Batı Şeria’da yerleşimci terörü arttı
İşgalci rejim İsrail’de Siyonist yerleşimciler Gazze savaşını fırsat bilerek Batı Şeria’daki Filistinlilere saldırıyor.
İşgal altında bulunan Batı Şeria'daki Filistinlileri etkileyecek bir ikinci Nekbe’den bahsetmek, insan hakları örgütlerinin uluslararası toplum nezdinde dile getirdiği bir uyarı değil, ciddi bir tehdit.
Terör rejimi İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşının 7 Ekim'de başlamasından bu yana, Batı Şeria'da yerleşimcilerin savunmasız sakinlere yönelik çeşitli şekillerde saldırıları kaydedildi. İsrail'de faaliyet gösteren insan hakları örgütlerine göre, bu saldırıların sayısı iki yüzü aşan gözle görülür bir artış gösterdi.
Uluslararası toplum devam eden savaşla meşgulken, yerleşimcilerin de sahada yeni hedeflere ulaşmak ve bir kısmı halen mahkemelerde bekleyen dosyaları çözüme kavuşturmak için bundan yararlanmak istedikleri ortaya çıktı.
Yerleşimciler, Gazze'deki savaşın başlangıcından bu yana işgal altındaki Batı Şeria'nın çeşitli yerlerinde en az yedi Filistinliyi öldürdü. İlk günlerde yerleşimcilerin ordu eşliğinde Nablus vilayetinin güneydoğusundaki Kusra köyüne düzenlediği baskında dört Filistinli öldürüldü. Cenazeleri sırasında yerleşimciler cenaze alayına saldırarak bir baba ile oğlunu öldürdü. Filistin Sağlık Bakanlığı, işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu ölenlerin sayısının 7 Ekim'den bu yana 163'e yükseldiğini açıkladı.
Nablus'un güneyindeki es-Saviye köyünden Bilal Muhammed Salih, Rahlim yerleşimine yakın arazisinde zeytin toplarken yerleşimcilerin kurşunlarıyla öldürüldü.
Başka bir saldırıda ise yerleşimciler Salfit'in batısındaki Deyr İstiya köyünde araçları yaktı ve vatandaşları Ürdün'e gitmek üzere ülkeyi terk etmemeleri halinde ‘ikinci Nekbe’ ile tehdit eden broşürler dağıttı. Onlarca kişi ayrıca Nablus ile Tulkarim arasındaki yol üzerinde bulunan Deyr Şeref köyüne de saldırarak birçok dükkânı yakıp yıktı.
Nablus’a bağlı Burin köyünden Eymen Sufan, Al Majalla'ya yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırılarının geçtiğimiz yıl arttığını söyledi. Ancak Gazze savaşı sırasında bir grup Yitzhar yerleşim muhafızının gece yarısından sonra Filistinlilerin evlerine girmesiyle yeni bir aşama kaydedildi. Evlerini boşaltmaları gerektiğini bildiren yerleşimciler, bunu yapmamalarının çok pahalıya mal olacağı tehdidinde bulundu.
İşgal altındaki bölge sınırında 14 kişilik ailesiyle birlikte yaşayan Eymen, araçlarının ve ağaçların yakıldığı saldırılarla karşı karşıya olduklarını söylüyor. Bunlardan sonuncusu, ailenin evin bitişiğindeki ağaçlardan zeytin toplamasının engellenmesiydi. Ancak Eymen, sonuç ne olursa olsun evde kalacağını söylüyor.
Öte yandan yerleşimciler, İsrail'in hem güvenlik hem de sivil kontrolü altında olan, Oslo Anlaşması'na göre ‘C’ olarak sınıflandırılan bölgelerde yaşayan 15 topluluğun sakinlerini topraklarını terk etmeye zorladı. Söz konusu bölgenin sakinleri arkalarında eşyalarını ve anılarını bırakarak başka kasabalara taşındı.
C Bölgesi'nde yer alan el-Halil Dağı'nda Hirbet Zenuta Köy Konseyi Başkanı Fayez et-Tal, Al Majalla'ya, Siyonist yerleşimcilerin komşu karakol sakinlerine yönelik saldırılarının artması ve çadır evlerden oluşan köye yönelik baskınlarının yoğunlaşması nedeniyle ailesinin diğer 35 aileyle birlikte köyü terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Et-Tal, “Yanımızdaki yerleşim karakolu yapıldıktan sonra son üç yılda acılarımız daha da arttı. Karakolun kurucusu, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin köydeki statükoyu koruyan ihtiyati tedbir kararı vermesine rağmen, hayvan meralarına ve su kuyularına el koyduktan sonra bizi tahliyeyle tehdit etmeye başladı” ifadelerini kullandı.
Savaşın, mevcut İsrail hükümetinin desteğini alan yerleşimciler arasında intikam arzusunu artırdığını ifade eden et-Tal, bunun da daha fazla saldırıya yol açtığını ve köy sakinlerinin Ez-Zahiriye beldesinin dış mahallelerine gitmeye zorlanmasıyla sonuçlandığını söyledi.
Yerleşimcilerin o dönemde Filistin vatandaşlarına yönelik saldırıları tesadüfen gerçekleşmedi. Daha önceki dönemlerde buna zemin hazırlayan faktörler olmasaydı hükümetin bunlara tepkisi ‘soğuk’ olmazdı.
Paramiliter yerleşimcilerin güçlenmesine katkıda bulunan faktörler
Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık’ta İsrail sağının en aşırı partileri olan Itamar Ben Gvir liderliğindeki Yahudi Gücü ve Bezalel Smotrich liderliğindeki Dini Siyonizm partileriyle mevcut hükümeti kurmasından bu yana yönelim açıkça belli oldu. Birinci parti yasadışı Kach hareketinin bir kalıntısı. Bu parti tepe gençliği (Batı Şeria'da yayılan ve yeni karargahlar kuran yerleşimci genç grupları) arasında yayılmıştır. İkinci parti ise Batı Şeria'yı ilhak etmeye, buradaki Yahudi yerleşimini arttırmaya ve Filistin devleti kurma fikrini baltalamaya dayanan çözüm planının sahibi.
Her iki sağcı müttefik de, seçmenleri için önemli olan bakanlıkları ve karar alma pozisyonlarını kontrol ederek Binyamin Netanyahu'nun koalisyonundaki konumlarını güçlendirmeye çalıştı. Bu kitlenin yerleşimciler arasında geniş bir tabanı var ve genel olarak İsrailliler arasında da bir uzantısı var.
Itamar Ben Gvir, Ulusal Güvenlik Bakanlığı görevini üstlenerek öyle ya da böyle polisin çalışma politikalarını belirlemekten sorumlu oldu. Artan güvenlik gerilimi ve olaylarla birlikte İsraillileri silah taşımaya teşvik etme konusunda da elinden geleni yaptı. Smotrich ise Maliye Bakanı olmasının yanı sıra Batı Şeria'nın işlerini yönetme yetkisine de sahip. O, bu yetkisini kullanarak yerleşim bütçelerini ve yerleşimcilere yönelik destek planlarını artırdı.
Bu temelde Batı Şeria'daki güvenlik gerilimi bu yılın başından bu yana devam ediyor. Siyasi ufuk umutları suya düşen Filistinliler ile yeni hükümetin desteklediği yerleşimciler arasında doğrudan ve karşılıklı çatışmalar arttı.
26 Şubat’ta Nablus'un güneyindeki Huvvara kasabasında meydana gelen silahlı saldırı iki yerleşimcinin ölümüne yol açtı. Bunun ardından Smotrich, görevin vatandaşlara değil hükümete düştüğünü söyledi ve yerleşimci liderlerden birinin Huvvara'nın silinmesi çağrısında bulunan bir sosyal medya paylaşımına destek verdi. (Daha sonra iç ve dış kınamalardan dolayı açıklamalarını geri çekti). Smotrich’in desteğinin ardından Huvvara'daki yerleşimciler, Filistinlilerin araçlarını, evlerini ve dükkanlarını yaktı. Yaşananların ardından bölgede gerilim daha da arttı.
Yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik saldırıları defalarca tekrarlandı. Bunların bir kısmı, saldırıyı durdurmak veya Filistinlileri korumak için müdahale edilmeden, saldırı yerindeki ordu güçlerinin huzurunda gerçekleştirildi. Bunlarla birlikte, yerleşimcileri destekleyen hükümet pozisyonları da tekrarlandı. Bunların arasında Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in yerel bir televizyon kanalında, kendisinin ve ailesinin Batı Şeria'da sorunsuz hareket etme hakkının Filistinlilerin bunu yapma hakkından önce geldiğini belirten açıklamaları da yer alıyordu. Yerleşimcilerin Evitar yerleşimini kurmayı planladıkları Sabih Dağı topraklarında bir başka olayda Ben Gvir, Ariel Şaron'un 1996 yılında yerleşimcilere söylediği sözü tekrarladı: “Tepelere koşun ve oraya yerleşin.”
Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'in güney bölgelerine yönelik saldırıları İsrail liderliğini açıkça şaşırttı ve hükümetin yargı reformu planı ışığında büyük bir bölünme yaşayan sokakları da şok etti.
Ordu ve hükümete yönelik eleştiriler ve Gazze sınırında yaşananların önceden tahmin edilemediği yönündeki suçlamalar arttı. Nitekim yetkililer ve uzmanlar, Netanyahu hükümetinin orduyu Batı Şeria'da olup bitenlerle meşgul ettiğini ve Gazze Şeridi'nde olup bitenleri izlemek yerine yerleşimcilerin güvenliğini sağladığını ileri sürdü.
Öte yandan genel olarak Araplara yönelik gerginlik durumu, yerleşimciler arasında farklı bir şekilde tercüme edilmiş gibi görünüyor. Yerleşimlerin bulunduğu bu bölgelerin, Oslo Anlaşmaları’na göre kademeli olarak Filistin Yönetimi’ne devredilmesi gerekiyordu, ancak bu gerçekleşmedi. Kontrol ve ilhak hayalleri, yerleşimciler ve liderlerinin peşini bırakmadı.
İşgalci İsrail rejimi Gazze'de savaş yürütmeye devam ederken ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın ‘insansı hayvanlar’ olarak tanımladığı varlıkları ortadan kaldırırken; Batı Şeria'daki yerleşimci saldırıları bağlamında yaşananların, bu hükümeti harekete geçirmediği veya onu, silah dağıtım kampanyaları sonucunda daha da silahlanan yerleşimcilerin saldırılarını durdurmaya ve gerilimi azaltmaya yönelik adımlar atmaya itmediği açıktır.
Savaş kabinesinde, yerleşimci saldırılarının en az bir oturumda tartışıldığı görüldü. Bu oturumda İsrail iç istihbarat örgütü Şin Bet'in Başkanı Ronen Bar ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Gazze cepheleri ve kuzey bölgeleri yerine Batı Şeria'daki kuvvetlerin güçlendirilmesini önerdiler. Bar ve Halevi oturumda, Batı Şeria’nın işgal edilmesine yol açacağı gerekçesiyle yerleşimcilere yönelik saldırıların artmasından duydukları korkuyu dile getirdi. Ancak sorumlu makamlar, sahadaki yerleşimcileri caydırmak için net uygulamalar başlatmadı. Burada bazı sınır dışı etme kararlarını istisna edebiliriz. Ayrıca Savunma Bakanı, Yitzhar yerleşimcilerinden biri hakkında birkaç ay idari tutuklama kararı verildiğini duyurdu. Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesindeki habere göre, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in Batı Şeria Polis Bölge Komutanı'nı, Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın kendisini azarlamak amacıyla davet ettiği bir oturuma katılmasını engellediği ortaya çıktı.
İsrail uluslararası alanda dikkatleri güney bölgelerinde olup bitenlere çekmeyi başardı. Ayrıca İsrail, Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı meşru göstermekte de başarılı oldu. Batı Şeria ise ordu ve yerleşimci saldırıları sonucunda daha fazla kayıp vermeye devam ediyor.
Amerikalı yetkililer en az dört kez Batı Şeria'da olup bitenlerden duydukları endişeyi dile getirdiler. İlk olarak ABD Başkanı Joe Biden, yerleşimcilerin eylemlerinin yangına körükle gittiğini söyledi. Washington'un Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, sivillere yönelik şiddette önemli bir artış olarak tanımladığı durumdan duyduğu endişeyi dile getirdi ve İsrail'i bunu önlemeye çağırdı. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya saldırıları durdurması çağrısında bulundu. Diğer yetkililer de yerleşimcilerin silahlanmasındaki artıştan duydukları endişeyi dile getirdi.
Şimdiye kadar büyük müttefiklerin çağrıları ve tutumları kulak ardı edildi. Yerleşimci liderler arasında yaşananlar “solcu propaganda” şeklinde tanımlandı. Yerleşim konseyi başkanlarından birinin ABD'nin tutumuna cevaben söylediği gibi, Ben Gvir de, yerleşimcilerin eylemlerinin Filistinlilerin saldırılarına cevap olarak geldiğini söyledi.
Bu arada, C Bölgesi'ndeki topluluklardan yerinden edilen yüzlerce insan gelecek konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor. İşgal altında bulunan Batı Şeria'daki Filistinlileri etkileyecek bir ikinci Nekbe’den bahsetmek, insan hakları örgütlerinin uluslararası toplum nezdinde dile getirdiği bir uyarı değil, ciddi bir tehdittir. Bu, yerleşimcilerin Batı Şeria üzerinde egemenlik kurmak, iki devletli çözüm fikrini ortadan kaldırmak ve Filistinlilerin bağımsız bir devlette kendi kaderini tayin etme hakkına ilişkin ulusal rüyasını baltalamak için inandıkları ciddi bir tehdittir. Tüm bu fikirler, İsrail Maliye Bakanı hakkında konuşurken değindiğimiz çözüm planının bir parçasıdır.
Siyonist İsrail'in Barış Hemen Şimdi Hareketi, yerleşimcilerin sahadaki gerçekleri tespit etmek için güvenlik durumundan yararlanma isteklerinin arttığına dair birçok örnek veriyor. İkinci İntifada'nın doruğa ulaştığı 2002 ve 2003 yıllarının 43 yerleşim karakolunun inşasına sahne olduğunu söylüyor.
Barış Hemen Şimdi istatistikleri, Oslo Anlaşmaları arifesinde 110 bini İsrailli olmak üzere 128 yerleşim biriminin ardından Batı Şeria'daki yerleşim birimi sayısının 300 yerleşim birimine ve 465 bin yerleşimcinin yaşadığı ileri karakollara yükseldiğini gösteriyor. Bu, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki yerleşim oranındaki keskin artıştan ayrı bir durum.
Gazze'deki savaş bir gün bitecek ama Batı Şeria'daki sonuçları aynı anda sona ermeyebilir. İsrail'deki bir sonraki siyasi aşama muğlaktır ve askeri ve siyasi düzeyde pek çok devrilmeye sahne olacaktır. Kaos durumu her zaman yeni gerçeklerin uygulamaya konulması için iyi bir ortam sağlar.(İsrail Post)