İmam Musa Sadr’ın Lübnan’ın siyasi ve sosyal arenasındaki etkileri
İmam Musa Sadr 31 Ağustos 1978’de Libya dönem cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi’nin daveti üzerine bu ülkeye yaptığı ziyarette ortalardan kayboldu.
İmam Musa Sadr’ın kaybolması üzerinden 43 yıllık bir süre geçmektedir. Onun durumu ile ilgili hala bir bilgi elde edilememiştir. Ancak burada önemli olan husus İmam Musa Sadr’ın Lübnan sosyal ve siyasi arenasında etkin bir rol oynaması ve fırkaların ve akımların ötesinde bir karakter olmasıydı. Bir başka önemli soru da İmam Musa Sadr’ın düşünceleri ve tavırlarının Lübnan siyasi ve sosyal arenasına yönelik nasıl etkiler yapmasıydı.
Lübnan Şiileri İslami Yüksek Meclisi kurucusu İmam Musa Sadr bir taraftan da Emel Hareketi partisi kurucusu idi. Emel Hareketi bugün iktidar yapısında da önemli bir rol oynayan Lübnan’ın önemli aktörlerinden biridir. Bu yüzden İmam Musa Sadr Emel hareketini kurarak pratikte Lübnan’da siyasi ve askeri etkinlik ve rol ifa etme doğrultusunda adım attı. Buna ilaveten İmam Musa Sadr Lübnan’daki şahsiyetler üzerinde de derin manevi etkiler bıraktı. Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah şöyle diyor: ” Biz onun çocuklarıyız. Onun minberi önünde büyüdük. Ben İmam Musa Sadr’ın namazlarında mükebbirdim. “
Bir başka önemli konu da İmam Musa Sadr’ın derin bir şekilde Lübnan toplumunun birliğine ve farklı kesimlerinin yakınlaşmasına inanması idi ve fırkacılıktan uzak bir şekilde iktidarın ülkeyi yönetmesini istiyordu. Buna esasen onun Lübnan’daki değerli hizmetlerinden birinin de vahdet ve birlik oluşturmak olduğu söyleniyor.
Bu doğrultuda uluslararası ilişkiler uzmanı Mehdi Şekibayi İmam Musa Saddr’ın Lübnan Hristiyanları ve Müslümanları arasında birlik ve yakınlık oluşturduğuna inanıyor.
Bugünkü Lübnan toplumu ise vahdet ve birliğin olmamasından dolayı en büyük acılara maruz kalmıştır. Bu bağlamda kimi Lübnan siyasi şahsiyetleri ve grupları fırkacı kaynaklarını ulusal kaynaklara kıyasla daha üstün görmektedirler.
Bu doğrultuda Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun da İmam Musa Sadr’ın kaçırılmasının 43’üncü yıldönümünde yaptığı konuşmada ” Bu zor günlerde, diyalogların, özgür düşünen ve vatansever insanın olmayışı ile karşı karşıyayız. Öyle bir adam ki Lübnan’ın birliği yolunda fedakarlık ve barış içerisinde yaşamaya ve vatanın farklı olduğuna inanıyordu. ” ifadeleine yer verdi.
Üçüncü husus, İmam Musa Sadr’ın toplumsal düşüncesinde yoksunluk ve yoksulluğun hafifletilmesinin özel bir yeri olduğudur. İmam Musa Sadr imkanlardan yoksulluğun ve yoksunluğun insan onuruna zarar vereceğine inanıyordu. Bu nedenle yoksullara ve yoksunlara yardım amacıyla kurumlar kurdu. Bu bağlamda, Hıristiyan Ulusal Hareketi “Hür Ulusal Hareket’in lideri “Cibran Basil”, İmam Musa Sadr’ı baskı ve mahrumiyete karşı güçlü, dirençli ve devrimci sesi ve Lübnan’ı savunmada Lübnan vicdanının yüksek sesi olarak nitelendirdi.
Dördüncü nokta, İmam Musa Sadr’ın sömürgecilik ve Siyonizm karşıtı bir ruha ve düşünceye sahip olması ve Lübnan’ın bağımsızlığına vurgu yapmasıydı. İmam Musa Sadr şöyle inanıyordu: “İsrail mutlak kötülüktür. İsrail İslam karşıtı, Hıristiyan karşıtı, inanç karşıtı, Arap karşıtı, insan karşıtı ve yurtseverlik karşıtıdır. Dünyada İsrail’den daha kötü bir şey yok. İsrail’i mutlak bir kötülük olarak görüyoruz.”
Bu nedenle İmam Musa Sadr’ın ortadan kaybolması temelde emperyalizm ve Siyonizm ile ilişkili idi. Hatta bazı analistler, İmam Musa Sadr’ı, bu güçlerin desteği olmadan kaçırmanın mümkün olmadığına inanıyorlar.(Ajanslar)