İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor
Siyonist gazete Haaretz’den Nehemia Shtrasler: “İsrailli Haredi liderler (hükümetin aşırı sağcı liderleri), ölenler kendi oğulları olmadığı sürece savaştan yana. Laik ve dindar Siyonist toplulukların sadece kendileri için ölmek üzere yaratıldığına inanıyorlar”
Lübnan’a karadan işgal etmeye çalışan İsrail ordusu, ağır kayıplar verdi. İsrail ordusunun kendi verilerine göre, Lübnan’daki kara saldırılarındaki çatışmalarda "33 İsrail askeri öldü". Üstelik Lübnan’a yönelik saldırılarının gerekçesi olan İsrail’in kuzeyindeki toplulukların evlerine dönmeleri sağlanamadığı gibi durum, İsrail açısından daha da kötüleşti. Lübnan’dan İsrail’e atılan füzeler ve İHA saldırıları İsrail’in iç kesimlerine yayıldı ve bu saldırılar her gün İsrail’in kuzeyi başta olmak üzere onlarca yerleşim yerinde sirenlerin çalması ve insanların sığınakları koşmasına neden oluyor.
“Artık siyasi çözüm mümkün”
Bu gelişmeler ışığında İsrail ordusu “Lübnan’da hedeflerin çoğuna ulaşıldığına” yönelik haberler servis etmeye başladı. İbranice yayın yapan Walla’da yer alan habere göre İsrail ordusu artık Lübnan’da siyasi bir çözüme varılmasının mümkün olduğuna inanıyor.
Kuzey Komutanlığı’na göre, "Lübnan-İsrail sınırına yakın sıcak temasın yaşandığı köylerdeki Hizbullah altyapısının büyük kısmı imha edildi, silahların çoğu sahada imha edildi".
İsrail ordusunun bu açıklamalarını, nihai olarak savaşın devamına veya bittiğine karar verecek olan İsrail hükümetine bir mesaj olarak okumak gerekiyor. İsrail ordusu, Gazze cephesinde savaş devam ederken Lübnan’a kara operasyonu düzenlemesine itiraz ettiği biliniyordu. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı ortakları kendi tabanlarını oluşturan Ultra Ortodoksların (Haredi) zorunlu askerlik kapsamına alınmasına karşı çıktığı gibi her iki cephede de savaşın devamında ısrar ediyor. Bu cephelerden birinde bir taviz verilirse hükümeti düşürmekle tehdit ediyorlar.
“Zorunlu askerlik tartışması”
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile Netanyahu ve aşırı sağcı ortakları arasında patlak veren krizde Gallant’ın görevden alınması beklenirken İsrail ordusunun bu açıklamayı basına sızdırması ayrıca anlamlı.
Gallant’ı Netanyahu ve ortaklarıyla karşı karşıya getiren konulardan biri Haredilere askerlik celbi gönderilmiş olması.
İsrail’de Yüksek Mahkeme, Haredi nüfusun tamamının zorunlu askerlikten muaf tutulmasını öngören farklı yasaları geçmişte “ayrımcı” ve “hukuka aykırı” olduğu gerekçesiyle iptal etmişti. İsrail Ordu Radyosu, temmuz ayından bu yana askerlik celbi gönderilen 3 bin Haredi (aşırı-Ortodoks) İsrailliden yalnızca yüzde 4’ünün orduya katıldığını bildirdi.
İsrail hükümeti Haredilere yeniden muafiyet hakkı tanıyacak bir yasa hazırlamaya çalışırken askerler için muvazzaflık hizmetini dört ay, yedeklik hizmetini ise bir yıl uzattı.
Savunma Bakanı’nın şiddetle karşı çıktı muafiyet yasasının bugünden itibaren İsrail Meclisi’nin en tartışmalı konusu olarak gündeme getirilmesi bekleniyor.
“Ölenler kendi oğulları olmadığı sürece…”
İsrail’de askerlik muafiyetini savunan siyasi partilerin aynı zamanda hem Gazze hem Lübnan’da savaşın devamını şiddetle savunan kesim olması tepki çekiyor.
Haaretz’den Nehemia Shtrasler, bugünkü yazısında bu çelişkiyi “İsrailli Haredi liderler, ölenler kendi oğulları olmadığı sürece savaştan yana. Laik ve dindar Siyonist toplulukların sadece kendileri için ölmek üzere yaratıldığına inanıyorlar” ifadeleriyle dile getirdi.
Aynı gazetenin yazarlarından Sami Peretz’de geçen haftaki yazısında hükümetin askerleri “her istenileni yapması gereken bir kaynak olarak gördüğünü” “hükümet ve onu yöneten kişi iktidarını tehlikeye atacak herhangi bir risk almak istemese de askerlerin hayatlarını ve ailesini riske atmasını istediğini” yazdı.
Peretz “Netanyahu güvenlik durumunu ulus için varoluşsal bir tehdit olarak tanımlıyor ama aynı zamanda ultra-Ortodoksları askerlik hizmetinden muaf tutmak için çok çalışıyor. Savaşta ölen askerleri övüyor ama kaçırılan askerleri yüzüstü bırakıyor. Her iki durumda da kişisel siyasi kaygılarını ön planda tutuyor” dedi.
Askerlik şartlarının kötüleşirken muafiyet yasasının gündeme gelmesiyle ilgili de “Bu durum iki soruyu gündeme getirmektedir. Birincisi, insanlar neden hala hizmet etmeyi kabul ediyor? İkincisi, ultra-Ortodoks kardeşleri yanlarında olmadan ve düşmanın eline düşmeleri halinde geri dönme şanslarının çok düşük olduğu açıkken, sonu görünmeyen bir savaş vaat eden bir durumda daha ne kadar hizmet etmeyi kabul edecekler?” diye sordu. (Kaynak: harici)