Galata ve Hakikat
"Galata eylemi esasında Filistin eylemi değil iktidarın iman tazeleme eylemi olarak karşımıza çıkıyor... Bir yandan 15 aylık soykırım sürecinde etkisizliği/işbirliği gizlenmek istenirken bir yandan da kahramanlık yaptığı kurgusu muhafazakar kesime yedirilmek isteniyor. Galata'da kurgu hakikate tercih ediliyor"
İktidarlar için meşruiyetin sağlanmasında "sandık" kadar önemli olan bir diğer mefhum da şüphesiz tarihtir. Tarih, var olan iktidarların yönettiği ülke için asli unsur olduğuna, iyi ve doğruyu temsil ettiğine yönelik kurgulanır. Geçmişten gelen süreklilikle var olan konumunu tanımlar ve yarın için de kendisine yer edinmiş olur. Ancak bazen tarihin kurgulanışı iktidarlar için yeterli olmayabilir. Tam bu noktada bizatihi yaşadığımız gerçeklik de yeniden yorumlanır ve kurgu içerisinde yaşama davetine muhatap oluruz. Artık hakikat ve onu dile getirenler değil kurgu ve o kurgunun destekçileri tüm devlet imkanlarıyla sahnededir. Hakikat ve bunu dile getirenler artık iktidarların en büyük düşmanı haline gelmiştir. Bizlerde bu çerçevede 15 aylık soykırım sürecinde tarihi kendisini ümmetin lideri olarak tanımlamak için kurgulayan hükümetin yeni bir çaba içerisinde olduğunu görüyoruz. Tarihi kurgusu(ümmetin abisiyiz, bekleneniz, Kudüs'ün hamisiyiz vs.)15 aydır İsrail'e karşı caydırıcı hiçbir adım atamayarak boşa düşen hükümet şimdide yeni bir kurguyla, var olan gerçekliğin kurgulanmasıyla karşımıza çıkıyor.
Bizler yeni yıla kurgunun hakikate karşı "Galata" köprüsünde çektiği kılıcı izleyerek girdik. 15 aylık soykırım sürecinde nice büyük cümlelere muhatap olan bizler, bu cümlelerin gereği yapılsın kaygısıyla meydanlarda olduk. Kapatılan gemi sinyalleri açık bir soykırımı beslerken adım atılsın çağrısında bulunduk. Galata köprüsünün altından geçen denizin kıyısına konumlanan Ambarlı limanının soykırım destekçisi şirketlere mesken haline geldiğini dile getirdik. Otobüslerle Galata daki eyleme gelen vatandaşların şehirlerinde bulunan, soykırımın en büyük destekçisi olan ABD ve NATO üslerinin kapatılması talebini dile getirdik. Kağıt üstünde kalan ambargo ve yalnızca dilde kalan kınama mesajlarının soykırımı durdurmadığını ve bizleri bu kanlı sürece ortak kıldığını haykırdık. Bütün bu çabalar hükümetin İsrail'le kurmuş olduğu siyasi, askeri, ekonomik ilişkileri görünür kıldı. Ancak hükümet için bu konuda daha önemli olan bir başlık daha var, o da kendi tabanını motive ettiği ve bir araya getirdiği anlatıların(kurguların) sarsıntıya uğraması. Galata eylemi bu sarsıntıya karşı, kurgunun hakikate yenilmemesi için gerçekleşti.
Hükümetin sunmuş olduğu anlatılar var olan gerçeklik karşısında zayıf düşmeye başladı. Ümmetin lideri, ümmetin bekleneni, Kudüs'ün hamisi ve mazlumların umudu olduğunu iddia eden hükümet bir yılı aşkındır devam eden soykırıma karşı elle tutulur bir çabanın içersinde olmadı. Caydırıcı hiçbir tavır ortaya koyamadı. Hakikat, 15 aydır devam eden ilişkilerin göbeğinde hükümetin kitlesini motive etmek için ortaya koyduğu tüm anlatıları boşa düşürdü. Tam da bu noktada devreye, bir yılı aşkın süredir İsrail'e yaptırım taleplerini dile getirmeye imtina eden ve hatta bazısı bünyesinde İsrail'le ticareti devam ettiren şirketleri bulunduran yapılar girdi. Bir yıldır yaptırım talebinde bulunmayan bu yapılar için Gazze'deki soykırımı durduracak adımların değil, hükümetin anlatılarını kurtarmanın daha önemli olduğunu acı bir şekilde yeniden gözlemlemiş olduk.
Galata eylemi esasında Filistin eylemi değil iktidarın iman tazeleme eylemi olarak karşımıza çıkıyor. Boşa düşmüş olan tarih kurgusuna iman tazeleme... Tarih kurgusunun boşa düştüğü yerde var olan gerçekliğe karşı yapılan kurguya iman tazeleme... Bir yandan 15 aylık soykırım sürecinde etkisizliği/işbirliği gizlenmek istenirken bir yandan da kahramanlık yaptığı kurgusu muhafazakar kesime yedirilmek isteniyor. Galata'da kurgu hakikate tercih ediliyor. (Harun Özkarakaş, islamianaliz)
NOT: Alıntı makaleler Hürseda Haber'in yayın politikasını yansıtmayabilir.