Britanya, Ukrayna’da uranyum soykırımı gerçekleştirecek
"Birleşik Krallık’ın uranyum çubuklu mermiler tedarik edeceğini duyurması bir savaş suçu ve soykırım ilanı, zira bu silahlar kullanıldıktan sonra onlarca yıl boyunca insanları öldürmeye devam ediyor."
Çevirmenin notu: Britanya, geçtiğimiz günlerde Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine Challenger 2 muharebe tanklarının yanında zırh delici özellikli ve seyreltilmiş uranyumlu mühimmat tedarik edeceğini duyurdu. 1999’da Yugoslavya’daki NATO bombardımanında 10 ila 15 ton arasında seyreltilmiş uranyum kullanılmış ve takip eden yıllarda bölgede lösemi ve diğer kanser hastalıklarından ölenlerin oranı yüzde 139 oranında yükselmişti. Aynı şekilde Körfez Savaşı’nda bu mermilerin yaydığı radyoaktif tozları soluyanlar da kanserden muzdarip oldu. Fakat Londra, “bu mermilerdeki radyasyonun düşük risk taşıdığını” iddia ediyor. Sırp akademisyen Stevan Gajić, eski Yugoslavya coğrafyasında NATO bombardımanlarından sonra yaşananları ve Britanya’nın ilgili kararını yorumluyor.
Stevan Gajić: Britanya, Ukrayna’da uranyum soykırımı gerçekleştirecek
Andrey Rezçikov — Vzglyad (24 Mart 2023)
Uranyumlu mühimmattan sadece Sırplar değil, NATO’nun sözüm ona koruduğu Arnavutlar da zarar görmüştü. Bu nedenle Ukrayna ordusu, hayatta kalıp kalmayacağını düşünmeli. Aksi takdirde onları “Körfez Savaşı” ve “Balkan” sendromu bekliyor. Belgradlı siyasi analist Stevan Gajić Vzglyad gazetesine konuştu. Gajić’e göre Balkanlarda binlerce insan, NATO’nun seyreltilmiş uranyum içeren bombalar kullanması nedeniyle hala sağlık sorunları yaşıyor.
Bugün, — 24 Mart 1999 — NATO’nun BM Güvenlik Konseyi’nin onayını almadan Yugoslavya’ya karşı başlattığı ve 11 hafta süren Müttefik Kuvvet Harekatının yıldönümü. Müdahalenin gerekçesi, Kosova’da savaşa dönüşen Arnavutlar ile Sırplar arasındaki etnik çatışmaydı.
Bu olaylar sırasında Batılı müttefikler, geniş çaplı bombardımanlarda seyreltilmiş uranyum içeren mühimmatlar kullandı. Uçak eskortları için radar istasyonları da dahil önemli askeri tesislerin yanı sıra enerji santralleri de dahil altyapıyı hedef aldılar.
Bu haftanın başında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Britanya’nın Ukrayna’ya seyreltilmiş uranyumlu mühimmat tedarik etme vaadini ihtilafın daha da tırmanmasına yönelik bir adım olarak değerlendirdi. Dışişleri Bakanı, “Bizim kendi askeri doktrinimiz var ve devlet başkanı ile savunma bakanının da söylediği üzere, meslektaşlarımızın bu tırmanışı yeni ve çok ciddi bir aşamaya taşıdıklarını dikkate almamız gerekecek” dedi.
Britany Savunma Bakan Yardımcısı Annabel Goldie, önceki gün yaptığı açıklamada Londra’nın Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine, zırhları daha etkili bir şekilde delmek için çubuk yapımında kullanılan seyreltilmiş uranyum tank mermileri tedarik etmeye başlayacağını duyurdu. Açıklamada, seyreltilmiş uranyum mühimmatının kullanımının insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkisinin “muhtemelen düşük olacağı” belirtildi.
Uranyum-238 mühimmatı 1991 yılında ABD’nin Çöl Fırtınası Harekâtı esnasında aktif olarak kullanılmıştı. Uçaklar ve helikopterler, bu mühimmatı Irak’ın zırhlı araçlarını imha etmek için kullanmıştı. Harekâtta toplamda 944 binden fazla uranyumlu mühimmat kullanılmıştı. Bir yıl sonra Amerikan ve İngiliz askerleri sağlık sorunlarından şikâyet etmeye başladılar.
1990’ların sonunda bazıları ölümcül lösemi ve kanser hastası oldu. Kommersant’ın haberine göre o dönemde gazeteler, gazilerin avukatları ve ardından doktorları “Körfez Savaşı Sendromu”ndan [Gulf War Syndrome, GWS] spesifik bir hastalık olarak söz ediyorlardı. Yaklaşık 100 bin gazide GWS belirtileri vardı.
NATO’nun 1999’da Yugoslavya’yı bombaladığı sırada Balkanlarda görev yapan Avrupalı askerlerde de benzer belirtiler görüldü. Hastalananlar, uranyum çekirdekli mermilerin — Bosna ve Kosova’da kullanılan tanksavar mühimmatı — kullanıldığı bölgelerde görev yapanlardı. Yaşananlara “Balkan sendromu” adı verildi.
Avrupa Çalışmaları Enstitüsü’nde (Belgrad) araştırmacı olan, siyaset bilimi doktoru ve MGIMO’da konuk profesör olan Stevan Gajić, Vzglyad gazetesine bu sendromun hangi sonuçlara yol açtığını ve Ukrayna’da uranyumlu mühimmat kullanılmasının olası sonuçlarının neler olacağını anlattı.
Stevan Gajić
Vzglyad: Sayın Gajić, “Balkan sendromu” ifadesi 2000’li yılların başında ortaya atılmıştı. NATO’nun Yugoslavya’yı seyreltilmiş uranyum bombalarıyla vurmasının bir sonucu olarak kanser hastalığının artması hakkında söylenen şey buydu. Balkanlarda yüzlerce Sırp ve Arnavut’un bu yüzden hayatını kaybettiği doğru mu?
Stevan Gajić: Yüzlerce değil, binlerce kurbandan söz ediyoruz. Yalnızca resmi verilere göre Sırbistan’da kanser görülme sıklığı küresel istatistiklere kıyasla 2,5 kat arttı. Uranyum bombalarının sağlığa zararlı olduğuna dair doğrudan ve dolaylı işaretler mevcut.
Mesele Yugoslavya’nın bombalandığı sırada çoğunlukla Metohiya’da — uranyum bombalı A-10 saldırı uçaklarının en sık kullanıldığı yer burası — bulunan İtalyan askerleri arasında hastalık görülme sıklığının atması. Bir başka örnek de Sırbistan’ın Vranje kasabası yakınlarındaki bir otel çatısında görevli sekiz muhafızın bu bombardımanlardan birinden sağ kurtulmuş olması. Fakat bunlardan yedisi daha sonra kanserden öldü ve sekizincisi hala tedavi görüyor.
Şimdi Birleşik Krallık’ın uranyum çubuklu mermiler tedarik etmesinden söz ediyoruz; prensip olarak hava bombardımanıyla aynı. Seyreltilmiş uranyum mermisi bir çekirdeğe sahipken, hava bombası penetrasyonu arttıran bir kaplamaya sahip.
İtalyan askerleri toplu halde hastalanıyordu. 2021’e kadar resmi olarak üç yüzden fazla can kaybı kaydedildi. 2019’un nisan ayına kadar 7 bin 800 İtalyan askerine hastalık teşhisi konuldu. Mahkemelerde NATO aleyhine çok sayıda dava açıldı ama ittifak, kurbanların ailelerine 500 biner euro ödeyerek “kendini mazur gösterdi”. En önemlisi de İtalyan yargıçlar, seyreltilmiş uranyum silahları ile hastalık arasında doğrudan bir ilişki kurdu.
NATO bombardımanı neticesinde Kuzey Makedonya ve Belgrad Askeri Tıp Akademisi’nde binlerce, hatta daha fazla Arnavut tedavi görüyor. Dolayısıyla en büyük kayıplar NATO’nun sözüm ona koruduğu Arnavutlar arasında görüyoruz.
Ukraynalı askerlerin de hayatta kalma sorunuyla karşı karşıya kalacağını düşünüyorum. 1991’deki “Çöl Fırtınası” Harekâtından sonra aynı mühimmatları kullanan çok sayıda Amerikan ve İngiliz askerinin hastalandığını biliyoruz. Askerler kronik yorgunluk, düşük tansiyon, baş ağrısı, solunum hasarı, kilo kaybı ve saç dökülmesinden şikayetçi oldular.
Vzglyad: Çatışmalar sırasında Balkanlarda seyreltilmiş uranyum mühimmatı ne sıklıkta kullanıldı? Sırp bilim insanı, akademisyen Ljubisav Rakić’e göre NATO saldırısı sırasında Balkan ülkelerine giren seyreltilmiş uranyum miktarı 170 atom bombası yapmaya yetecek kadardı.
S.G.: Kurşunsuz uranyum hava bombaları Kosova ve Metohiya’da özellikle A-10 uçakları tarafından kullanıldı. NATO, uçakları kullanarak sığınak ve tahkimatları aradı ve imha etti. Bazı raporlara göre bu silahlar, ittifak tarafından resmi olarak kabul edilenden çok daha fazla kullanıldı. Dolayısıyla bu sorunun tüm sonuçlarını gelecekte göreceğiz. En çok zarar görenler bombaların atıldığı bölgelerde bulunanlar oldu. Bu tür bombalar ve mermiler patladığında radyoaktif toz ortaya çıkar. Bu mikro partiküller bir insanın ciğerlerine girerse, hastalık neredeyse garanti olur.
Vzglyad: Sırbistan’da uranyum çekirdekli mermilerin çevre ve halk sağlığına oluşturduğu artan risk hakkında neler söyleniyor?
S.G.: Bu konuda pek çok araştırmamız var, hatta bunun üzerine çalışan bir meclis komisyonumuz bile mevcut. Aynı zamanda NATO lobicileri kanserdeki artışın insanların çok sigara içmesinden kaynaklandığını söylüyorlar. Bu çok alaycı bir görüş. Sırbistan Sağlık Bakanı Danica Grujičić, hükümete katılmadan önce bu konuda çok aktifti. Kendisi muhtemelen seyreltilmiş uranyum silahlarının zararları konusunda ülkemizdeki en büyük uzman.
Birleşik Krallık’ın uranyum çubuklu mermiler tedarik edeceğini duyurması bir savaş suçu ve soykırım ilanı, zira bu silahlar kullanıldıktan sonra onlarca yıl boyunca insanları öldürmeye devam ediyor. Ayrıca kullanıldıktan sonra doğanları da öldürüyorlar. Rusya’nın bu yeni tehdide karşı tek yanıtı ezici bir zafer olacaktır ve bu ne kadar erken olursa o kadar iyi olur. Batı’nın anladığı tek dil bu.
Vzglyad: 2018 baharında yeni Kanser Enstitüsünün açılışını yapan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić, seyreltilmiş uranyumun neden olduğu şeylerden birinin de çocukluk çağı kanserlerinde artış olduğunu belirtmişti. Vučić, Sırbistan’ın bu ilişkiyi kanıtlamak için her türlü çabayı göstereceği sözünü vermişti. Temel kanıtlar toplandı mı?
S.G.: Önemli olan Vučić’in ne söylediği değil ne yaptığı. Cumhurbaşkanı, NATO’ya sırtını dönen biri gibi davranıyor. Bu durum özellikle Kosova konusunda Ohri’de yapılan müzakerelerde açıkça görülüyor. Kanıt temeline gelince, eminim ki uzmanlar hala veri topluyor. Pek çok veri halihazırda yayımlanmış durumda. Fakat hala en üst düzeyde somut adımlar atıldığına dair bir kanıt yok. Sanırım yetkililerimiz bu konuda hassas davranıyor. Ancak halkımız bu hadiseleri çok iyi hatırlıyor ve bu da NATO’ya karşı halihazırda olumsuz olan duyguları körüklüyor.
Sırbistan halkı, tam da NATO ve uşaklarının eylemleri nedeniyle özel harekâtı Rusya’dan daha fazla destekliyor.
Şu an Sırplar, Rusya ile güçlü bir dayanışma içerisinde. Sırbistan AB yaptırımlarını sadece halkın tutumu nedeniyle desteklemedi. NATO konusunda epey rahatsız bir halkız, Sırpların yüzde 90’ı yaptırımlara karşı. Eğer Rusya kaybederse hepimiz Sırbistan’ın egemenliğini kaybetmesiyle karşı karşıya kalacağız. Süreç Kosova’da son bulmayacak, daha da ileri gidecekler.
Vzglyad: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), BM ve dünya bilim camiası, neden seyreltilmiş uranyum mühimmatının kullanımının kanser gelişimi açısından tehlikeli olduğu konusunda henüz nihai bir karara varmadı?
S.G.: DSÖ, BM ve diğer uluslararası örgütler doğrudan ya da dolaylı olarak Batılı ülkelerin ve onların istihbarat servislerinin etkisi altında. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi; bu kurumlar da Britanya ve ABD’ye bağlı. Bu kurumlar bağımsız değil, Batı’nın sömürgeci çıkarlarına hizmet ediyorlar ve tamamen tehlike altındalar. Özellikle Yugoslavya’daki savaş hakkında doğruyu söylemelerini beklemiyorum.
(Andrey Rezçikov — Vzglyad - Çeviri: Emre Köse, emrekose.substack.com)