Suriye'de halk sandık başına gitti
Suriyeliler silahlı muhalefet ve Batı'nın 'gayrımeşru' gördüğü meclis seçimleri için sandığa gitti. Şam'dan izlenimlerini aktaran gazeteci Hediye Levent, nüfusun yüzde 60'dan fazlasının yaşadığı bölgelerde oldukça ciddi katılıma tanıklık ettiklerini aktarırken, Suriye'deki durumun dışarıdan farklı, içeriden farklı göründüğüne dikkat çekti.
Suriye'de siyasi çözüm için Cenevre'de diplomasi masası yeniden kurulurken, Suriye halkı da sandık başına gitti. Silahlı muhalefet seçimleri boykot ederken, başta ABD olmak üzere Batı da Cenevre'den çıkartmaya çalıştıkları ‘geçiş yönetimi' nedeniyle seçimleri meşru kabul etmiyor.
Bu unsurlara karşın Suriye'de nüfusun yüzde 60'dan fazlasını içeren hükümet kontrolündeki bölgelerde sandık kuruldu. Peki Suriye içinden süreç nasıl görünüyor?
İç savaşın öncesinden bu yana Suriye'de bulunan gazeteci Hediye Levent, seçimleri yerinde izledi, başkent Şam'da Suriyelilerin nabzını tuttu.
Şam, Humus, Lazkiye, Tartus ve Halep'in merkezinin yanı sıra Haseke ve Kamışlı'da Suriye ordusunun kontrolünde bulunan bölgelerde sandıkların kurulduğunu anlatan Levent, "Şam'da bazı seçim merkezlerini dolaştık basın olarak, aynı zamanda sokaklarda yansımasını görmek mümkün. Gözlemlerime dayanarak Şam'da seçime yoğun bir katılımın olduğunu söyleyebilirim. Diğer kentlerden gelen görüntüler, fotoğraflardan ve diğer kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgiye göre de ciddi bir katılımın olduğunu söylemek mümkün" derken, ülke çapında güvenlik şartları düşünüldüğünde katılımı 'ciddi' diye niteledi.
Seçimlerin mevcut meclisin görev süresinin bitmek üzere olması nedeniyle düzenlendiğini kaydeden Hediye Levent, ABD ve Rusya'nın da seçimler için yol haritası sunmuş olsa da ülke dışında olumsuz değerlendirmelere karşılık Suriye içindeki algıları şöyle aktardı:
"Suriye içindeki gündem ile Suriye dışındaki gündem zaman zaman birbirinden farklı olabiliyor. Bu durum seçimler için de geçerli. Ülke dışından bu seçimler meşru değildir, bu meclis kabul edilir mi, edilemez mi, bağımsız seçim yapıldı mı yapılmadı mı gibi sorular çerçevesinde tartışılsa da aslında Suriye içinde bambaşka bir süreç ilerliyor. Cenevre görüşmeleri dahil olmak üzere halk düzeyinde söylüyorum, ülke dışındaki gelişmelere paralel olarak takip ettiğini söylemek mümkün değil."
Hediye Levent, Suudi yönetiminin oluşturduğu ‘Riyad muhalefeti' dayanağını oluşturan silahlı grupların güçlerinin sınırlı olduğuna dikkat çekerken, "2011 başından itibaren Suriye dışında örgütlenen sivil muhalefetin ve sivil muhalefetten isimlerin çok azının aslında Suriye'de karşılığının olduğunu söyleyebiliriz. Bir kaç isim var sadece, bu isimlerin Suriye sokaklarında çok da karşılık bulduğunu söylemek mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Suriyelilerin yönetime öfkeli olduğunu, yolsuzluk gibi, savaşın uzlaşmayla çözümlenmesi gibi eleştirileri de dile getirdiğini söyleyen Levent, Baas Partisi'nin tekelinin kırılmasıyla yıllarca hapiste kalmış, yasaklı isimler ve partilerin yavaş yavaş siyasete girmeye başladıklarına dikkat çekti. Ancak savaşın sürmesinin bu isimlerin kendilerini halka tanıtmasını fazla mümkün kılmadığını belirten Levent, bir zamanlar üyeleri sürgüne yollanmış Suriye Sosyalist Partisi'nden örnek verdi.
Levent, "2011'in başından itibaren her ne kadar partinin siyasi hayata girmesi için siyasi düzenlemeler yapılmış olsa da bunların pratiğe geçmesi için belli bir zamanın geçmesi gerekiyor diyebiliriz. Her seçim neredeyse çok partili siyasal hayata geçiş tecrübesine yakın bir basamak ekliyor da diyebiliriz" dedi.
Diğer yandan da beş yıllık savaşın ardından ülkeyi toparlayacak alternatif bir lider çıkmadığını, dış muhalefetin ise pek karşılığı olmadığını belirten Levent, durumu şu sözlerle anlattı:
"Suriye'de yaklaşık 17 milyon insan ordunun kontrol ettiği bölgelerde yaşıyor. Zaten 2011 yılında ülkenin nüfusu 23 milyon civarındaydı. Bu nedenle aslında Esad'ın kalması gerektiğini düşünen büyükçe bir kitle var. Bu kitlede birtakım mantıklı çıkarım yaparak sonuca ulaşıyorlar. Bu ülkenin toparlanması gerekiyor, kim yapacak bunu? Kadronun toparlamakla kalmayıp ülkeyi kalkındırması da lazım. Böyle bir kadronun da siyasi geçmişinin, birikiminin, vizyonunun olması gerekiyor şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Şu ana kadar ülke dışında örgütlenen sivil muhalefetten bu anlamda herhangi bir ne isim, ne vizyon, ne program ortaya konulmuş değil."
Kuzey'deki Kürtlerin liderliğindeki Rojava bölgesinde son dönemde öne çıkan federasyon tartışmaları karşısında ise Şam'ın olumsuz bazı resmi açıklamalara karşın ‘sakinliğini koruduğuna' dikkat çeken Levent, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Şam'daki hava itibariyle ülkenin kuzeyinde demografik, coğrafik ve siyasi şartların federasyonu yaşatabilecek şekilde olmadığı görüşü hakim. Federasyon ilan edilmiş olabilir ancak diğer şartlar bu federasyonun yaşamasına izin vermez şeklinde hava var. Pazarlıkları tümüyle kapatmıyorlar, yönetim kanton tecrübesine de oldukça değerli olarak bakıyor. Federasyon ilanı içerik olarak belirlenmiş değil. Şam'dan bakış şu şekilde özetlenebilir: Suriye içindeki parlamento seçimlerinin ardından yeni anayasanın hazırlanması gerekiyor. Dolayısıyla federasyon ilanıyla Kürtlerin yeni anayasayla kendi haklarını garanti altına almak için elini güçlendirmeye çalıştığı tezleri var. Aynı şekilde baskın görüşlerden birisi de Kürtlerin Cenevre öncesi ellerini güçlendirmeye çalışmasına dair. Şu an itibariyle Şam'ın sakin olduğu ancak siyasi sürecin belirginleşmesinin ardından net olarak tavrını ortaya koyacağı söylenebilir." (Sputniknews)