Bülbül: Avrupa 28 Şubat'a giriyor
Başbakanlık Yurtdışı Türkiyeliler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül, Avrupa'da Müslümanlara yönelik ayrımcılık hakkında, "Türkiye'de 28 Şubat sürecinde her şeyi tehdit olarak gören bir anlayış bulunuyordu. Ama geldiğimiz noktada, Türkiye bu korkularını aşarken, Avrupa'da tam tersi bir süreçle karşı karşıyayız. Avrupa gittikçe geleceğini karartıyor." dedi.
Bülbül, geçen yıl yurt dışındaki Türkiye vatandaşlarının yaşadıkları ülkelerde karşılaştıkları ayrımcılıkla ilgili mücadele mekanizmalarının desteklenmesi, hak ihlalleri ve nefret söylemlerinin izlenmesi amacıyla YTB tarafından başlatılan "Ayrımcılıkla Mücadele Programı" hakkında AA muhabirine açıklama yaptı.
Program kapsamında Avrupa'nın değişik ülkelerinde kar amacı gütmeyen STK ve üniversiteler tarafından yapılan araştırmalara destek verdiklerini belirten Bülbül, geçen yıl 35 proje başvurusu geldiğini, uygun bulunan 9 projenin desteklendiğini dile getirdi.
Bu yıl da aynı sayıdaki başvurudan 10'unun kabul edildiği bilgisini paylaşan Bülbül, genel olarak geçen yılki araştırmalarda, Avrupa'daki Türkiye vatandaşlarının en temel sorunlarının dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalma olduğunu gözlemlediklerini anlattı.
Bülbül, Türklere karşı yoğun şekilde gösterilen ayrımcılığın artmakta olduğuna dikkati çekti.
"Avrupa gittikçe geleceğini karartıyor"
Avrupa Birliği'nin (AB) dünyaya ve Türkiye'nin gelişmesine çok önemli katkılarda bulunduğunu dile getiren Bülbül, " 28 Şubat sürecinde gittikçe daralan, her şeyi tehdit olarak gören bir anlayış bulunuyordu. Ama geldiğimiz noktada, 2000'li yıllardan sonra Türkiye bu korkularını aşarak ve geride bırakarak açılırken, Avrupa'da tam tersi bir süreçle karşı karşıyayız." dedi.
Avrupa'nın özellikle 2000'lerden sonra giderek içine kapanan, korkularına teslim olan bir durumla karşı karşıya kaldığını ifade eden Bülbül, "Biz 28 Şubat'tan çıkarken 2000'lerle birlikte Avrupa 28 Şubat'a giriyor. Bugün geldiği noktada daha çok korkularını büyüten, farklı olan her şeyi tehdit olarak görme eğiliminde olan bir Avrupa ile karşı karşıyayız. Avrupa gittikçe geleceğini karartıyor." diye konuştu.
Yükselen neonazi akımların ve ırkçı partilerin Avrupa'nın geleceğini kararttığına dikkati çeken Bülbül, "Bu, ırkçı partilerin iktidara tamamen gelmemeleri, Avrupa'daki ırkçılığın yükselmemesi anlamına gelmiyor. Tam tersine ırkçı partiler daha fazla yükselmesin diye merkez sol veya sağ partiler daha fazla ırkçı söylemi benimsiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiyelilerin ve Müslümanların gelinen noktada geçmişe kıyasla siyasal, ekonomik sisteme ve toplumsal yapıya daha fazla katılım ve uyum gösterdiğini vurgulayan Bülbül, ancak Avrupa'nın bakışı nedeniyle daha büyük tehdit olarak görüldüklerini söyledi.
Avrupa'daki ırkçılığın ve ayrımcılığın FETÖ'nün çabaları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine yapılan propagandalar nedeniyle bazı yerlerde Türkiyeliler aleyhine daha çok yapılmış olabileceğine işaret eden Bülbül, "Sorunun kaynağı ne Türkiyeliler ne Türkiye ne Müslümanlar ne İslam ne de göçmenler. Sorunun kaynağı, Avrupa'da son zamanlarda yaşanan ekonomik durgunluk, içe kapanma ve içe kapanmayla birlikte farklılıkları tehdit olarak görme." ifadelerini kullandı.
Ayrımcılıkla mücadele programına beklenen ilgi yok
Bülbül, Türkiye vatandaşlarına yönelik ayrımcılığın artmasına rağmen "Ayrımcılıkla Mücadele Programı"na başvurulara ilginin çok fazla olmadığına dikkati çekti.
Avrupa'nın dışlayıcı yaklaşımı ve medyadaki algı nedeniyle insanların korktuğunu söyleyen Bülbül, "İnsanımız, haksızlığa uğradığını düşünmesine rağmen hakkını arama konusunda çekingen davranıyor. Daha fazla dışlanacağını, öteleneceğini düşünüyor. Bu nedenle bu programa beklendiği kadar başvuru olmuyor." ifadelerini kullandı.
Bülbül, Avrupa'da esas hedeflerinin Türkiye vatandaşlarının kimliği ve kültürüyle yaşadıkları topluma daha fazla kaktı vermesi, aktif bir yurttaşlık olduğunu kaydetti.
Yurt dışından Türkiye'ye dönüşler hakkında ise Bülbül, Türkiye'nin gelişimi, Avrupa'daki durgunluk ve Türkiye kökenlilere yönelik tavrın menfi olması nedeniyle dönme eğilimin arttığının altını çizdi. (AA)