Kim Jong-un’un ‘savaşa hazırlık’ çağrısı ne anlama geliyor?
Medyada, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) lideri Kim Jong-un’un savaşa hazırlık çağrısında bulunduğuna ilişkin haberler gündemde.
Medyada doğal olarak yalnızca Kim’in savaş hazırlığı çağrısı gündeme gelse de, Kore’de aslında önemli bir askeri toplantı düzenlendi.
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde, 15-16 Kasım tarihlerinde ‘Kore Halk Ordusu Tabur Komutanları ve Siyasi Eğitmenler Toplantısı’ düzenlendi. Yarımadada gerilimin had safhaya ulaştığı bir dönemde, bu yıl dördüncüsü düzenlenen bu toplantıların üçüncüsü 10 yıl önce gerçekleştirilmişti.
Toplantı konusu olan ‘taburlar’, Kore ordusunda yalnızca askeri bir birimi değil, siyasi bir zemini de ifade ediyor.
Sayıları genellikle yaklaşık 300 ila bin personel arasında değişen bu taburlar, Kore İşçi Partisi’nin doğrudan bağlantılı olduğu, ideolojik rehberliğini doğrudan uyguladığı bir askeri birim. Bu taburlara yönelik ideolojik eğitim, partinin askeri doktrininin merkezinde yer alıyor.
Partinin bir nevi ‘askeri tabanı’ olan bu birimler, parti ve devlet için ‘sadakatle savaşacak elit güçler’ olarak tanımlanıyor.
Toplantıda neler yaşandı?
Toplantıya KDHC’nin silahlı kuvvetlerinin tabur komutanları ve siyasi eğitmenleri ile farklı askeri ve siyasi organların komuta subayları katıldı.
Savunma Bakanı No Kwang-chol, Kore Halk Ordusu Genelkurmay Başkanı Ri Yong-gil, Kore Halk Ordusu Genel Siyasi Bürosu Müdürü Jong Kyong-thaek de toplantıda hazır bulundu.
Toplantıda, Kore İşçi Partisi Merkez Askeri Komisyonu tarafından gönderilen ‘Güçlü Ordu İnşa Etme Davasını, Taburların Güçlendirilmesinde Elde Edilen İlerleme ile Garanti Altına Alalım’ başlıklı bir mektup okundu.
Katılımcılara okunan mektupta, sadece askeri meydan okumalara değil, aynı zamanda halkın yaşamını tehlikeye atan ani krizlere de proaktif olarak karşı koyan tabur komutanları ve siyasi eğitmenlerin öncülük rolüne vurgu yapıldı.
Toplantıda ayrıca, Savunma Bakanı No Kwang-chol da bir rapor sundu.
Kore ordusunu ‘demir yumruk ve mutlak güçten oluşan bir yapı’ olarak tanımayan bakan, raporunda genel olarak Kim Jong-un’un orduyu güçlendirme konusundaki fikirlerini övdü.
Toplantıda Kim Jong-un da uzun bir konuşma yaptı ve konuşması üzerine bu sefer 16-17 Ekim tarihlerinde ayrı bir çalıştay daha düzenlendi.
Kim’in uzun konuşmasından öne çıkan ifadeler ise şu şekilde:
“Şu anda devrimci güçlerimizin sorumlu olduğu pek çok cephe bulunuyor ve bunların her biri ülkenin ve halkın kaderini, devrimin ilerleyişini veya geri çekilmesini belirleyen önemli cepheler.
‘En önemli görev’
Ancak bunlar arasında en önemli cephe anti-emperyalist sınıf cephesidir ve en önemli görev savaşa hazırlıktır.
Savaş hazırlığı ne kadar eksiksiz olursa, bu topraklarda barış o kadar güçlü olacak ve güçlü, refah içinde bir devlet inşa etme hedefimize o kadar yaklaşacağız.
Silahlı kuvvetlerimizin savaş hazırlığının tamamlandığı an, devletimizin egemenliğinin ve huzurunun kalıcı hale geldiği andır.
Bu, devrimci silahlı kuvvetlerin asıl görevi ve misyonudur.
ABD-Güney Kore-Japonya ittifakı
ABD, Kore ile arasındaki ittifakı tam anlamıyla bir nükleer ittifaka dönüştürmekte ve ABD-Japonya-Güney Kore üçlü askeri işbirliğini güçlendirerek ‘Asya tipi NATO’yu hızla kurmakta, Kore ve çevresine her gün stratejik askeri teçhizat unsurları göndererek NATO üyesi ülkeler de dahil olmak üzere müttefik ülkelerin silahlı kuvvetlerini bölgeye çekerek istilacı savaşlarda eğitmeyi amaçlayan çeşitli tatbikatlar gerçekleştirmekte.
Nükleer güçler merkezli, halkın öz savunma yeteneklerini sınırsız bir şekilde güçlendirmeye devam edeceğiz.
Ukrayna savaşının amacı
ABD ve Batı’nın Ukrayna ile birlikte Rusya’ya karşı savaşı, pratik savaş deneyimini artırmayı ve dünya çapında askeri müdahalenin kapsamını genişletmeyi amaçlayan bir savaş olarak görmeliyiz.
Silahlı kuvvetlerimizin her kademesi, tüm faaliyetlerini kesinlikle savaş hazırlıklarına yönlendirmeli ve bunların hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi için her türlü çabayı göstermelidir.
Bugün her gün, savaşa karşı hazırlıkların hızlandırılması açısından çok değerli bir zaman.
Silahlı Kuvvetler bu değerli zamanı mümkün olduğu kadar verimli kullanmalı ve proaktifliğini kaybetmeden herhangi bir askeri durumda proaktif rol üstlenmek için her türlü hazırlıkları yapmalı.
İdeolojik üstünlüğe vurgu
Modern harbin yönleri nasıl gelişirse gelişsin ve ileri askeri teknolojinin harekât ve muharebeler üzerindeki etkisi ne olursa olsun, ideolojik ve psikolojik zaferi öncelemek, dün, bugün ve yarın, değişmeyen savaş yöntemimiz ve zafer felsefemizdir.
Düşman anti-komünizm
Bize karşı çıkan ABD ve Kore, en vahşi anti-komünist ideoloji ve anti-komünist ruha sahip.
Anti-komünizm sadece ABD ile Kore arasında ulusal bir politika olarak algılanmamalı.
Karşımızdaki düşman, kökten komünizm karşıtı olan ve anti-komünizm yolunda ilerleyen bir düşmandır.”
Kim’in konuşmasından ne anlıyoruz?
Kim Jong-un’un orduya “Savaşa hazır olun” demesi aslında sürpriz değil. Sürpriz olmadığı gibi, Kore halihazırda silahlı kuvvetlerini sürekli savaşa hazır halde tutan bir ülke. Çünkü yarımadada 1950-53 yıllarında yaşanan savaşın ardından henüz bir barış anlaşması imzalanmadı.
Peki, Kim’in konuşması ve savaş vurgusu ne anlama geliyor?
Kore Yarımadası’nda bir süredir köprüler tam anlamıyla atılmış durumda. Ekim ayının başından bu yana, Güney’in gönderdiği insansız hava aracı, karşılıklı sert açıklamalar ve Güney’e giden yolların patlatılması gibi adımları, Rusya ile Kore arasında imzalanan savunma anlaşması, balistik füze denemeleri ve ABD-Kore-Japonya arasındaki askeri anlaşmalar takip etti.
Kim ayrıca, geçtiğimiz günlerde yeni geliştirilen saldırı tipi insansız hava araçlarını yerinde inceledi. İnceleme sırasında yaptığı konuşmada Kim, insansız hava araçlarının savaşlardaki önemine dikkat çekti ve ‘savunma bilimi ve eğitim sektörünün acilen harekete geçmesi ve çabalarını iki katına çıkarması gerektiğini’ söyledi ve bunun partinin ‘merkez planlarından biri’ olduğunu vurguladı.
Bu konuşmanın hemen ardından, Ticari-Ekonomik ve Bilimsel-Teknolojik İşbirliği Komitesinin 11. toplantısına katılmak üzere yeni bir Rus heyet daha Pyongyang’a gitti.
Bu süreçte, Kim, üst düzey devlet yetkilileri ve devlet medyasının, dünyada devam eden bütün çatışmaların birbiriyle bağlantılı olduğunu, ancak ‘en sıcak noktanın’ Kore olduğu yönündeki vurguları dikkat çekici.
Yani Kim liderliğinde Güney’le köprüleri atan Kore, artık açık bir şekilde ‘gelecekteki savaş’ diye bahsettikleri savaşın önce kendi topraklarında çıkacağını düşünüyor, bunun için yeni askeri önlemler alıyor ve teknolojik gelişmeleri yakalamaya uğraşıyor.
Bütün bunları yaparken de, ‘ideolojik hazırlığın’ en önemli faktör olduğu görüşünü dile getiriyor. İdeolojik hazırlığa yapılan bu vurgunun alıcısının yalnızca askeri personel olmayacağı açık. Dolayısıyla, ‘taburlarla’ başlayan bu toplantıların, sivil gönüllüleri kapsayacak şekilde devam etmesi öngörülebilir. Çünkü Kore, askeri gücü merkeze alsa da, nihayetinde ‘halk savaşını’ politikasının merkezinde tutan, seferberlik odaklı bir yönetim biçimine sahip.
(Erkin Öncan, harici)
NOT: Alıntı makaleler Hürseda Haber'in yayın politikasını yansıtmayabilir.