Amerika ve İsrail'in Batı Asya'daki rolü ve Türkiye'nin tepkisi

"Türkiye, bölgesel bir güç olarak, uluslararası gelişmelere karşı uygun ve bağımsız politikalar izlemek zorundadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin bölgesel ve küresel gelişmelere karşı izleyeceği yol nasıl olmalı?"
Batı Asya, stratejik coğrafi konumu ve küresel güçlerin bu bölgede etkileşimde bulunması nedeniyle, uluslararası politikalarda her zaman hassas ve tartışmalı bir bölge olmuştur. Diğer yandan, Amerika ve İsrail, bu bölgedeki iki ana aktör olarak önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye, tarihsel ve kültürel geçmişiyle bir yandan Amerika ve Avrupa Birliği için stratejik bir müttefikken, diğer yandan coğrafi konumu ve bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkileri nedeniyle bazı zamanlarda bu iki ülkenin politikalarına karşı çıkmaktadır. Bu makale, Amerika ve İsrail'in Batı Asya'daki rolünü, Türkiye'nin bu politikalara karşı verdiği tepkileri ve bölgesel gelişmelere Türkiye'nin bakış açılarını incelemektedir.
1. Batı Asya'nın jeopolitik gelişmeleri ve Amerika ve İsrail'in rolü
Batı Asya, küresel güçlerin ilgisini çeken ve stratejik bir öneme sahip bir bölgedir. II. Dünya Savaşı'nın ardından, Amerika, küresel bir süper güç olarak, bu bölgede ekonomik, siyasi ve güvenlik çıkarlarını savunmak için çeşitli politikalar uygulamıştır. Bu bağlamda Amerika, özellikle İsrail'i Batı Asya'daki en önemli bölgesel müttefiki olarak kullanmış ve bölgedeki pek çok politikayı İsrail ile uyumlu bir şekilde oluşturmuştur.
İsrail, 1948 yılında kurulduğundan itibaren, Arap ülkeleri arasında bir Yahudi devleti olarak varlık göstermekte olup, Amerika'nın desteği ile bölgesel politikalarda güçlü bir aktör haline gelmiştir. 1973 yılındaki savaş ve Camp David Antlaşması gibi barış anlaşmalarının ardından, İsrail'in Arap ülkeleri ile ilişkileri değişmeye başlamıştır. Ancak, İsrail, bölgedeki askeri gücü ve ekonomik kaynaklarıyla hâlâ güçlü bir aktör olmaya devam etmektedir.
Amerika, İsrail'in bölgedeki çıkarlarını korumak ve kendi çıkarlarını güvence altına almak amacıyla önemli destekler sağlamaktadır. Amerika'nın İsrail'e sağladığı askeri yardım, askeri teçhizatlar, mali yardımlar ve diplomatik destek, İsrail'i bölgede en güçlü askeri güçlerden biri yapmıştır.
2. Türkiye'nin Amerika ve İsrail'e karşı politikaları
Türkiye, Batı Asya'nın önemli bir ülkesi olarak Amerika ve İsrail ile her zaman karmaşık ilişkiler içinde olmuştur. Başlangıçta, NATO üyesi ve Batı'nın stratejik ortağı olan Türkiye, Amerika ile yakın ilişkiler kurmuş ve bu ülke ile bölgesel ve küresel işbirliği yapmıştır. Türkiye, özellikle Suriye, Irak, İran gibi ülkelerle olan sınırları nedeniyle Batı'nın güvenlik stratejileri için önemli bir müttefik konumundaydı. Ancak son yıllarda, iç ve bölgesel gelişmeler nedeniyle Türkiye, Batı'dan uzaklaşmış ve daha bağımsız bir dış politika izlemeye başlamıştır.
Türkiye, Amerika'nın Suriye'deki rejim değişikliği politikaları ve Suriye'nin kuzeyindeki Kürt gruplara verdiği destek gibi konularda ciddi eleştirilerde bulunmuş ve bu durum, iki ülke arasındaki ilişkileri gerginleştirmiştir. Amerika'nın, PYD ve YPG gibi gruplara verdiği destek, Türkiye için kabul edilemezdir çünkü Türkiye, bu grupları PKK'nın (Kürdistan İşçi Partisi) bir uzantısı olarak görmektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi alması ve Amerika'nın buna karşılık uyguladığı yaptırımlar da ilişkileri zorlaştıran önemli bir faktördür.
Diğer yandan, Türkiye, İsrail'in Filistin'e yönelik politikalarını uzun süredir eleştirmektedir. Türkiye'nin özellikle Erdoğan döneminde, İsrail'in Gazze'deki saldırıları ve Kudüs'teki statüye yönelik hareketlerine karşı sert tepkiler gösterilmiştir. Türkiye, Filistin sorununun çözülmesi gerektiğini savunarak, bölgesel barışı destekleyen bir yaklaşım benimsemiştir. Bu doğrultuda, Türkiye, Arap ülkeleri ve İslam dünyası ile olan ilişkilerini güçlendirmeye çalışmıştır.
3. Türkiye'nin bölgesel gelişmelere karşı seçenekleri
Türkiye, bölgesel bir güç olarak, uluslararası gelişmelere karşı uygun ve bağımsız politikalar izlemek zorundadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin bölgesel ve küresel gelişmelere karşı üç ana seçeneği bulunmaktadır:
A) Batı'ya bağımlılığı azaltmak
Türkiye, özellikle AB ve Amerika ile olan ekonomik bağımlılığını azaltmak zorundadır. Türkiye'nin bölgesel gücünü pekiştirebilmesi için, Asya ve Orta Doğu ülkeleri ile olan ekonomik ilişkilerini güçlendirmesi gerekmektedir. Çin ve Orta Asya ülkeleriyle ticaret ilişkilerini geliştirmek, Türkiye'nin Batı'ya olan ekonomik bağımlılığını azaltabilir. Ayrıca, Türkiye'nin savunma sanayi ve yenilikçi teknolojilere yaptığı yatırımlar da bu bağımlılığı ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.
b) Yerli savunma sanayi gücünü artırmak
Türkiye'nin, iç savunma sanayisini geliştirmesi, ülkenin bağımsızlık seviyesini artıracaktır. İnsansız hava araçları (İHA'lar) ve savunma sistemleri gibi teknolojilerle Türkiye, Batı'ya olan askeri bağımlılığını minimuma indirebilir. Bu sayede, dış politikada daha bağımsız bir rol üstlenebilir ve bölgesel güvenlik tehditlerine karşı güçlü bir duruş sergileyebilir.
c) Bölgesel krizlerde aracılık yapmak
Türkiye, bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkileri ve güçlü diplomatik bağları sayesinde, bölgesel krizlerde arabulucu rolü oynayabilir. Suriye, Yemen ve Filistin gibi kriz alanlarında Türkiye'nin etkili bir rol üstlenmesi, bölgedeki diğer aktörlerle olan ilişkilerini güçlendirebilir. Ayrıca, Türkiye'nin Arap ülkeleri ve İslam dünyası ile güçlü ilişkiler kurması, bölgesel barış ve güvenlik için önemli bir fırsat yaratacaktır.
4. Sonuç: Türkiye bağımsız bir yol çizebilir mi?
Bugün Türkiye, ekonomik gücü, savunma sanayisi ve diplomatik stratejileri sayesinde Batı'ya bağımlılığını azaltarak bağımsız bir dış politika izleyebilir. Türkiye'nin Batı ile olan ilişkileri karmaşık olsa da, ekonomik ve askeri stratejiler ile bağımsızlığını artırabilir. Bununla birlikte, bölgesel krize müdahale etme ve bölgesel güç olma potansiyeli, Türkiye'ye yeni fırsatlar sunmaktadır.
Küresel ve bölgesel gelişmeler, özellikle Orta Doğu'daki politik değişiklikler, Türkiye'nin kendi yolunu çizebilmesi için fırsatlar sunmaktadır. Türkiye, Asya ve Rusya ile ilişkilerini geliştirerek, savunma sanayisinde güçlenerek ve bölgesel krizlere müdahale ederek küresel arenada daha bağımsız bir güç haline gelebilir. Türkiye'nin bu stratejik adımlar, Batı Asya'daki geleceğini şekillendirebilir ve onu bağımsız bir güç haline getirebilir.(Fehim Kızılkaya/7Sabah)