Karma Eğitimin Kalkma Zamanı Gelmedi mi?
Kemalist rejimin kurulmasıyla beraber batılılaşma uğruna ne kadar İslami ve insani değer varsa onlara savaş açıldı. Hatta o kadar ileri gittiler ki safkan batılı bir toplum oluşsun diye batıdan hayvan misali damızlık erkek ithal etmeyi bile teklif edecek deyyuslar türedi Kemalist rejimde.
Düşünebiliyor musunuz? Yüzyıllarca İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış, İslam ile insani değerlerin zirvesine çıkmış-ulaşmış bir toplum, İslam’dan soyutlanarak ne hale getirilmeye çalışıldı. Medeni hukuku İsviçre’den, ceza hukukunu İtalya’dan, eğitimi Fransa’ya özenerek laiklik üzerine bina ettiler ve bugün CHP’nin kuruluşuyla iftihar ettiği doksan yıllık ama köksüz bir çınar diktiler, daha doğru bir tabirle bu İslam milletinin ocağına incir ağacı diktiler ve o gün bu gündür millet daha da kendisine gelemedi.
Tabi Kemalist rejimin zulümleri saymakla bitmeyeceği gibi, bu köşe yazısına sığacak kadarda değildir. Bu nedenle yaptığı zulümlerden en önemlileri arasında yer alan eğitim ile ilgili olanına kısa ve öz bir şekilde değineceğiz. Çünkü Hz Ali’nin ifadesiyle ‘’her şey bir şeydir, fakat cahil hiçbir şeydir’’ kaidesince harf inkılâbı adı altında topluca bu milleti kör bir cehalet kuyusuna attılar millet halen daha o kuyudan çıkmaya çabalıyor.
Kemalist rejimin kurulmasından kısa süre sonra harf inkılâbı yapıldı. Öncesinde tevhidi tedrisat konuyla (eğitimin birleştirilmesi) toplum hem fenni hem şer-i düşünce üzerine yetişmesini sağlayan okullar-medreseler kapatıldı. Bunların alternatifi olabilecek hiçbir kurumun hazırlığı da yoktu, kurumlar olmayınca doğal olarak eğiticiler-öğretmenlerde yoktu. Alelacele alınan kararlar hemen uygulanmaya çalışılıyor, faydası zararı düşünülmeden faaliyete geçmesi sağlanıyordu.
Hoş Kemalist rejimin bunu pek umursadığı da yoktu. Onun tek derdi biran önce İslam medeniyetini bu toplum içinde söküp atabilmekti, gerisi pekte önemli değildi. Medreselerin kapanmasıyla özellikle kırsal kesim tamamıyla cahil bırakıldı. Öncelik büyük şehir ve merkezlere verilerek eğitimli insanlar yetiştirilmeye başlandı.
Tabi eğitimli insan dedikse, rabbimizin “ikra” emri gereği bir eğitim değil, tamamıyla materyalist bir eğitim sistemi uygulayarak batıya köle mahlûklar yetiştiriyorlardı, Allah a kul olacak şerefli insanlar değil. Nitekim kırsal kesimdeki insanları eğitme adına köy enstitüleri denilen ve karma eğitimin sistemli bir aşaması olan yatılı, kızlı-erkekli okullar! açtılar ve bu kurumların temel hedefi Kemalist rejimi insanların zihinlerine yerleştirmekti.
Fakat rabbimizin yarattığı fıtrata ters olduğu için fazla sürmedi. Ateşle barutun bir arada bulunması fizik kanunlarına göre nasıl ki felakete yol açabiliyorsa, aynı şekilde kadın-erkek karma eğitimi de böyle bir felakete yol açtı. Enstitülerde birçok fuhuş ve ahlaksızlık yaşandı, Kemalist rejimin tamda istediği bu olmasına rağmen, halk arasında huzursuzluğa yol açınca fazla dayanamayıp bu köy enstitülerini kapatmak zorunda kaldılar. Bununla da yetinmeyen Kemalist rejim (öncesinde Kemalist zihniyetin ilk kadroları olan jön Türkler) batılılaşmayı özendirdiği için, zengin ama cahil bir sınıf çocuklarını kendi elleriyle Fransız okullarına vb. okullara verdiler ve bunun neticesinde batı hayranı olmakla kalmadılar, bizzat onların dinlerini seçerek Hıristiyan oldular.
İşte bir iki örnek, Türk edebiyatının ünlü isimlerinden Tevfik Fikret vardır. Mevcut ders kitaplarında ismi bolca geçer, bu şahıs eserlerinde sürekli Haluk diye birinden örnekler vererek konularını anlatır. İşte bu Haluk Kemalist rejimin batı hayranı Tevfik Fikret’in oğludur ve Hıristiyanlığı seçerek papaz olmuştur. Diğer örnek ise daha acıdır oda Osmanlı’nın son mecellesini (şer-i ceza hukuku) hazırlayan Ahmet Cevdet Paşanın torunu (kızı Fatma Âliye hanımın çocuğudur) İsmet hanımdır. Fransız okulunda okuyan kız, rahibelerden etkilenerek Avrupa ya gider, orada Hıristiyan dinine girer ve rahibe olur, bir daha da kimse ondan haber alamaz.
Şu an ismini hatırlamadığım bir düşünür bu hususu özetleyecek güzel bir söz söylemiş “sadece ahmaklar çocuklarının düşmanları tarafından eğitilmesine razı olurlar.” Öğrencilerimiz yeni bir eğitim-öğretim yılına başlamanın heyecanı içerisindeler, tertemiz ve berrak zihinlerle geldikleri bu kurumlardan gelecekleri için faydalı bilgiler öğrenme gayreti içerisine girecekler, fakat kısa bir süre sonra özellikle ergenlik çağındaki çocuklarımızın zihinleri karma eğitimin bir işkencesi olarak başka yöne, yani ister istemez fıtrat gereği karşı cinse kayacaktır. Kız öğrencilerinin diz üstü etek giydikleri, erkek öğrencilerin ilginç saç sitilleri oluşturarak kendilerini kızlara beğendirmeğe çalışıldığı bir ortamda nasıl sağlıklı bir eğitim yapılabilecek!
Kızıyla-erkeğiyle çocuklarımıza bu zulümüm yaşatılmasına daha ne kadar seyirci kalacağız. Pedagogu, psikologu, eğitimcisi, doğulusu, batılısı aklı başında olan herkes karma eğitimin zararlarını ifade ederken, bizler neden sesimizi bu sistemin kalkması için yükseltmiyoruz. Gelin hep beraber duyarlı sivil toplum kuruluşları, partiler vatandaşlar olarak daha çok geç olmadan en tabii hakkımız olarak çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıp bu karma eğitime dur diyelim. Sözlerimi Rabbimizin bizleri uyaran hitabıyla bitiriyorum.
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.” (Tahrim-6)
Selam ve dua ile…
(Van Olay)