Fransız tarihçi Emmanuel Todd: Batı’nın nihai çöküşüne şahit oluyoruz
Ünlü Fransız tarihçi Todd, yeni çıkardığı La Défaite de l’Occident (Batı’nın Yenilgisi) kitabına ilişkin verdiği mülakatta, Todd, “Batı’nın yükselişinin ardından çöküşü geldi... bu tarihsel bir gözlem,” diye konuştu.
“Amerikalıların takıntısı Almanya ve Rusya arasındaki işbirliğine engel olmak. Bu Amerikalı liderlerin uyguladığı terör. Ama başarısız olacaklar zira Batı kaybedecek. Kazanacak olan gerçekliktir. Avrupa’nın başına gelebilecek en iyi şey ABD’nin çekilmesidir. Amerikan yönetici sınıfı ahlaktan yoksun, artık dini yok, ondan geriye kalan tek şey para ve savaş saplantısı ve tüm dünyada kaos yaratmaktan zevk almak.”
Ünlü Fransız tarihçi Emmanuel Todd, yeni çıkardığı La Défaite de l’Occident (Batı’nın Yenilgisi) kitabına ilişkin verdiği mülakatta, Batı’nın savaşı destekleyecek endüstriyel araçlara sahip olduğu yanılsamasının sürdürülerek Ukrayna’ya korkunç acılar dayatıldığını belirtti.
Fransa’nın önde gelen entelektüelleri arasında yer alan ve tarihçi, demograf ve antropolog olan Todd, ülkenin son bağımsız düşünürleri arasında gösteriliyor.
BFMTV kanalında katıldığı canlı yayında Todd, Amerikan Protestanlığının ortadan kalkmasının Batı’nın çöküşündeki en önemli faktör olduğu işaret ederek ABD’de Protestanlığın gerilemesinin tüm Batı’da hüküm süren nihilizmin doğmasına neden olduğu değerlendirmesini yaptı.
Géopolitique: "La France n'existe pas parce qu'elle est alignée sur les États-Unis, et contrôlée par l'OTAN" affirme Emmanuel Todd pic.twitter.com/RT5kBIzCeb
— BFMTV (@BFMTV) January 11, 2024
Nihilizmin hem Batı’nın nihai çöküşünün tetikleyicisi hem de şiddetli emperyalizmin arkasındaki itici gücü olduğuna dikkat çeken Todd, şu ifadeleri kullandı:
“Kitabım temelde Max Weber’in The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism (Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu) adlı kitabının devamı niteliğinde. Weber, 1914 savaşının arifesinde haklı olarak Batı’nın yükselişinin özünde Protestan dünyanın -Britanya, ABD, Prusya ile birleşik Almanya, İskandinavya- yükselişi olduğuna inanıyordu. Fransa’nın şansı, coğrafi olarak lider gruba yapışmış olmasıydı. Protestanlık, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş yüksek bir eğitim seviyesi, evrensel okuryazarlık üretmişti, zira her inananın Kutsal Yazıları kendi başına okuyabilmesini gerektiriyordu. Buna ek olarak, lanetlenme korkusu ve Tanrı tarafından seçildiğini hissetme ihtiyacı bir çalışma etiği, güçlü bir bireysel ve kolektif ahlak ortaya çıkarmıştır. Olumsuz tarafı ise, Protestanlık ‘Tanrı tarafından seçilmiş’ ve ‘Tanrı tarafından lanetlenmiş’ kavramsal ikilemiyle Katoliklerin tüm insanlar arasındaki eşitlik ilkesinden vazgeçtiği için ABD’de siyah karşıtlığı ya da Almanya’da Yahudi karşıtlığı gibi ırkçılığın en kötü biçimlerinden bazıları ortaya çıktı.”
‘Batı’nın yükselişinin ardından çöküşü geldi’
Son dönemde ABD’de Protestanlığın çöküşünün entelektüel gerilemeyi, çalışma ahlakının ortadan kalkmasını ve bunun yerini kitlesel açgözlülüğün ya da resmi adıyla neoliberalizmin almasını tetiklediği yorumunu yapan Todd, “Batı’nın yükselişinin ardından çöküşü geldi. Dini unsurun bu analizi bende herhangi bir nostalji ya da ahlaki ağıt anlamına gelmiyor, bu tarihsel bir gözlem,” diye konuştu.
ABD’nin endüstriyel eksikliği olduğunu, mevcut GSYİH rakamlarının ‘hayali’ olduğunu, mühendislik eğitiminin yetersiz ve eğitim düzeylerinin düşük olduğunu vurgulayan Todd, ABD’nin GSYİH rakamlarını ‘balon’ olarak nitelendirdi.
Tarihçi, “Batılı orta sınıfların transgenderizm konusundaki saplantısı sosyolojik ve tarihsel bir soruyu gündeme getiriyor. Toplumsal ufukta bir erkeğin gerçekten kadın, bir kadının da erkek olabileceği fikrini oluşturmak, biyolojik olarak imkansız bir şeyi onaylamaktır, dünyanın gerçekliğini inkar etmektir, yanlış olanı onaylamaktır,” dedi.
‘Trans aktivizm gerçekliği yok etme dürtüsünün bayraklarından biri’
Bu nedenle trans aktivizminin şu anda Batı’yı tanımlayan bu nihilizmin gerçekliği yok etme dürtüsünün bayraklarından biri olduğunu kaydeden Todd, “ABD Protestanlığın çöküşü, eğitim seviyesinde bir düşüşe neden oldu. Din ortadan kalktı; Amerikalılar artık kiliseye gitmiyor, artık Tanrı’ya inanmıyorlar,” diye ekledi.
Öte yandan ABD’de güçlü bir nihilist dürtünün, savaş ve şiddet arayışının olduğunu belirten Todd, “Bu, dünyanın her yerinde çatışmaları kışkırtan ya da körükleyen, anlamdan yoksun kayıp bir toplumdur. Batı’da liberal demokrasiden liberal oligarşiye geçiş gibi önemli bir şey oldu,” yorumunu yaptı.
‘Avrupa’nın başına gelebilecek en iyi şey ABD’nin çekilmesidir’
Todd, Fransa’nın halihazırda ABD ile aynı hizada olduğu için var olmadığını ifade ederek şöyle devam etti:
“Amerikalıların takıntısı Almanya ve Rusya arasındaki işbirliğine engel olmak. Bu Amerikalı liderlerin uyguladığı terör. Ama başarısız olacaklar zira Batı kaybedecek. Kazanacak olan gerçekliktir. Avrupa’nın başına gelebilecek en iyi şey ABD’nin çekilmesidir. Amerikan yönetici sınıfı ahlaktan yoksun, artık dini yok, ondan geriye kalan tek şey para ve savaş saplantısı ve tüm dünyada kaos yaratmaktan zevk almak.” (harici)