaşındaki Emini, Tahran'da ahlak polisi tarafından islami kıyafet kuralları konusunda eğitilmek üzere gözaltına alındı. Kürt kentlerinden Saggız'dan olan Emini, 16 Eylül'de öldü.
Mehsa Emini'nin talihsiz ve trajik ölümünün ardından Rehber'den Cumhurbaşkanına ve her kesimden insan yas tutarken, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri timsah gözyaşları dökmek için bu durumu bir fırsat olarak gördü ve bahse konu trajik olayı kendi çıkarları doğrultusunda siyasi kazanımlar için kullandı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü 19 Eylül'de Reuters'e verdiği demeçte, ”Mehsa Emini'nin 'uygunsuz' bir başörtüsü taktığı için gözaltındayken aldığı yaralanmalardan sonra ölümü, insan haklarına korkunç ve dehşet verici bir hakarettir. Kalbimiz Mehsa'nın ailesi ve sevdikleriyle birlikte” dedi.
"İran'daki kadınlar şiddet ve tacizden uzak, istediklerini giyme hakkına sahip olmalıdır. İran, temel özgürlüklerini kullandıkları için kadınlara yönelik şiddet kullanımına son vermeli" diyen yetkili, "Mehsa'nın ölümünün hesabı sorulmalı" dedi.
ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley de Pazar günü Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Mehsa Emini'nin 'uygunsuz' bir başörtüsü nedeniyle gözaltında aldığı yaraların ardından ölümü dehşet verici. Kalbimiz ailesiyle. İran, temel haklarını kullandıkları için kadınlara yönelik şiddetine son vermelidir. Ölümünden sorumlu olanlar hesap vermelidir" dedi. Daha sonra Mehsa Emini'nin adı için Farsça hashtag'i kullandı.
Jake Sullivan da aynı şeyi yaptı ve tweet attı: “İran ahlak polisi tarafından gözaltında dövüldüğü bildirilen 22 yaşındaki Mehsa Emini'nin ölümünden derin endişe duyuyoruz. Ölümü affedilemez. İranlı yetkilileri bu tür insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmaya devam edeceğiz. #MahsaAmini."
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken de tweet attı, “Mehsa Emini bugün yaşıyor olmalıydı. Bunun yerine, Amerika Birleşik Devletleri ve İran halkı onun yasını tutuyor. İran hükümetini kadınlara yönelik sistematik zulmü sona erdirmeye ve barışçıl protestolara izin vermeye çağırıyoruz.”
...
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Emini'nin ailesini telefonla aradı ve babasıyla oldukça uzun bir görüşme yaptı. Reisi, babasına taziyede bulunarak, “Kızınız ve tüm İranlı kızlar benim çocuklarım” dedi. “Özbekistan ziyaretim sırasında bu olayı öğrendim ve derhal meslektaşlarıma konuyu belirli bir şekilde araştırmalarını emrettim. Bu konunun tüm yönleriyle aydınlanması ve hiçbir hak ihlali olmaması için sorumlu kurumlardan takip edeceğimi temin ederim” ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanı Muhammed Bagır Galibaf'a göre, İran parlamentosu da bu talihsiz olayı kapsamlı bir şekilde araştırmak için bir komite kurdu.
“Mehsa Emini'nin ölümü gönlümüzde derin bir üzüntü bıraktı ve erken saatlerden itibaren temsilcilere haber verildi ve Meclisin denetim kurumları tüm hassasiyetle bu olayın soruşturma sürecini gündemine aldı. Emini'nin ölümünün tüm yönleriyle dikkatlice araştırılması ve bildirilmesi gerektiğini yineliyorum, ”diyen Galibaf, 20 Eylül'de ahlak polisinin yaklaşımında reform sözü verdi.
28 Eylül'de yayınlanan bir makalede Tehran Times, dört Avrupa ülkesi ve bir Asya ülkesinin ayaklanmaları ve protestoları kışkırtmaya karıştığını ortaya koydu. O dönemde Tahran Times tarafından alınan bilgilere göre Almanya, Avrupa'nın protestoları körükleme çabalarının merkezinde yer alıyor. Tahran'daki Alman büyükelçiliği, Tahran'daki bu çabalara katılan diğer Avrupa büyükelçilikleri için bir koordinasyon merkezi olarak hizmet etti.
Tahran Times'ın haberine göre, Alman büyükelçiliği toplumdaki bazı aydınlar ve alçaklar ile Emini ailesinin üyeleriyle temaslar kurdu. Bu çerçevede Tahran Times'ın aldığı bilgiye göre, Alman büyükelçiliği Emini ailesiyle temasa geçti ve onları polise karşı konuşmaya ve Mehsa Emini'nin ölümünü haberlerde tutmak için yabancı medya kuruluşlarına ulaşmaya teşvik etti.
Medya kuruluşlarının hükümetlerin iç ve dış politika aygıtları için ek bir güç olarak hareket ettiğinden şüphe yoktur. Geçtiğimiz günlerde Batılı ülkelerin medya yardımcılarına İran'daki olayların alevlerini körüklemeleri talimatını verdiği görülüyordu.
Hesaplayamadıkları şey, bir imparatorluğun yalanlar üzerine kurulamayacağıydı. (Tehran Times)