"Süleymani, İmam Ali’nin velayetinin yansıttığı Adalet ve özgürlük birlikteliğinin direnişte tecelli halidir.’’
7Sabah'a konuşan Yazar Muhammed Can, "Seyyid Ali Hamanei’nin, ‘‘Hacı Kasım Süleymani bir mekteptir.’’ Sözü direniş yolunun İslam dünyasında bağımsızlığa giden yolun direniş cephesinin bütün kollarına bir şiardır.
Şeyh Ahmed Yasin, Aliya İzzetbegoviç, Fethi Şikaki, İmad Muğniye, Musa Sadr ve sayısız şahsiyetlerin İslam ve insanlık alemine adanmışlar gibi, Serdar Kasım Süleymani de kendini bu yola adayanlardı. Davası İslam ve Müslümanlar tarih boyunca gelecek nesillere de yol göstermişlerdir. Dolayısıyla bu değerler uğruna şehit olanları rahmet ve minnetle yad ediyoruz. Şehadetinin 4. Yılında büyük bir özlemle andığımız Serdar Süleymani için hazırladığımı yazı dizisinin bugün ki konuğu Yazar Muhammed Can… Kendisi de saydığım değerler uğruna bir yaşamı benimseyenlerden olup, hayatı boyunca fikirleriyle topluma yol göstermiştir.
3 Ocak 2020 - 3 Ocak 2024… Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinin üzerinden tam dört yıl geçti. İslam’a adanmış bir şahsiyet ve “Kudüs Şehidi” olarak tarihe adını yazdıran Süleymani’yi Yazar Muhammed Can’a sorduk.
Küresel terörün hamisi Amerika tarafından hedef alınan General Kasım Süleyman’nin şehadeti üzerinden 4 yıl geçti. Kısaca duygularınızı alabilir miyiz?
Bismillahirrahmanirrahim
Hacı Kasımı ölümsüzleştiren değer, onun kendini bir ömür uğrunda adadığı ilahi değerlerdir.
Onu ölümsüzleştiren değer, uğrunda canını feda ettiği ilahi değerse, İslam’ın ve şimdilerde devlete dönüşerek küresel güce sahip olan Muhammedi İslam’ın değerleridir. Bugün İran İslam cumhuriyetinin küresel boyutta insanlık ailesinin yaşam alanlarına sunduğu değerler manzumesi, tarih boyunca çok az peygambere nasip olmuş zaferlerden biridir.
Şayet böyle olmasaydı, tarihte Hacı Kasım’dan daha mahir ve daha cesur komutanlarda yaşamış, hatta milyonlarca kilometrekarelik topraklara hakim olmuşların geride bıraktıkları miras, bugün o şahısların işledikleri haksız cinayet ve zulümlerinden dolayı kendilerinin ilençle anılmalarına sebep olmuştur.
Ama Hacı Kasım gibi Ruhları yüce olan birinin bedeni, sıkıştığı zaman çemberini kırıp, zamansızlık ve mekansızlığa yönelince, daha bir anlaşılmaya başlanır oldu. O, şehadetiyle her geçen gün, gönüller ülkesini Feth eden mana-i mülkün Süleymanı oldu.
O ve onun gibiler kutsal yola adanmışlardır, adanmışlığın doruklarına aşkla tırmanarak erenlerdir. Tarih; Hacı Kasım, Hacı Rıdvan, Ebu mehdi gibi nice adanmışları bağrında yaşattı, bugünde yaşatıyor. Şehit Şeriati’nin tabiri ile onlar(Şehitler), ‘‘…Tarihin Kalbidir.’’ Canlılar dünyasında, Kalpsiz yaşam mümkün olmadığı gibi toplumun mana dünyasının kalbi de ilahi yoldaki şehitlerin Şehadetidir. Bir diğer ifade ile Hacı gibilerin Şehadeti ile bizler, yaşama tutunmaya ve gelecek nesillere bu kalbi devir etmekle mükellefiz.
Nitekim Seyyid Ali Hamaneyi’nin, Hacının kendisine daha hayatta iken ‘‘Yaşayan şehit’’ demesi, duygusal verilmiş bir şeref payesi değil, onun keskin inancına olan Şahitliğinin izharıydı.
Bundan dolayı, o saygın İslam Şehidinin aramızdan bedenen ayrılması, bizim ondan ayrıldığımız anlamına gelmediği gibi bilakis, şehadetiyle birlikte gün be gün daha bir parlak şahsiyet olarak, direniş cephesi mensupları ve taraftarları arasında bıraktığı Velayet sancağının değeri de yükselmektedir.
Nitekim Hacının uğrunda canını feda ettiği değer, ‘‘Bölgede Ali a.s’ın Adaletinin hâkim olduğu ve bağımsız tek devlet olan, İran İslam cumhuriyeti’’nin ilahi değeridir. İslam dünyasına ve küresel insaniyet ailesine rol model olan bu ‘ilahi velayet Devletine, elbette Hacı Kasım gibi maddi görüngü dünyasından arınmış, yüce kurbanlarında sunulması gerekirdi…
Kasım Süleymani’nın bölgede attığı adımlar aslında İsrail’in nüfuzunu bölgede azaltmak içindi. İsrail’den ziyade Amerika daha çok rahatsızdı. Trump dahil olmak üzere çok sayıda üst düzey ABD’li yetkili, Süleymani’nin Amerikan çıkarları önünde “tehlikeli” biri olarak dile getirdi. Burada ABD ile İsrail’i aynı çizgide buluşturan sebep neydi?
Evet, hem İsrail hem de ABD’nin bölgedeki planlarını deşifre etmekle yetinmeyip, aynı zamanda direniş adına sahada oluşturduğu öncü kuvvetlerle ABD ve İsrail ikilisinin şom arzularına engel olan komutan.
ABD ile İsrail birbirine bağımlı siyam ikizleri gibidir. Bunları ayrı düşünmek mümkün değil. Örneğin fikir babası İsrail olan ve planı hayata geçirme rolünü de ABD’nin üstlendiği Büyük Ortadoğu projesi (Ki bu planın asıl amacı Siyonizm’in kurmak istediği büyük İsrail devletinin alt yapısını oluşturmaktı). Ve akabinde Arap baharı diye sözde demokrasiyi bölge halkına yutturma girişimlerini deşifre eden İmam Hamenei’nin sahadaki eli, kolu ve gözü konumunda olan komutan, Hacı Kasım’dı.
İsrail’in nasıl bir virüs olduğunu, özelde Müslümanlar ve genelde dünya mustazaflarına, İmam Humeyni(r.a)’nin şahsında, İslam inkılabı tanıttı.
İslam inkılabı liderinin, yaklaşık yarım asır önce üstüne basa basa tanıttığı bu virüsün, son üç ay içinde Filistin Gazze’sinde işlediği soykırıma ve savaş suçlarına bakıldığında, ehemmiyeti daha bir anlaşılır.
Humeyni’yi Kebir(r.a)’in İslam ümmetine ilahi vasiyeti olan, ‘‘Kudüs’ün yolu Kerbelâ’dan geçer’’ i düstur edinmiş, devrimin öncü komutanı olarak yol çıkmış bir komutandı Hacı Kasım. Bu hacı Kasım, inkılabın ilk yıllarından şehadetine kadar bu ilke üstüne hareket etti. Öyle ki İmam Humeyni(k.s)’nın, ‘‘her Müslüman bir kova su dökse, İsrail’i sel götürür’’ sözündeki mesajı iyi anlayan komutanlardan biri olarak; Lübnan, Filistin, Suriye gibi İsrail’e en yakın direniş cephelerinde, o kovanın füzelere dönüşmesi gerektiğini çok iyi başarmıştı! Böyle bir komutana elbette ki terör şebekesi olan Siyonist İsrail’in hamiliğini yapan ABD’yi de rahatsız ediyordu.
Kaldı ki İslam inkılabının varlığı, ABD adına sadece bölgede değil, bütün dünyada çıkarlarına ters düşüyor. Zira İran İslam cumhuriyeti dünyanın neresinde olursa olsun mazlumu korumak ve zalime karşı direnmek ilkesini, İslam’ın anayasal gerekliliği bilir. Böyle olunca, ister İsrail veya isterse ABD olsun onlar açısından düşman tekti ve o düşman, İslam İnkılabı adına bölgede Kasım Süleymani idi!
Şehit Süleymani kendini Filistin davasına adamış bir isimdi. Bununla ilgili kapsamlı bir soru sormak istiyorum. Siz, Kasım Süleymani’nin Filistin Direnişi konusundaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hacı’ nın, Kendi Alisine tutkunluğu, Malik Eşter’in; imam Ali’nin Sıffin savaşı günlerindeki rolünde aranmalı. Hacı; İslam inkılabının Mili olan Rehberin Stratejisini uygulayan, öncü lider olan bir komutandı. O’nun, çekirdek lider oluşu, hiçbir zaman inkılabın şaft/mil/’i olan kutsal liderliğin hedefinin dışına taştığı anlamına gelmedi. Esasen sorumlu adanmışlıkta bunu gerektirir.
O’nun Kuram ve eylemleri, Rehberin bölgesel ve küresel stratejisinden ayrı düşünülemezdi. Kuramsal ilhamının kaynağı, direnişin kusursuz Liderliğine olan aşkınlığındandı. Malum, direniş ekseninin lideri açısından, İsrail’e biçilen sürenin tek rakamlı yıllarına girmiş bulunmaktayız. Hacı, şehadetinden evvel bu zevalin gerçekleşmesi adına kuram’ın eyleme dönüştürülmesinde en öncü komutandı. Öyle ki normal ve anormal zamanlarda dahi insan havsalasının en üst sınırlarını zorlayan kuramların, eyleme dönüştürülmesi adına, simetrik ve asimetrik savaş yöntemlerinin mucidi konumunda olmasıdır. Bu cümleden, bu gün Hamasın kullandığı tünellerin açılması planından, Gazze’ye ulaştırılan mühimmatların güzergâhına kadar standart savaş ve savunma taktikleri dışında nasıl bir farkındalık yarattığında aranmalıdır. Böyle dahi bir kişilik, elbette ABD ve İsrail için birinci derece tehlike arz eden kişilik olacaktı. Söz konusu örneklik, Hacının düşsel dünyasının ne derece aşkınlık taşıdığına dair anladığım vurgudur. Bu örneklikten esinlenip, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’ı da ekleyerek tahayyül edelim.
Yani Kuram ve eylem birlikteliği!
Direniş cephesinin lideri Hacı Kasım Süleymani'nin şehadetinden 4 yıl sonra, bugün Filistin İslami Direniş Cephesi'nin Aksa Tufanı operasyonundaki başarılarına tanık oluyoruz. Şehit Süleymani'nin bu operasyondaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onun küresel direniş hareketindeki stratejisi ve uyguladığı taktikler, akılcılıkla düşmanı tanıma metoduna yatkın olduğudur. Büyük hedeflere ulaşmak, zaman alır. İnkılabın ilk 8-10 yıllık süreci bu hedefe ulaşmaya müsait olmadı. Bu da Batının ve gerici Arap kabile iktidarların Saddam’ın Şahsında inkılaba zorunlu olarak dayattırdığı Kutsal savunma yıllarıydı. Böylece bugün 44 yaşındaki genç İslam inkılabının ilk 10 yılı çalındı. Akabinde DAEŞ/IŞİD adı altında terörist olarak sahaya inen batılılar, bir 10 yıl daha genç inkılaptan çalmayı başardılar. Şayet inkılabın 44 yıllık ömründen 20 yıl hırsızlamasıydı, bugün terör rejimi İsrail, dünya haritasında olmayacaktı.
Aksa tufanı kendi başına müstakil bir direniş değildir. Hamasın mücadelesini yalnızca Filistinli mücahitlerin direnişine bağlamak, yüzeysel ve sathi olur ki bunu Hamas’da kabul etmiyor. Kabul etmediğini, Yahya Sinvar açık ve anlaşılır üslupla beyan etmişti.
Nitekim İmam Hamanei’nin, ‘‘Hacı kasım Süleymani bir mekteptir.’’ Sözü direniş yolunun İslam dünyasında bağımsızlığa giden yolun direniş cephesinin bütün kollarına bir şiardır.
O’nun şehadeti; yaşamından daha bereketli olmaya başladı dersem, mübalağa yapmış sayılmam. Kıtaların hepsinde; Afrika’dan Amerika’ya, Asya’dan Avrupa’ya, adı ve adanmışlığı, her geçen gün daha bir anlaşılmakta, ‘‘Süleymani mektebi; klasik Şia mektebi olmanın çok ötesinde, İmam Ali’nin velayetinin yansıttığı Adalet ve özgürlük birlikteliğinin direnişte tecelli halidir.’’
Süleymani mektebi; Velayet-i Kübra devletinin öncü vurucu ve şartları oluşturucu mekteptir. Bu mektebin zaferinin gizemi, Kusursuz Liderliğe, şüphelerden arınmışlığın ve adanmışlığa keskin inançla bağlılıktan geçtiğidir.
Gelinen noktada tarihte İsrail hiç bu kadar sarsılmamıştı. Birçok açıdan adeta çöktü. Ordunun itibarı ortada, Gazze kasabı Netanyahu’ya karşı halkın öfkesi had safhada, Siyonist medyanın itirafları ve en önemlisi esir alınan İsraillilerin açıklamaları işgal rejimini çok zor durumda bırakmış durumda, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnkılabın kurucu Lideri Humeyni’yi Kebir (r.a), her Müslüman bir kova su dökse, İsrail’i sel götürür. Sözü bugün aksa tufanı ile eylemsel olarak İsrail’in zevaline dönüştü. İsrail; Ekonomik, Coğrafik, Askeri, Siyasi ve Kültürel olarak yapay bir devletti. Yapayların beşer hayatında yeri yoktur. Olsa da geçicidir. Nitekim köksüz medeniyetler tarihinde yapay egemenliklerin ömrü çok kısa olmuştur. Ki bu egemenlikler genellikle güce ve hileye dayanarak kısa süreliğine tarih sahnesine çıkmışlar. Moğollar, bunun en açık örneğidir. Bu örneklik, aynı geçmişteki Moğollar gibi barbarlık, zülüm ve korku üstüne kurulmuş, Moğollar gibi terör estirerek kendini yaşatmaya çalışan İsrail içinde geçerlidir. Bu böyledir ve değişmez kuraldır. Tarih, Cengiz Han’ın ölümü ile birlikte kurduğu korku imparatorluğunun nasıl kısa sürede dağıldığına tanıklık ettiyse, Netanyahu’nun da sonunun geldiğini, kaçınılmaz olarak kurdukları cinayet şebekesi yapay devletlerinin sonu da Zagrosları aşıp, Neynova çölünde Kerbela’nın Ölümsüz Ruhu ile ahitleşip, Kudüs’e doğru yürüyor ve gelecek nesillere gururla okunacak tarih yazmak için.
Nasıl ki bugün günlerden Kasım Süleymani, yarının adı da İsrail’in zevali ve Zafer.(7Sabah.com.tr