Allah İsrail'in Evlerine Ateşler Salsın!
Alegori, anıştırma veya telmih bilmem ne yok başlıkta, boşa aramayın. 'İsrail terör devletinin' katliamlarına o kadar öfkeliyim ki, 'beddua' etmeden duramadım.
Evet 'beddua' arkadaş, sen 'mülâane' mi sandın!
Şamatanın sırası değil; Cahit Zarifoğlu'nun dediği gibi 'Şimdi üzgünüz arkadaş / Yolumuza çıkmayın üzgünüz...'
İsrail terör devletinin şefi Netanyahu geçen gün Gazze'ye düzenlenen kara operasyonlarının genişletileceğini, hülasa, (Filistinlileri) tamamen yok etmeden saldırılarına son vermeyeceklerini açıkladı.
Lafı dolaştırmaya hiç lüzum yok; bu açık seçik 'kolektif cezalandırma' çağrısıdır.
Demek ki, Gazze sahillerinin Filistinli çocukların cesetleriyle dolması, ve hastanelerdeki yaralıların katledilmesi yetmedi.
Netanyahu'dan önceki (Sabra ve Şatilla kasabı Şaron'un yerine gelen) İsrail Başbakanı Ehud Olmert, 10 yıl sonra İsrail'in sınırlarını ilan edeceklerini söylemişti.
Yeryüzünde sınırları bile belli olmayan yegâne devlet olan İsrail, sınırları belli olsun diye Filistinlileri 'soykırımdan' mı geçirecek?!
'Allah onların evlerine ateşler salsın!
Yuvalarını yıksın!
Birliklerini bozsun!
Duygularını sinelerinde bıraksın!
Önlerini kessin!
Bir şey olmaya imkân vermesin...
Allah'ım onları hezimete uğrat!
Onları sars!
Birliklerini boz!
Onları paramparça et!
Onları birbirlerine musallat et!
Onlara karşı bize yardım et!
Onları birbirlerine kırdır!
Güçlerini birbirlerine karşı kullandır!
Onlara karşı bize yardım et!
Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Zatın hakkı için, sıfatların hakkı için, Esma-i Hüsna'n hakkı için,
İsmi Azam'ının hakkı ve hürmeti için, efendimiz Hazret-i Muhammed'in hakkı için,
katında şefaat yetkisi bulunanların hakkı ve hürmeti için, ey Ekram ve Celal Sahibi!'
...
(Yeni Şafak)