Türkiye-AB ilişkilerinde 'RCEP' etkisi
Asya Pasifik’te Çin ve ASEAN üyesi ülkelerinden 15 ülkeyi kapsayan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşması küresel ticarette yeni bir dönem başlattı. Yeni ticaret bloklarının Türkiye ve AB’yi yeniden yakınlaştırabileceği tahmin ediliyor.
Türkiye bir yandan pandemi krizi ve ekonomik durgunluk, diğer yandan ‘reform’ gündemi ile meşgul olurken, dünyanın diğer ucunda, Asya Pasifik’te dünyanın en büyük serbest ticaret bloğu kuruldu. Bölgedeki 15 ülkenin oluşturduğu Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (Regional Comprehensive Economic Partnership-RCEP) anlaşmasının yakın gelecekte küresel ticaretteki dengeleri değiştirmesi bekleniyor. Uzmanlara göre, RCEP ile birlikte oluşacak yeni ticaret blokları içinde Türkiye ve Avrupa Birliği’nin yeniden yakınlaşması bir zorunluluk haline gelecek.
Dünyanın en büyük serbest ticaret alanı
Aralarında Çin, Japonya, Güney Kore, Endonezya, Avustralya, Malezya gibi dünyanın önde gelen ekonomilerinin bulunduğu 15 Asya Pasifik ülkesinin imzaladığı RCEP ile dünyanın en büyük serbest ticaret alanı kurulmuş oldu. RCEP üyesi ülkelerde toplam 2,2 milyar insan yaşıyor ve bu ülkeler küresel ticaretin yüzde 30’unu gerçekleştiriyor.
Anlaşmaya imza koyan ülkeler arasında gümrük duvarlarını kaldıran RCEP’nin ABD ve Avrupa ülkelerinin bölgeye olan ihracatına büyük darbe vurması bekleniyor.
Peki küresel ticarette yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirilen RCEP, Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Erdoğan’ın AB açıklamaları ne anlatıyor?
Küresel ekonomide yeni bir bloklaşma yaşandığını dile getiren İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, "Pasifikteki anlaşma Avrupa’yı yakından ilgilendiriyor. Bu durum Türkiye için de yeni bir fırsat yaratabilir" diyor. Avrupa’nın yılsonunda en önemli partnerlerinden biri olan İngiltere’yi Brexit nedeniyle kaybedeceğini hatırlatan Zeytinoğlu, RCEP ile beraber Türkiye ile AB arasındaki buzların eriyeceği bir sürece girilebileceğini ifade ediyor.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanda AB rotasını tekrar anmasını de aslında bu ekonomik gelişmelerle birlikte ele almak gerekiyor" diyen İKV Başkanı, 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ciddi mesafe alınan vize serbestisi konusunda tarafların yeniden adım atabileceğini söylüyor.
"Vize serbestisi konusunda adım atılabilir"
Türkiye’nin vize serbestisi görüşmelerinde 72 kriterin 66’sını yerine getirdiğine işaret eden Zeytinoğlu, şöyle konuşuyor: "2015’te 65 kriter karşılandı. 2015’ten sonra biyometrik pasaport ile bir kriter daha karşılandı. Geriye ise terörizm tarifi, cezai konularda işbirliği, kişisel verilerin korunması kanunu ve geri kabul anlaşması gibi siyasi tarafı olan 6 madde kaldı. 15 Temmuz sonrasında bu maddeler ile ilgili anlaşmazlık çıktı. Şimdi yeni dönemde Türkiye bu konularda adım atmaya başlarsa çok iyi olur. İlişkilerde olumlu bir atmosfer oluşabilir."
RCEP sonrasında AB-Türkiye ilişkilerinin daha ekonomi ve ticaret odaklı gelişmesi gerektiğinin altını çizen Zeytinoğlu’na göre, Türkiye Asya Pasifik ülkeleri ile ticareti geliştirmek istese de ticarette en büyük ortağı AB olmaya devam edecek.
"Asya Pasifik’te üretim yapan Türk firmaları kazanacak"
Yaklaşık 170 milyar dolarlık toplam ihracatının yarısını AB ülkelerine gerçekleştiren Türkiye, RCEP ülkelerine ise 2019 yılında 7 milyar 168 milyon dolar ihracat yaptı. RCEP ülkelerinden ithalatı ise 36 milyar 108 milyon dolara ulaştı. 2019 yılında 31 milyar dolar dış ticaret açığı veren Türkiye, bu dış ticaret açığının 28 milyar 940 milyon dolarlık dilimini RCEP ülkelerine verdi. Türkiye RCEP üyesi 15 ülkenin 12 tanesine dış ticaret açığı veriyor.
RCEP'nin tam olarak hayata geçmesi için uzun bir takvim olduğunu ifade eden Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi Öğretim Görevlisi Dr. Altay Atlı, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’nin kendini küresel ticaretteki bu yeni döneme hazırlaması gerektiğini vurguluyor. Türkiye’nin Asya Pasifik bölgesine olan ihracatının RCEP’den olumsuz etkileneceğini dile getiren Dr. Atlı, "Türkiye zaten bu bölgeye çok ciddi bir ticaret açığı veriyor. Bu açık yeni anlaşma ile daha da artabilir. Çünkü artık RCEP ülkeleri birbirine gümrüksüz mal satacağı için Türkiye’den alımlar azalabilir" diyor.
Öte yandan Covid-19 ile birlikte daha da önemli hale gelen tedarik zincirleri için yeni dönemin avantaj yaratacağını kaydeden Atlı, "Yani RCEP üyesi 15 ülkenin herhangi birinde üretim yapan Türk firmaları, bölge içindeki tedarik zincirlerinden çok daha etkin faydalanabilir ve büyüyebilir" diye konuşuyor.
RCEP sonrası küresel ticaret sisteminde Türkiye ile AB arasındaki işbirliklerinin de artma eğilimi göstereceğini belirten Atlı, şunları söylüyor: "RCEP olmasaydı bile, Türkiye ekonomisi AB ile daha fazla yakınlaşmasını gerektiren bir süreçten geçiyordu. Türkiye’nin ticaret ve yatırımda ana ekseni, ne olursa olsun Avrupa’dır. Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımların yüzde 70’i Avrupa’dan geliyor. Doğrudan yatırımlarda Çin’in payı ise sadece yüzde 1. Yani Türkiye ile AB’nin RCEP sonrasında ilişkilerini geliştirmesi elzemdir."
"Türkiye'nin yeri AB ekseni olacak"
Türkiye, RCEP ülkeleri içinde en çok ihracatı 2019’da 2 milyar 726 milyon dolarlık tutarla Çin’e yapıyor. Türkiye’nin halihazırda Asya Pasifik bölgesinde Malezya, Singapur ve Güney Kore ile serbest ticaret anlaşmaları bulunuyor. AB ile Gümrük Birliği üzerinden aynı ticaret bloğunda yer alan Türkiye, uzun bir süredir Gümrük Birliği’nin güncellenmesini talep ediyor.
Küresel ticaret sisteminin ABD-Kanada, Avrupa Birliği ve RCEP ülkeleri olmak üzere 3 ana eksene bölündüğünü kaydeden Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Ticaret Çalışmaları Merkezi Direktörü Bozkurt Aran, "Türkiye bu üç parçalı düzende Avrupa Birliği eksenine ait olacak" diyor.
Yalnızca coğrafi yakınlık nedeni ile değil, siyasi ve tarihi geçmişin de AB’yi Türkiye’nin en önemli partneri yaptığına işaret eden Aran, "Türkiye ile AB arasındaki siyasi anlaşmazlıkların üstesinden gelmek çok zor değil. Avrupa’nın da yakın gelecekte Türkiye’nin rolünü daha iyi idrak edeceğini düşünüyorum" değerlendirmesini yapıyor. RCEP ülkelerinin dışarıdan alacakları ürünleri yüzde 65 oranında azaltmayı ve daha sonra bu oranı yüzde 90’a çıkarmayı hedeflediğine işaret eden Aran, "Türkiye’nin de oluşan bu yeni ortaklık karşısında, kendi geleceğini Avrupa’da çok daha sağlam şekilde kurması gerekiyor" şeklinde konuşuyor.
Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşmasına imza koyan ülkeler Myanmar, Tayland, Laos, Vietnam, Kamboçya, Endonezya, Malezya, Brunei, Singapur, Filipinler, Çin, Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşuyor.
(Aram Ekin Duran - DW Türkçe)