Küresel gidişat ABD tek kutupluluğundan uzaklaşıyor
Dünya, ABD tekilliğinden, hegemonyasından, BRICS'in artık ana oyuncu olduğu çok kutuplu bir dünyaya doğru radikal bir ekonomik dönüşüm geçiriyor. BRICS - Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika - ve daha fazlası, G7'nin artık dünyada ekonomik olarak...
Dünyada giderek hızlanan ama Rusya-Ukrayna çatışması ile birlikte artık gözle görülür bir noktaya ulaşan muazzam bir değişim süreci yaşanıyor. Artık Amerika'nın çıkarlarının teminine dayalı "kurallara dayalı dünya" hızla çökerken, birden çok kutbun ortaya çıktığı yeni bir dünya şekilleniyor.
Yakın tarih, "Kahrolsun Amerika", "Amerika'ya ölüm" sloganlarının bayraklaştığı birçok siyasi harekete şahitlik etti. İran İslam İnkılabı hariç, bu siyasi hareketlerin birçoğu Amerika'nın baskın gücü karşısında vücut bulup, hegemonyasını tehdit eden bir noktaya ulaşmayı başaramadı. O kadar ki Amerikan akademik dünyası bu durumu "Tarihin Sonu" olarak tanımlama cüretinde bulundular. Yani insanlığın ulaştığın en son nokta Batı tipi bir liberalizm anlayışı idi ve artık insanlık için bu noktadan ötesi yoktu!
Fakat işler halihazırda hiç de Batı aklının tanımladığı şekilde gelişmiyor ve dünya yeniden bir yön tayini ile ayağa kalkmış gözüküyor. Amerika'nın baskın egemenliğini kenara iten yeni güç odakları ortaya çıkıyor.
Bütün dünyada hatta Amerika'da bu hızlı değişime dikkat çeken birçok gözlemcinin tespitleri gözle görülür bir şekilde öne çıkıyor ve kitlelere ulaşıyor. Bu noktada seçimlerin yaklaştığı ülkemizde siyaset erbabının, denklemini kurarken bu hızlı değişimi çok da fark etmediğini görüyoruz. Hala "Soğuk Savaş" dönemi denklemi üzerinden Batı'ya çıpalı mevzilere sahip olmanın öneriliyor olması gerçekten şaşkınlık oluşturuyor. Oysa bu günlerde Suudi Arabistan gibi Amerika'nın iradesine bağlı ülkeler bile bu hızlı değişimi fark etmiş ve ABD'ye rağmen öne çıkan yeni güç odakları ile ilişkiler tesis etmenin peşine düşmüşlerdir.
Bu noktada merhum Necmettin Erbakan'ın sağlığında kurduğu bir denkleme yeniden dikkat çekmek yerinde olacaktır. Merhum Erbakan vefatına yakın bir dönemde Türkiye için gerçekten dikkate şayan bir tanımlama ile dünyadaki değişimi aynı zamanda bir çıkış noktası olarak öneriyor:
İran İslam İnkılabı dünyaya açılan bir kapıdır... Türkiye ve İran bir çekirdektir. Bu çekirdeğin etrafında D8'ler, D8'lerin etrafında D60, Altmış tane Müslüman ülke, onun etrafında ezilen 100 ülke, Rusya, Çin, Hindistan, Afrika, Güney Amerika 5 milyar insanı adil nizam etrafında toplayacağız.
Türkiye ve İran çekirdeği "Yeni Dünya Ağacı"nı ortaya koyacak inşallah...
Bu sözlerin söylenmesinden on küsür yıl geçmesine rağmen dünyadaki değişimi bu kadar dakik fark edip, yine bu değişimden bir gelecek inşa edebilecek siyaset idrakinden yoksun olmak gerçekten büyük bir kayıptır.
Aşağıda Global Times'ta yer alan fakat Amerikalı eski bir askerin analizlerini bu çerçevede dikkatinize sunuyoruz.
Küresel gidişat ABD tekilliğinden uzaklaşıyor
Rusya-Ukrayna çatışması, hem çatışma çözümü hem de Avrupa için güvenlik sonuçlarını sıralama açısından 2023 için baskın bir parlama noktası olmaya devam edecek.
Rusya-Ukrayna çatışmasının veya bazen tarif edildiği gibi Rusya'nın kolektif Batı'ya karşı çatışmasının üç yönü vardır.
Birincisi askeri. NATO, Ukrayna ordusunu vekil olarak kullanma kararı aldı. Ukrayna askerlerini eğitiyor, Ukrayna ordusunu on milyarlarca dolarlık ağır teçhizatla donatıyor ve iletişim, istihbarat ve planlama desteği sağlıyor. Ukrayna ordusu, gerçek NATO üyeliğinin yasal yönü dışında her yönden bir NATO ordusudur.
Ancak NATO, iradesini belirli bir yere empoze edecek askeri kapasiteden yoksun bir örgüt olarak kağıttan bir kaplandır. NATO'nun Afganistan'da olduğu gibi yenilmesi bir şey - 2021 yazında geri çekilmelerini hatırlayın - NATO'nun 2008'den beri hazırlandığı bir çatışmada kendi arka bahçesinde yenilmesi başka bir şey.
NATO, daha Haziran 2022'de, Çin'le yüzleşmek için Pasifik'teki nüfuzunu genişletmekten bahsediyordu. Çinliler Avrupa'da askeri olarak neler olup bittiğine bakarsa, NATO'nun askeri olarak Çin için bir tehdit olmadığı ve Çin'in NATO'dan korkacak hiçbir şeyi olmadığı konusunda artan bir kabul görmelidir.
Bir sonraki yön ekonomiktir. G7, görünüşte dünyanın en etkili yedi ekonomisinden oluşan bir organizasyondur. ABD'nin bir uzantısıdır. ABD olmasaydı G7 olmazdı. G7, ABD'ye hizmet etmek ve Amerikan güdümlü kurallara dayalı bir uluslararası düzen kavramını desteklemek için var - hukuka dayalı bir uluslararası düzen değil, sonuçların yalnızca ABD tarafından belirlendiği kurallara dayalı bir uluslararası düzen.
Avrupa'daki G7, Amerika'nın Rusya'nın yaptırımlar yoluyla ekonomik olarak yenilebileceği fikrini benimsedi. Bu başarılı olmadı. Sadece Rusya değil, dünya gerçekten uyanıyor. Dünya, ABD'nin artık ABD güdümlü tek taraflı ekonomik yaptırım tehdidi veya uygulaması yoluyla bir sonuç dikte edemeyeceği gerçeğine uyandı. Bu, ABD tarafından onlarca yıldır dünyayı uygun gördüğü şekilde şekillendirmek ve etkilemek için kullanılan bir araç olmuştur.
Ancak Rusya'nın diz çökmeyi reddetmesi ve bunun yerine ayağa kalkması, dünyaya ABD ve Avrupa'nın artık yalnızca yaptırımlarla bir sonucu tehdit etmeyi başaramayacağını gösterdi. G7, bu yaptırımlar nedeniyle iflas etmiş bir örgüt haline geldi. Alman ekonomisini düşünün. 2021'de ne vardı? Güçlü, canlı. 2023'te bugün ne var? Zayıflamış, parçalanmış. Fransız ekonomisi mi? Zayıflamış, parçalanmış. İngiliz ekonomisi mi? Zayıflamış, parçalanmış. İtalyan ekonomisi mi? Bu şekilde saymaya devam edebilirim...
Avrupa, Amerika'nın yaptırım politikası nedeniyle ekonomik olarak zayıflamış ve parçalanmış bir kıtadır. Peki dünyanın tepkisi nasıl? BRICS - Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika - ve daha fazlası, G7'nin artık dünyada ekonomik olarak baskın güç olmadığını, BRICS'in öyle olduğunu söylüyor. Ve bu gerçek. Bu gelecekte gerçekleşmiş olması beklenen bir şeydi ama artık bu, Ukrayna ihtilafı ve Ukrayna ihtilafının ekonomik sonuçlarıyla hızlandı.
Dünya, ABD tekilliğinden, hegemonyasından, BRICS'in artık ana oyuncu olduğu çok kutuplu bir dünyaya doğru radikal bir ekonomik dönüşüm geçiriyor.
Çin, ABD'den farklı olarak, diğerleriyle eşit bir temelde çalışmaya istekliyken, ABD yalnızca sonuçları dikte ediyor. Yani bu ekonomik dönüşüm Ukrayna çatışmasından kaynaklanıyor. Ve bundan sonra üçüncü yön geliyor, jeopolitik.
Amerika tekilliğinden küresel çok kutupluluğa doğru radikal bir jeopolitik dönüşüm yaşanıyor. Ve bu, Ukrayna çatışması nedeniyle oluyor. Bu, insanların yıllardır bahsettiği bir şey. Ama sorun şu ki ABD o kadar güçlü, büyük ve baskındı ki, bir değişimden söz etsek bile okyanustaki dev bir gemi gibi. İleriye doğru ivme kazandığında, yön değiştirmek çok zordur. Ancak Ukrayna ihtilafında olan şey, bu geminin motorunu kaybetmiş olmasıdır. Artık geminin seyri mümkün olamıyor. Zayıfladı. İnsanlar gemiden atlıyor. Kimse Amerikan tekilliğine katılmıyor. İnsanlar Amerikan tekilliğinden kaçıyor. Ve sonra Ukrayna çatışması büyük bir römorkör gibidir. Gemiyi farklı bir yöne doğru itiyor ve bugün dünyada olan da bu.
Küresel yörünge, jeopolitik bir bakış açısıyla, Amerikan tekilliğinden uzaklaşıyor ve çok kutupluluğa doğru yöneliyor. Bu en büyük şeylerden biri. Bu, Amerika'nın gittiği anlamına gelmez. Amerika asla gitmeyecek. Bu, Amerika'nın zayıf olduğu anlamına gelmez. Amerika asla zayıf olmayacak, ama bunun anlamı, artık dünyanın etrafında dönmesi gereken tek varlık Amerika değil. Bu artık Amerika'nın sadece bir değil, birçoklarından biri olduğu anlamına geliyor. Bu belki de yılın en büyük hikayesi.
Makale, Global Times tarafından eski bir ABD Deniz Piyadeleri istihbarat subayı olan Scott Ritter ile yapılan bir röportaja dayanarak derlendi. (İntizar)