Almanya Merkezli PEGİDA gerçeği II
PEGİDA Hareketini tanımak adına yaptığımız araştırmada elde ettiğimiz verileri ve bu veriler ışığındaki değerlendirmelerin 2. kısmını okuyucularımızla paylaşıyoruz.
PEGİDA ne istiyor ya da neleri istemiyor
PEGİDA hareketinin ne istediği daha doğrusu neyi istemediği isminde zaten açık açık mevcut. PEGİDA, İslamsız bir Avrupa istiyor. Ya da bir başka deyişle Avrupa'da İslam'ı istemiyor.
Temel felsefe bu olmasına rağmen, hepsi bunun etrafında dolaşan bir istenenler ve istenmeyenler listesi var PEGİDA'nın.
Facebook adresinde 19 maddelik bir manifesto yayınlayan hareket, burada ne istediklerini veya neleri istemediklerini açık açık yazmış durumda.
19 Maddelik 'Positionspapier' isimli belgelerinin 13. Maddesinde geçen şu ibare bütün mücadelenin hedefini özetlemektedir.
PEGIDA ist FÜR die Erhaltung und den Schutz unserer christlich- jüdisch geprägten Abendlandkultur!
Yani diyorlar ki; PEGİDA, batı ülkelerinin Hrıstiyan ve Yahudi kültürünü korumak için vardır.
Aslında bu ibare her şeyi özetlemektedir. Bu temel hedef olmakla beraber, bu hedefe giden kimi yan yollarla ilgili talepleri de vardır.
Örneğin, Mültecilikle ilgili çok uç fikirleri savunmaktadırlar. Her şeyden önce iltica yasalarının daha da zorlaştırılmasını, İltica taleplerinin daha az sayıda olumlu karşılanmasını ve en ufak suça karışan ilticacı ve yabancıların hemen sınır dışı edilmesini talep etmektedirler.
Sık sık ilticacıların kendi iç savaşlarını da Avrupa'ya taşıdığını iddia eden PEGİDAcılar, Almanya'daki iltica yasalarının İsviçre, Kanada, Avustralya ve Güney Afrika gibi ülkelerde olduğu gibi daha seçici olmasını istiyorlar.
Özellikle çok çok spesifik kalmış olan kimi olguları ön plana çıkararak halkın gözünü korkutmayı da önceleyen PEGİDA hareketi, her fırsatta Şeriat Polisi ya da Şeriat Mahkemesi gibi gerçekte olmayan konuları işleyerek bunlara karşıyız diyorlar.
Bu hareketin istediği şeylerin başında ise, cinsel serbestlik geliyor.
Almanya'nın, PKK gibi yasadışı örgütlere ya da Suriye'deki savaşan gruplara silah vermesine de karşı çıkan bu hareket, bu konuya insani yönden ziyade politik olarak yaklaşmaktadır. Savaşların daha fazla göç dalgası özellikle de Müslüman mülteci akını oluşturacağını düşündüklerinden Almanya'nın dışarıya silah yardımında bulunmasına karşılar.
Hatta kimileri PEGİDA'nın çıkışını anlatırken, Kobani Olaylarının yaşandığı günlere denk gelişinin tesadüfi olmadığını da ifade etmektedirler. Liderleri, Almanya'nın Barzani yönetimine silah yardımında bulunmasının kendilerini hızlandırdığını ifade etmektedirler.
Sonuç olarak PEGİDA'nın ne istediği belli, İslamsız ve Müslümansız bir Avrupa.
Burada çok ilginç bir nokta var. Yukarda da belirttiğimiz gibi, PEGİDAcılar, Avrupa kültür ve medeniyetini değerlendirirken Hrıstiyanlığın yanında Yahudiliği de zikrediyorlar. Normalde bunun bir tezat teşkil etmesi lazım.
Çünkü PEGİDA'nın temelini oluşturan, Nazi felsefesinin üzerinde yükseldiği ayaklardan biri de Yahudi Düşmanlığıdır. 2. Dünya Savaşı esnasında yaşandığı iddia edilen olaylara bakınca bugün PEGİDA'nın Yahudiliği Avrupa değerleri içinde görmesi garipsenecek bir durumdur.
Anlaşılan o ki; PEGİDA'nın arkasındaki güçlerden biri de İsrail Devleti ve ona ait kurumlardır.
PEGİDA'nın Yaygınlaşması Durumu
Dresden'de çok az sayıda insan ile başlayıp 25-30 binlere ulaşan bu hareketin zaman içerisinde bütün Almanya'ya ve oradan da Avrupa geneline yayılma durumu söz konusu.
Nitekim PEGİDA ismi yaygınlaştıktan sonra, Almanya'nın kimi eyaletlerinde bu konuda hareketlenmeler başlamış durumda. PEGİDA ile isim benzerliği olması açısında eyalet ve şehirlere göre KÖGİDA ve benzeri isimlerle örgütlenmeler başlamış durumda.
Şimdilik PEGİDA gibi, bu örgütlenmeler de 200-300 kişilik gösteriler düzenliyor. Ama gelecek günler ne gösterir onu hep beraber göreceğiz.
Avrupa'ya yansımaları ise özellikle Paris'te yaşanan son olaydan sonra beklenenden daha hızlı olacak gibi görünüyor.
Son zamanlarda yapılan Cami saldırıları ve Müslümanlara yönelik fiili ve sözlü saldırılardaki artışın PEGİDA'nın yükselişiyle paralel hareketlenmesi bir tesadüf olmasa gerek.
Kıta Avrupa'sının en büyük devleti olması dolayısıyla Almanya birçok konuda diğer Avrupa ülkelerini etkileyebilmektedir. Alman halkının, medyasının ve Hükümetinin PEGİDA karşısındaki tavrı, PEGİDA'nın yayılma hızını da belirleyecektir.
PEGİDA'nın Almanya dışındaki ilk yansıması Avusturya'da kendini göstermiş durumda. Avusturya PEGİDA'sı şimdiden 2 Şubat 2015 tarihi için bir gösteri planlamış durumda.
Viyana'da düzenlenmesi planlanan gösteriye katılımın az olacağı ifade ediliyor. Yine bir Pazartesi gününe denk getirilen bu gösteriye karşılık olarak da şimdiden kimi gösteriler planlanmış durumda.
PEGİDA Karşıtları ve Hükümet'in Tavrı
PEGİDA'nın çıkış yeri olan Dresden şehrinde düzenlenen PEGİDA karşıtı gösteriye PEGİDA yanlılarından daha fazla Alman'ın katıldığı belirtiliyor.
Dresden'deki bu gösteriye 35 bin kişinin katıldığı belirtiliyor.
Anılan gösteriye Saksonya Eyaleti'nin Başbakanı ile Dresden Şehri Belediye Başkanının da katılması PEGİDA karşıtları hakkında bir görüş oluşturmaktadır.
PEGİDA karşıtı gösteride konuşan Dresden Belediye Başkanı Helma Orosz yaptığı konuşmasında Dresden, Saksonya ve bu kentte yaşayanlar için bugün burada yan yana durduklarını ifade ederek, "İnsanlar ister Almanya’da, Avrupa’da, Afrika’da veya Asya’da doğsunlar, ister Hristiyan, Hindu, Yahudi veya Müslüman olsunlar, biz nefrete biri birimizi böldürmeyiz" ifadelerini kullandı.
''Birilerinin adına dünyayı değiştirmek isteyenlerin benim düşüncelerime, hislerime ve davranışlarıma hükmetmesine izin vermeyeceğim" diyen Orosz, "Nefreti, korkuyu ve ön yargıları vaaz edenlerin benim kentimde ve sokağımda üstünlük kazanmasına müsaade etmeyeceğim" şeklinde konuştu.
Her zaman ifade özgürlüğüne dikkat edeceğini söyleyen Orosz, kendi görüşü olmaması durumunda da diğer insanların kendi görüşleri için sokağa çıkmaları için çaba sarf edeceğini belirtti.
"Buraya, PEGIDA eylemine giden insanlara karşı olduğum için değil, ten rengi, örf ve adetleri farklı olanlardan korkmadığım için geldim" diyen Orosz, Almanya Anayasası'nın birinci maddesinde, bugün bu eyleme katılanlara ve Pazartesi günleri PEDIGA eylemlerine gidenlere, Almanlar'a ve yabancılara, inananlara ve inanmayanlara saygı gösterilmesinin yer aldığını ifade etti.
Orosz, bundan sonra da ifade özgürlüğünün yanı sıra, din özgürlüğünü ve iltica etme hakkını da savunacağını vurguladı.
Bir çok sivil toplum kuruluşunun desteklediği PEGİDA karşıtı gösteride konuşan Saksonya Eyaleti Başbakanı Tillich de, PEGIDA eylemlerinin dünyanın dikkatini Dresden’e çektiğini belirterek, "Bugün bu gösteriye katılan 35 bin kişi ile 'Biz, özgürlük isteyen, demokrat, açık fikirli, hoşgörülü ve dayanışma içindeyiz' mesajı verildi" dedi.
PEGIDA eylemlerini düzenleyenlerin görüşme talebini de reddeden Tillich, "Kim yabancılara karşı polemik yaparsa ve kim yabancılara, mültecilere ve ilticacılara karşı korkuları körüklerse, onlarla objektif bir görüşme olmaz" ifadesini kullandı.
Dresden'deki 12. PEGIDA gösterisinde yaklaşık 25 bin kişi toplanırken, Leipzig, Berlin, Hannover, Düsseldorf, Köln ve Münih ile diğer kentlerde PEGIDA'ya karşı yapılan gösterilere 100 binden fazla kişi katıldı.
Leipzig'deki gösteride yaklaşık 30 bin PEGIDA karşıtı bir araya gelirken PEGIDA karşıtı gösterilere Münih'te 20 bin, Hannover'de 19 bin ve Berlin'de 4 bin kişi katıldı. Diğer kentlerdeki gösterilerle PEGIDA karşıtı protestocularının sayısı 100 bini aştı.
Münih Anakent Belediye Başkanı Dieter Reiter, kentte düzenlenen PEGIDA karşıtı gösteride yaptığı konuşmada, ''Buradayız çünkü toplumumuzu bölmeye çalışanlara, insanları hiçe sayan ideolojileri için dini esir alanlara, başkalarını dini, rengi ve kökeni nedeniyle ayıranlara meydanı bırakmıyoruz" dedi.
Diğer kentlerde yapılan gösterilere katılanlar da "Siz halk değilsiniz'', Kahverengi yerine çok renklilik'', ''Nazilere hayır'', ''Biz Charli'yiz PEGIDA değil'' yazılı pankartlar taşıdı.
Düsseldorf'taki gösteri sırasında belediye binasının ışıkları söndürülerek PEGIDA karşıtı eylemlere destek verildi.
Başta Köln olmak üzere bir çok şehirde düzenlenen gösterilere on binlerce Almanyalının katılması PEGİDA karşıtlığının da güçlü olduğunu gösteriyor.
Anılan gösterilerin çoğunun Müslüman olmayan insanlar tarafından organize edildiğini de unutmamak lazım.
Devlet ve Partilerin PEGİDA'ya karşı tavrına gelince; şu ana kadar resmi yetkililerden PEGİDA yanlısı her hangi bir açıklama yapılmış değil.
Hatta başta Cumhurbaşkanı Gauck ve Başbakan Merkel'in bu konuda açık açık PEGİDA karşıtı tavır içinde olduklarını belirtmek lazım.
Şu ana kadar Alman Devleti, resmi olarak PEGİDA'yı muhatap almış değil.
PEGİDA ile görüşen tek parti ise, Aşırı sağcı AfD partisi oldu. PEGİDA ile aynı görüşü paylaşan AfD yetkilileri yaptıkları görüşmeler sonrası, aralarında bir çok ortak noktanın olduğunu ifade ettiler.
Merkel ve hükümeti de, Cumhurbaşkanı Joachim Gauck da PEGIDA’yı sert biçimde eleştiriyor; Almanya’daki ifade özgürlüğünün böylesi kişilerin gösteri yapması anlamına gelmediğini vurgulayıp vatandaşı PEGIDA’dan uzak durmaya çağırıyor.
Bu tavrın daha ne kadar devam edeceği ise meçhul. İlginç olan şu ki, hem PEGİDA hareketi hem iktidardaki iki koalisyon partisi hem de yükselme trendinde olan Almanya için Alternatif parti ile hemen hemen aynı tabana hitap ediyor.
Bu durumda seçimler yaklaştıkça kimi sağ partilerin PEGİDA'ya daha sıcak bakmaya yanaşabileceğini tahminine sebep oluyor.
Şu an için sağ partilerin içerisinde bulunan kimi yetkililerin, PEGİDA'yı değerlendirirken, onları da anlamak ve kaygılarını gidermek lazım, söylemleri ilerisi için köprüleri koruma olarak ifade ediliyor.
Hatta kimi siyasetçilerin, PEGİDA için, hepimizin içinden geçip de söyleyemediklerimizi söylüyorlar, dediği de belirtiliyor.
Fakat şu ana kadar PEGİDA hareketini açıktan destekleyen bir tavır sergilenmiş değil.
SONUÇ ve Değerlendirme
1) PEGİDA hareketi kamufle edilmiş bir Neo-Nazi hareketidir. Bu hareket, açıktan açığa Neo-Nazi söylemlerini dillendirmese de, güçlendikçe radikalleşmeye doğru gitmektedir.
2) Şu an için saldırgan görünmeyen bu hareketin ilerleyen günlerde güçlenmeyle paralel olarak saldırganlaşabileceği ihtimali yabana atılmamalıdır. Hedeflerini, İslamsız bir Avrupa, olarak somutlaştıran bu hareketin bu amaç uğruna neler yapabileceğini anlayabilmek için genetik kodlarındaki Hitler mantığını bilmek yeterlidir. Dolayısıyla bu hareket Müslümanlar için bir tehlike arz etmektedir.
3) Merak edilen sorulardan biri de PEGİDA'nın ne kadar ya da nereye kadar ilerleyebileceğidir. Doğrusunu söylemek gerekirse bu ilerleyişin şimdilik ucu açık gibi görünüyor.
Almanya gibi, Devlet kontrolünün çok fazla olduğu bir ülkede bu tür akımların önünü açacak ya da kapatacak tek güç Alman Devleti'nin resmi gücüdür.
Bu gün her ne kadar, Alman yöneticiler destek vermeseler hatta açıktan karşı çıksalar bile PEGİDA onlar için iyi bir malzeme aslında.
Her şeyden önce gösterilerin karşıt gösterilerle devam etmesi ve söylemlerin sertleşmesi Almanya Devleti için yeni ve önceden planlanmış kimi güvenlikçi yaklaşımlar için zemin hazırlayacaktır.
Göçmen konusunda sorunlu bir bakış açısına sahip Alman hükümetinin, güçlenen bir PEGİDA karşısında, istenmeyen kimi adımlar atmak zorunda kalacağı belirtiliyor.
Eğer bu oluşumun altında, geçmişteki kundaklama ve dönerci cinayetlerinde olduğu gibi Almanya'nın görünmeyen resmi yüzü varsa bu demektir ki PEGİDA'nın sınırlarını çizecek olan Alman Devletidir. Yani PEGİDA, belki de şu an için kendisine verilen görevi icra etmektedir.
Bu görev aslında Kontrollü Gerilim olarak da ifade edilebilir. Özellikle Almanya'ya, daha fazla Suriyeli göçmen alması konusunda baskıların olduğu bir dönemde bu hareketin birden bire ortaya çıkması bu konudaki iddiaları güçlü kılıyor.
Bu tür hareketlerin Almanya'da yaşayan yabancılar üzerindeki en büyük etkilerinden biri de geri dönüşleri hızlandırmasıdır. Nitekim literatüre dönerci cinayetleri olarak geçen olaylardan sonra, özellikle Türkiye Kökenli yabancılarda daha önceden hiç olmadığı kadar bir kesin dönüş dalgası yaşanmıştı.
Bu noktadan hareketle, PEGİDA'nın çıkışı bir tür Göçmen sayısını dengeleme çabası olarak da nitelendirilebilir. Çünkü, Kuzey Afrika ve Suriye'den gelen bir Mülteci akını var. Ülkelerin de ifade etmeseler bile bu konuda belirledikleri bir limitleri mevcut. Bu limitin aşılmaması için de yerleşik göçmenlerin kesin dönüşe zorlanması gerekiyor. Bu da en çok Alman Devletinin hesabına gelmektedir.
4) PEGİDA'nın söylemlerine bakınca görüyoruz ki; PEGİDA kendini bir tür halk hareketi olarak nitelendiriyor. Alman Hükümetinin elini rahatlatan da bu olsa gerek.
Onlar her fırsatta, Biz Halkız Nazi değiliz, deseler de özellikle mitinglerinde kullandıkları dil ve attıkları sloganlar su katılmamış bir Nazi kokusu yayıyor etrafa.
Yeni ve İslam Düşmanlığını merkezine oturtan bir tür Postmodern Nazi anlayışıyla karşı karşıyayız. Ama bu açıkça ifade edilen bir durum değil. Alman Halkı nezdindeki, acı hatıralar ister istemez Naziliğe karşı bir antipati oluşturuyor.
PEGİDA ise bunu aşabilmek için olaylara, Halkın sorunları ve ihtiyaçları noktasından yaklaşarak kulağa hoş gelen şeyler söylüyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında diyebiliriz ki, Avrupa'da Müslümanların yaşam alanları gittikçe daraltılarak Müslümanları Avrupa topraklarından söküp atmayı hedefleyen ve asla masum olmayan bir yapıyla karşı karşıyayız.
Bu yapının salt bir halk hareketi olduğunu, arkasında başta Alman istihbarat birimleri olmak üzere kimi derin güçlerin olduğunu belirtmemek de bir eksiklik olurdu doğrusu…
(Metin Gökmen - Hürseda Haber)