Siyonist rejimin olası Refah işgali pazarlık kozu mu?
Çevirmen Notu: Haaretz gazetesi, Siyonist rejimin aylardır gözünü diktiği Refah kentine yönelik olası işgalin 'stratejik hedef' olmaktan ziyade bir pazarlık kozu olduğuna dikkat çekti. Haaretz gazetesi yazarı Zvi Barel, Mısır açısından savaşın sona ermesinin hayati önem taşıdığını ve Refah kentini hedef alan, İsrail ile ilişkilerini gerecek ve Gazzelilerin sınırı geçmesine neden olabilecek bir işgal hazırlığından kaygı duyduğunu belirtti.
* * *
"Is Israel's Coveted Rafah Operation a Strategic Target or a Bargaining Chip?"
(İsrail'in olası Refah Operasyonu Stratejik Bir Hedef mi Yoksa Bir Pazarlık Kozu mu?)
Zvi Bar'el, Haaretz Gazetesi
"Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ve İsrailli muhataplarının katılımıyla geçtiğimiz çarşamba günü Mısır'da ve hafta sonu İsrail'de yapılan temaslar, Filistinli mahumlar karşılığında İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını öngören anlaşmanın ilerletilmesi karşılığında İsrail'in Refah'ı işgal etmesini engellemeyi amaçlayan 'son fırsat' olarak nitelendirildi.
Bu görüşmelerden çıkan ipuçları 'olumlu sözler' ve 'iyi şanslar' olduğunu belirtiyordu, ancak bu tür tanımlamalar hiçbir yere varmayan önceki turlarda da duyulmuştu. Kesin olan tek açıklama 'Hamas'ın teklifi incelediği ve yanıt vereceği' oldu. Önceki turların aksine, şu anki görüşmeleri Katar değil, Mısır başlattı ve yürütüyor.
Katar resmin dışında değil ama son haftalarda maruz kaldığı eleştiriler, Kongre üyesi Steny Hoyer'in Başkan Biden'ı ABD'nin Katar'la ilişkilerini yeniden gözden geçirmeye çağırması Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman'ın Katar'ın 'arabuluculuğa katılımını yeniden gözden geçireceği' yönündeki sert yanıtı, Doha'nın Hamas liderlerinden ülkeyi terk etmelerini isteyeceği yönündeki haberler ve İran'ın Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'dan bu liderleri kabul etme olasılığını incelemesini istemesi (ki bu talep kesin bir dille reddedildi) gibi eleştiriler bir araya gelerek Katar'ı merkez sahneden uzaklaştırdı ve arabuluculuğun tüm yükünü Mısır'ın omuzlarına bıraktı.
Katar'ın aksine Mısır sadece İsrail, Hamas ve ABD'ye arabuluculuk hizmeti veren bir ülke değil. İsrail ve Gazze Şeridi'nde Refah'ın ele geçirilmesi için yapılan hazırlıklar Mısır'ı ulusal güvenliği doğrudan tehdit altında olan ilgili bir taraf haline getirdi ve onu savunma modunda çalışan, Refah'ta beklenen korkunç senaryodan kendisini kurtaracak bir anlaşmaya varmak için tüm diplomatik kaynaklarını seferber eden bir ortak haline getirdi.
Mısır savaşın başında da yüz binlerce Gazzelinin topraklarını işgal etmesi tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı ama bu kez tehdit daha somut ve acil. Kuzey Gazze Şeridi'nin tahliyesinin ilk aşamasında bir milyon yerinden edilmiş insan güneye doğru hareket edip nispeten güvenli bir barınak bulabilirken, şimdi kuzeye geri dönmek imkansız -ya da en azından son derece sınırlı- olduğu için Mısırlılar bu sefer yönün batıya, Sina ve Mısır'a doğru olmasından haklı olarak endişe duyuyorlar.
Mısır güçleri Gazze-Mısır sınırı boyunca konuşlandırıldı ve Mısır tek bir Filistinli mültecinin bile kendi topraklarına geçmesine izin vermeyeceğini ilan etti, ancak aynı zamanda Han Yunus'ta büyük çadır kampları kurma ve sınırı geçmeyi başaran yerinden edilmiş insanlar için çitlerle çevrili 'tarafsız' bölgeler hazırlama konusunda acele etti.
Mısır'ın şu anda ihtiyacı olan son şey, İsrail ateşinden kaçan Filistinli mültecilerin Mısır askerleri tarafından vurulduğunu gösteren fotoğraf ve videolar. Sonuç olarak Mısır kendisini Hamas'tan çok İsrail'le müzakere ederken buluyor ve bu noktada elindeki koz daha etkili olabilir.
Mısır'ın en güçlü dayanağı Washington'da yatıyor. New York Times'ta yazan Thomas Friedman'a göre ABD, İsrail'i, Washington'un itirazlarına rağmen Refah'ı işgal etmesi halinde Başkan Biden'ın İsrail'e silah satışını sınırlayabileceği konusunda uyardı. Beyaz Saray'ın mesajlarını doğrudan ileten Friedman, üst düzey bir Amerikalı kaynağın 'İsrail'e Hamas'ı rahat bırakın demiyoruz. Refah'ı blok blok yerle bir etmeden liderliğin peşinden gitmenin daha hedefe yönelik bir yolu olduğuna inandığımızı söylüyoruz' sözlerini aktardı.
Bu alıntı, İsrail ve ABD'nin askeri anlayışları arasındaki kayda değer bir farkın altını çiziyor. İsrail Refah'ta kalan dört Hamas taburunun ortadan kaldırılmasını 'mutlak zafere' giden yolda temel bir hedef olarak görürken, Washington Hamas liderlerini devirme şansına ve esas olarak büyük bir insani krize neden olacak ve Gazze'yi yeniden inşa edilecek bir altyapıdan yoksun bırakacak bir askeri harekâtın önlenmesine odaklanmış durumda.
Washington, bu konuda Mısır'ın endişelerinin farkında ve Amerika'nın Kahire'ye karşı tutumu İsrail ile olduğundan daha koordineli. Refah'ın ele geçirilmesiyle sınanacak olan sadece insani meseleler değil. Mısır, Refah'ın kendisi için stratejik bir tehdit haline geldiğini fark ederse, İsrail ile Mısır arasındaki ilişkiler iki ülke arasında doğrudan bir çatışmaya dönüşebilir.
Refah'ın ele geçirilmesi, Gazze-Mısır sınırı boyunca uzanan ve Selahaddin Koridoru olarak adlandırılan güzergahın kontrolünün ele geçirilmesi anlamına gelir ki bu da Camp David anlaşmaları ve 2005 tarihli sınır geçişleri anlaşmasına göre, kapsamı ve silahları sınırlı küçük bir Mısır gücü dışında askerden arındırılmış olması gereken bir bölgeye devasa İsrail ordusu güçlerinin girmesini gerektirir.
Eğer bu bölge Hamas ile İsrail ordusu arasında bir savaş alanına dönüşürse, çatışmalar Mısır topraklarına da sıçrayabilir ve bu da Mısır için ciddi bir diplomatik ve askeri ikilem yaratabilir. Mısırlı sözcüler, 'Mısır'ın her türlü olasılığa hazır olduğunu ve topraklarını ve egemenliğini nasıl koruyacağını bildiğini' ima ettiler.
Mısır, kendisini İsrail'le ilişkilerini gözden geçirmek zorunda bırakacak ve Washington'la bir çarpışma rotasına sokacak böylesi kritik bir noktaya gelmek istemiyor. Mısır açısından savaşın sona ermesi en az Hamas için olduğu kadar hayati önem taşıyor. Savaş, Mısır'a büyük ekonomik zarar verdi; Kızıldeniz'deki saldırılar nedeniyle Süveyş Kanalı'ndan elde edilen gelir yarı yarıya azaldı ve bu da kanaldan geçen uluslararası deniz trafiğinin yön değiştirmesine yol açtı.
Mısır'ın GSYİH'sinin yüzde 12'sini oluşturan turizm gelirlerinde de yüzde 30'luk bir düşüş yaşandı ve doğalgaz üretimi azaldı. Mısır'ın ayrıca 167 milyar dolarlık devasa bir dış borcu ve yılda 42 milyar dolarlık bir borç servis maliyeti var. Mısır lirası da, Uluslararası Para Fonu'nun talep edilen krediyi vermek için şart koştuğu dalgalanma nedeniyle dolar karşısında değer kaybetti.
Tüm bunlar Mısır'ı 'tarafsız' bir arabulucu olmaktan çıkarıp Hamas ile İsrail arasında bir anlaşmaya iki taraftan daha fazla ihtiyaç duyan güçlü bir dinamo olmaya zorluyor.
Mısır, Refah'ın işgal edilmesine hazırlanıyor ama yine de Refah'ın statüsünün, İsrail'in Hamas'ı yok etmesinin düşünülemeyeceğini söylediği askeri bir hedef ile esirlerin akıbetinin bağlı olduğu diplomatik ve insani bir pazarlık kozu arasında gidip geldiğini görüyor ve en az bunun kadar önemli olan bir şey de Mısır ile İsrail arasındaki ilişkiler ve İsrail'in Suudi Arabistan ile ilişkilerini normalleştirme şansı.
Refah halihazırda bir pazarlık kozu olarak kullanıldı, ancak diğer tarafta. Üç hafta önce, İsrail İran'ın füze ve insansız hava aracı saldırısına nasıl karşılık vereceğini düşünürken, ABD'nin İsrail'e bir 'anlaşma' önerdiği bildirildi. İran'ın saldırısına bölgesel bir savaşı önleyecek sınırlı bir karşılık verilmesi karşılığında İsrail'in Refah'ı almasına 'izin verilecekti'.
Eğer gerçekten böyle bir anlaşma varsa, o zaman için iyi bir anlaşmaydı ve kabus gibi bir uluslararası senaryoyu engellemeyi amaçlıyordu. İsrail'in misillemesi sahiden de sınırlı oldu ancak Refah hala İsrail'in açık bir oyun alanı değil, zira İsrail'in Hamas'ı yenmek gibi taktiksel hedefinin çok ötesinde bölgesel ve Amerikan çıkarlarının korunmasını içeriyor ki bu hedef her halükarda Washington'da pek destek bulmuyor.
Mısır ve Washington, şimdi Refah'ı sadece bir pazarlık kozu olarak tutmak değil, Refah işgali olmadan ve 'ertesi gün' için bir plan başlatarak savaşı sona erdirecek şekilde savaşta bir dönüm noktasına dönüştürme stratejik hedefini paylaşıyor.
Refah'ta askeri bir hamleye karşı olduğunu açıkça ifade etmeyen Washington, bir dizi erken hamleye ihtiyaç duyuyor. Ancak bu hamleler gerçekleştirildikten sonra belki de kentte bir operasyona yeşil ışık yakmaya hazır hale gelecektir. Bu hamleler, diğer hususların yanı sıra, yüz binlerce insanın Refah'tan Gazze Şeridi'nin orta ve kuzey kesimlerindeki güvenli yerlere güvenli ve organize bir şekilde tahliye edilmesini ve Mısır'a kitlesel kaçışı önleyecek bir insani yardım aygıtının tamamlanmasını içeriyor. Ayrıca savaşın birinci ve ikinci aşamalarında olduğu gibi toplu katliamların ve sistematik yıkımın önlenmesi için askeri planların ABD tarafından detaylı bir şekilde incelenmesi gerekiyor.
Bu adımlar çok fazla zaman gerektiriyor. Bu süre zarfında Washington ve Kahire, esirlerin serbest bırakılması konusunda bir anlaşmaya varılabileceğini umuyor; bu anlaşmanın ana talebi ise uzun vadeli bir ateşkes, daha doğrusu savaşın durdurulması ve İsrail güçlerinin Gazze'nin yoğun nüfuslu bölgelerinin dışına ya da Hamas'ın taleplerinin karşılanması halinde Gazze Şeridi'nin tamamen dışına konuşlandırılması.
Böyle bir anlaşmaya varılması halinde Mısır, Filistin sivil yönetiminin kurulması, insani yardım aygıtının desteklenmesi ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası gibi sivil odaklı planların düzenlenmesi ve uygulanmasında ciddi bir rol oynayacaktır."
(Zvi Bar'el, Haaretz Gazetesi - Çeviri: YDH)
NOT: Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Hürseda Haber’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.