Suudi Arabistan’da önemli gelişmeler
Lübnan başbakanı daha önce Suudi Arabistan’da bulunduğu bir sırada görevinden istifa ettiğini açıklamıştı. İstifasına daha önce babasına karşı gerçekleştirildiği gibi kendisine karşı da suikast gerçekleştirilmesi ihtimalini gerekçe olarak göstermişti. O zaman Lübnan’ın yöneticileri bu istifanın Lübnan Anayasası’na göre geçerli olmadığını ve Hariri’nin de istifasını kendi özgür iradesiyle değil Suudi Arabistan’ın baskıları sebebiyle verdiğini dile getirmişlerdi. Onun aynı zamanda Suudi Arabistan’da rehine gibi olduğunu dile getirmişlerdi. Çok geçmeden devreye Fransa Cumhurbaşkanı Macron girdi ve onu ülkesine davet etti. Bu davet üzerine Hariri, Fransa’yı ziyaret etti ve orada Lübnan başbakanı sıfatıyla ağırlandı. Macron’un iknasıyla istifasını ertelediğini açıkladı. Sonra da kendi ülkesine döndü ve istifa kararından vazgeçti.
Suudi Arabistan’la bu şekilde bir macera yaşamış olan Lübnan Başbakanı Sa’d Hariri bu ülkeye yeniden davet edildi. Davete icabet ederek bu ülkeye yeni bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu yüzden sosyal medyada “Hariri Suudi Arabistan yolcusu, döner mi dönmez mi bilmiyoruz!” şeklinde ilginç hashtaglar oluşturuldu. Hariri’nin bu ülkede maruz kaldığı siyasi baskıya ve istifaya zorlanmasına rağmen bu ülkeyi yeniden ziyaret etmesi büyük bir cesaret olarak değerlendirildi. Ama onun başka bir seçeneği de yoktu. Çünkü Suudi Arabistan’a eli mahkûmdur. Suudi Arabistan da onu tamamen elinden çıkarmak istemiyor. O yüzden muhtemelen bu ülkenin veliaht prensi bu kez onu istifaya zorlamaya kalkışmaz. Çünkü böyle bir şey olursa Suud rejiminin baskı uyguladığı konusunda herhangi bir tereddüte mahal kalmaz.
Verilen bilgilere göre Hariri bu ziyaretinde hem kral Selman bin Abdülaziz’le hem de onun veliaht oğlu Muhammed bin Selman’la bir araya gelecek.
Lübnan başbakanını ülkesine davet ederek onunla görüşmeler yapan veliaht prens Muhammed bin Selman ordunun üst kademesinde de önemli değişiklikler yaptı. Çok ani bir şekilde verilen kararla Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı emekliye sevk edildi. Kara Kuvvetleri Komutanı ve İçişleri Bakanı’nın ve Dışişleri Bakanı’nın bazı yardımcıları da görevden alındı. Bunların dışında da görevden almalar oldu.
Bu görev değişikliklerinin tamamen veliaht prens Muhammed bir Selman’ın kararlarıyla olduğu tahmin ediliyor. O sivil kadroda olduğu gibi askerî kadroda da kendi adamlarını etkin konuma getirebilmek için beraber çalışmakta zorlanacağını düşündüğü kişileri teker teker devreden çıkarıyor. Muhammed bin Selman’ın bu tayinleri ve kadrolarda yaptığı değişiklikler ülkede her alanda dizginleri eline almayı amaçladığını gösteriyor.
Veliaht prens bütün bu değişiklikleri reform olarak nitelendirdi. Bu reformları ülkede kültürel ve siyasi hayatın yenilenmesi için şok yöntemiyle gerçekleştirilen bir tedavi usülü olarak nitelendirdi.
Veliaht prens Muhammed bin Selman, Washington Post’ta Çarşamba günü yayınlanan röportajında gerçekleştirdiği reformların sadece gençlik tarafından değil bütün ülke halkı tarafından ve kraliyet ailesi çevresinden de destek gördüğünü iddia etti. Fakat sırf siyasi düşüncelerinden ve inançlarından dolayı hapishanelere doldurulmuş ilim ve fikir adamlarının özgürlüklerine kavuşturulmaları konusunda herhangi bir ümit ışığı göstermedi.
Zulüm rejimlerinde reformlar genellikle özgürlük dairesinin genişlemesi için yapılır. Ama Muhammed bin Selman bu daireyi daha da daraltmak ve zulmün şiddetini artırmak için reformlara başvuruyor. Onun için en önemli amaçlardan biri de siyonist işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirmenin önündeki engelleri kaldırmak. Yani veliaht prens kendi kurguladığı değil de ABD ve İsrail tarafından sipariş edilen reformlar gerçekleştiriyor. (Yeni Akit)