Hizbullah'ın stratejik avı; Birçok gerçeği aydınlatan saldırı
Hizbullah'ın Meron stratejik üssüne roket yağdırması, yetenekleri konusunda blöf yapanın İsrail olduğunu açıkça gösterdi.
Cumartesi sabahı İsrail medyası, işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki 94 yerleşim yerinde alarm sirenlerinin aktif hale geldiğini bildirdi ve ardından onlarca patlama sesi yerleşimciler arasında korku atmosferi yarattı.
Birkaç dakika sonra Lübnan İslami Direnişi bir açıklama yaparak şu ifadelerde bulundu: ‘Hamas'ın siyasi ofisi başkan yardımcısı Şehit Salih el-Aruri ve arkadaşlarının şehit edilmesine ilk yanıt olarak, İsrail'in iki ana istihbarat üssünden biri olan işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki Meron istihbarat üssü 62 roketle hedef alındı.’
Hizbullah'ın bu kesin ve benzeri görülmemiş saldırısı iki açıdan önemlidir ve slogan ve blöf olmayan bu saldırı, İsrail askeri ve siyasi yetkililerinde endişeye yol açmıştır.
İlk konu Meron üssünün önemidir. Bu üssün hedef alınması, işgalci ordunun güney Lübnan'a karşı hava saldırılarına yönelik istihbarat kabiliyetinin önemli bir bölümünü yok edebilir.
İşgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki en büyük dağ olan MeronDağı’nda yer alan Meron üssü, İsrail için hayati bir karargâhtır ve istihbarat toplamak, hava saldırılarını yönetmek ve kuzey cephesini izlemekle sorumludur.
Filistin'in en tarihi ve en büyük köylerinden biri olan ve "Kenan" olarak kabul edilen Meron köyü, 1948 yılında işgalci rejimin saldırıları sırasında Siyonistler tarafından korkunç bir katliama maruz kalmıştır ve günümüzde bu tarihi Filistin köyünün kalıntıları üzerinde bir turizm alanı kurulmuştur.
Bölgenin ana hava yönetimi, izleme ve kontrol merkezi olan Meron üssü, İsrail'in kuzey bölgede hava egemenliği ve güvenliği olarak adlandırdığı şeyin sağlanmasında önemli bir rol oynuyor. Güney Filistin'deki Negev çölündeki Mitzpe Ramon üssü de aynı rolü oynamaktadır.
Meron Dağı'nın yüksekliği ve konumu, işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki hava sahasını gözlemlemek için stratejik bir avantaj sağlıyor ve bu rejimin ordusu, Hizbullah'ın roketlerini engellemek için buraya güveniyor. Ayrıca hava trafiğini kontrol etmek ve İsrail'in hava güvenliğini sağlamak için gelişmiş sistemler ve modern teknolojiler kullanıyor.
Eşsiz nokta atışı
Meron üssünün roket yağmuruna tutulması konusunda bir diğer husus da Hizbullah'ın roket ve füzelerinin nokta atışı yapmasıdır. Lübnan Hizbullah Hareketi’nin yayınladığı videoda demir kubbe sistemlerinin etkili olamadığı ve füzelerin tesislere çarptığı açıkça görülüyor.
İsrail TV kanallarından Kanal 12, bu saldırının ardından Lübnan sınırına yakın 94 kasaba ve şehirde uyarı sirenlerinin çaldığını ve ordunun bazı yolları kapattığını bildirdi. Bu kanal haberinde, bu saldırının yerleşimciler arasında eşi benzeri görülmemiş bir paniğe yol açtığını, bu durumun kuzey cephesinde görülmemiş bir durum olduğunu söyledi. Onlar dehşete kapılmış bir şekilde “Nasrallah'ın adamları çıldırdı”, “Peki Gallant (Savunma Bakanı) nerede?" “Demir kubbe nerede?” diye soruyorlardı.
Bu saldırı, Hizbullah'ın işgal altındaki Filistin'de belli bir noktayı hedef almak istemesi halinde bunu ne Demir Kubbe'nin ne de başka bir sistemin engelleyemeyeceğini açıkça ortaya koydu. Demir Kubbe İsrail'in en önemli askeri merkezini Hizbullah'ın füze saldırılarından bile koruyamıyorsa, peki bu sistemin verimliliğine dair bu kadar reklam ve efsaneler anlatılmasının anlamı nedir?
Dolayısıyla cumartesi sabahı gerçekleşen saldırı, İsrail askeri ve siyasi yetkililerine, Hizbullah'la savaşa girmeleri halinde şimdiye kadar yaşadıklarından tamamen farklı koşullarla karşılaşacakları yönünde açık bir mesaj verdi.
Demir Kubbe İsrail'in en önemli askeri merkezini Hizbullah'ın füze saldırılarından bile koruyamıyorsa, bu sistemin verimliliğine dair bu kadar reklam ve efsaneler anlatılmasının anlamı nedir?
Hizbullah, İsrail'in tüm hayati altyapısını hedef alma yeteneğine sahip olduğunu ve işgal altındaki topraklara aynı anda yüzlerce roket atabileceğini defalarca söyledi. Cumartesi günkü saldırı, Hizbullah liderlerinin sözlerinin blöf olmadığını açıkça gösterdi.
Bir diğer nokta ise İsrailli yetkililerin de Hizbullah'ın gücünün farkında olması ve bu nedenle şimdiye kadar tehdit ve hakaret dili ve arabuluculuk dili dışında topyekün bir çatışmaya girmekten kaçınmış olmalarıdır.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Cuma günü yaptığı konuşmada bu gerçeğe dikkat çekerek şunları söyledi: ‘İsrail mevzilerine yönelik şu anda gerçekleştirilen bu saldırılardan biri geçmişte gerçekleşseydi, İsrail Beyrut'u hedef alırdı ama artık Siyonist düşmanın bunu yapmaya cesareti yok ve bu, direnişin yıllardır düşmana dayattığı caydırıcılık denklemidir.’
Bu nedenle Seyyid Hasan Nasrallah Cuma günü "Lübnan'ın güney cephesinde İsrail'in gerçek anlamda rezil olduğuna şahit oluyoruz" dedi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah şunları vurguladı: ‘Hizbullah'ın mevcut gündemi, düşmanı yormak, yıpratmak ve baskı yaparak Gazze üzerindeki baskıyı azaltmaktır. Dolayısıyla Hizbullah'ta şu anda gördüğümüz güç ve kabiliyet, direnişin topyekün bir savaşa girme niyetinde olduğu durumdan çok farklıdır.(Ajanslar)