İran’ın SİÖ üyeliği ve bölgesel yansımaları
İran’ın, gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından Shanghai İşbirliği Örgütü (SİÖ) üyeliğinin resmiyet kazanması, hem bölge dinamikleri hem de İran açısından önemli. Bu üyelik, örgütün iddiasını, özgüvenini, genişleme kararlılığını, artan etkisini ortaya koyarken, İran’ın da özellikle ABD’ye karşı elini güçlendirecek. SİÖ üyeliği ayrıca İsrail’le, Arap ülkeleriyle, Türkiye’yle ilişkilerinde de İran’a önemli avantajlar sağlayacak.
İran’ın, bölgede son dönemlerde ilişkilerini normalleştirdiği Arap ülkeleriyle rekabeti, İsrail’le yaşadığı büyük gerilim, Suriye ve Irak üzerindeki nüfuzu, Türkiye’yle tarihsel olarak dengeli rekabet içinde bulunduğu, Çin ve Rusya’yla yakın ilişkilere sahip olduğu biliniyor. Hindistan ve Pakistan’la da ilişkileri dengeli olan İran, Azerbaycan’la zaman zaman önemli sorunlar yaşıyor. Hem Orta Asya’yla hem de Orta Doğu’yla yakından ilgilenen İran, Körfez bölgesinde de etkinliğini artırmaya çalışıyor. Dış politikada ittifaklarını olabildiğince çoğaltarak hem ABD’nin ve ona uyan Avrupa’nın İran’a koyduğu ekonomik yaptırımların etkisini azaltmaya hem de ticari ilişkilerini çeşitlendirmeye çalışıyor. İran’ın dış ticaretin ulusal para birimleriyle yapılmasını en çok isteyen ülkelerden biri olduğunu da unutmamak gerekiyor.
İran; Kuşak ve Yol Projesi kapsamında da önemli bir ülke. Jeopolitik konumu, stratejik önemi yanında, petrol ve doğalgaz kaynakları açısından da zengin olan İran; ABD ve İsrail karşıtı tutumu nedeniyle, Arap ülkelerinde de, rejimlerin, yüksek bürokrasinin değil, fakat sıradan insanların takdirini topluyor.
İran, coğrafi konumu sayesinde, taşımacılıkta kuzey- güney güzergâhının öncüsü olmaya çalışıyor. Kazakistan – Türkmenistan – İran demiryolu bu kapsamda çok önemli. Geçen yıl Türkiye- İran- Türkmenistan- Özbekistan yeni demiryolu güzergâhının açılması da çok dikkat çekiciydi elbette. Tüm bölge ülkelerinin demiryolu ağlarıyla birbirlerine bağlanması da ekonomik, politik, toplumsal ve kültürel açıdan çok iddialı adımlara zemin hazırlıyor.
İran’ın SİÖ üyeliği, Hazar Denizi ve çevresinin istikrarını daha da pekiştirecek bir gelişme olması açısından da dikkate değer. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, İran ve Rusya’nın Hazar Denizi’ne kıyıdaş ülkeler olduğu düşünüldüğünde, bölge ülkelerini buluşturan ittifakların, örgütlerin, paktların, birliklerin, inisiyatiflerin, projelerin çokluğu ve çeşitliliğinin, bölgesel istikrarı, işbirliğini, refahı, barışı güçlendireceği açık. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) müesses nizamının etkili isimlerinden olan, 2001 – 2009 yılları arasında George W. Bush’un başkanlığı döneminde başkan yardımcılığı da yapan Dick Cheney’in, yıllar önce “Hazar Denizi’nden daha önemli bir stratejik bölge düşünemiyorum” şeklindeki sözleri dikkate alındığında, İran’ın SİÖ üyeliğinin boyutları daha net anlaşılır.
Kısacası, SİÖ’deki genişleme, NATO’daki genişlemeye benzemiyor. İlki, 1996’da kurulan ve o günden bu yanan gelişen bir örgütün genişlemesi. İkincisi ise Soğuk Savaş’ın hemen başında kurulan ve o günden bu yana ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olarak görev yapan bir örgütün genişlemesi. İlki Avrasya merkezli, ikincisi Atlantik merkezli. İlki geçmişi, ikincisi ise geleceği simgeliyor. (CRI)