Direniş Ekseni'nin hesaplı stratejisi / İran ve müttefikleri eşgüdümlü ancak birbirinden bağımsız
Bu yaklaşım, her bir aktörün özerkliğini korumasına izin verirken, merkezi bir otorite ile koordinasyon düzeyini de güvence altına alıyor. Bu sayede potansiyel riskler en aza indiriliyor ve bu gruplar jeopolitik ortamda daha aktif ve etkili hareket edebiliyor.
7 Ekim'den sonraki olaylarla, İran ve Arap müttefiklerinin İsrail'le açıkça savaşa girmekten kaçınan, ancak İsrail'in eylemleri karşısında sessiz kalmaktan uzak, bilinçli bir strateji benimsedikleri belirginlik kazandı. Bu hesaplı politika, birkaç temel husustan hareketle kademeli bir tırmanış etrafında şekilleniyor.
İlk olarak, Hamas'ın direncine ve daimi uluslararası baskının İsrail'i müzakere etmeye ve sonunda Filistin hareketiyle bir anlaşmaya varmaya zorlayacağı beklentisine güveniliyor. Sadece bir hafta sürmesine rağmen, Gazze'deki son ateşkes bu yaklaşımın göreceli başarısının kanıtıydı.
İkincisi, İran uzun zamandır bölgesel müttefikleri arasında bağımsız ancak eşgüdümlü eylemlere olanak tanıyan bir politikayı savunmaktadır. Bu yaklaşım, her bir aktörün özerkliğini korumasına izin verirken, merkezi bir otorite ile koordinasyon düzeyini de güvence altına alıyor. Bu sayede potansiyel riskler en aza indiriliyor ve bu gruplar jeopolitik ortamda daha aktif ve etkili bir şekilde hareket edebiliyor.
Üçüncüsü, Direniş Ekseni dikkatli bir hesaplamayla hareket ediyor, duyguların yönlendirdiği fevri ve riskli hamlelerden uzak duruyor. Elinde çok sayıda stratejik kart olmasına rağmen hepsini birden oynamaktan kaçınıyor.
Kısacası, Direniş Ekseni hem caydırıcılık hem de yıpratma savaşı unsurlarını kullanarak hassas bir denge kurmuş durumda. Her bir hamle hamlede, daha yaygın ve yıkıcı bir çatışma riskini en aza indirerek vuruş etkisini en üst düzeye çıkarmanın hesabını yapıyor. (Ali Mamouri / Amwaj.media - Çeviri: Medya Şafak)