İran’ın İslam aleminde birlik, barış ve sürdürülebilir kalkınma inisiyatifi
İran İslami Şura Meclisi başkanı İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkelerinin parlamenterler toplantısında yaptığı konuşmada İran’ın İslam aleminde birlik, barış ve sürdürülebilir kalkınma inisiyatifini aydınlatmaya çalıştı.
İslam İşbirliği Teşkilatına üye devletlerin Parlamenterler Birliği’nin 17’nci toplantısında konuşan İran İslami Şura Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, çağdaş dönemde İslam dünyasının gerekli güç bileşenlerinin çoğuna sahip olmasına rağmen eksik bir küresel rol oynadığına, uluslararası sistemde kapasite ve imkanlarına uygun ve orantılı bir rol üstlenmediğini belirterek, “İslam ümmetinin küresel konumunun ve itibarının yükseltilmesini gerçekleştirmek ve bu durumu işler hale getirmek için bu toplantıya “İslam Dünyası; Barış ve Sürdürülebilir Kalkınma İçin Dayanışma” başlığını takmak istiyorum. Bu girişimin temel ön şartının çok taraflılığa dayandığı ve tartışmalı konulardan kaçınırken İslam devletleri ve milletlerinin ortak yönlerine odaklandığını vurgulamak istiyorum.” dedi.
İran’ın 17. İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Birliği toplantısında İslam dünyasında barış ve sürdürülebilir kalkınma için birlik fikri 3 stratejik öneri kapsamında değerlendirilmelidir. İslami Şura Meclisi Başkanı’nın sözleri ve yenilikçi önerisi, üye ülkeler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, özellikle İslam ülkelerinin birlik ve beraberliğinin korunması ve düşmanların hesaplarına karşı konulması doğrultusunda değerlendirilebilir. Müslümanların birliğine karşı ortaya atılan komplolara karşı durulması da bu önerinin bir başka parçasıdır. Zaten bu yaklaşım Parlamenterler Birliği’nin buluşmasının en önemli amaçlarından biridir.İslam İşbirliği Teşkilatı’na da üyeleri arasında bu husus hep vurgulanmıştır. Mevcutta İslam alemi, birçok güç unsuruna sahip olmasına rağmen, bazı iç çekişmeler ve ayrıca düşmanların komploları nedeniyle gerçek konumunda ve Müslümanlara yakışır konumda olmamıştır. Örneğin, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan elliden fazla İslam ülkesinin Birleşmiş Milletler’e üyeliğine rağmen, temsilcilerinin küresel kararlar üzerinde ciddi bir etkisi yoktur. Bu ülkelerden bazıları, siyasi olarak bağımsız olmalarına ve çok fazla servete sahip olmalarına rağmen, güvenliklerini sağlamak için dış güçlere bile bağımlıdırlar.
Aynı zamanda tahakküm ve emperyalizme dayalı hareket eden Batı dünyası İslam dinine karşı tek vücut ve kinci bir tavır almış, yalanlar yayınlayarak, İslam ve Hz. Peygamber’in adını ve şahsiyetini kirletmeye çalışmaktadır. Bu durumda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Parlamenterler Birliği gibi kurumların İslam ümmetinin ve İslam ümmetinin ortak yönlerine odaklanarak ve ortak değerlere yakınlaşarak İslam dünyasının statüsünün iyileştirilmesinde rol oynayabileceğine şüphe yoktur. Bu arada tüm üye ülkeler dağınıklığa ve ihtilafa yol açacak konuları tartışmaktan da kaçınmalıdır. Bu bağlamda, İran’ın önerdiği planın uygulanması, İslam ülkelerinin meclislerinin ortak kaygılara ilişkin pozisyonlarının uyumlaştırılmasına ve stratejik tutarlılığına yardımcı olabilir.
Özellikle İslam ülkelerinin çoğu, büyük zenginlik ve servet kaynaklarına sahip olmaları nedeniyle jeopolitik açıdan bu işinin büyük önemi ortadadır, bu ülkeler arasındaki yakınlaşmanın artması hem İslam ümmetinin barışı, istikrarı ve sürdürülebilir kalkınması için bir garantidir hem de İslam dünyasının dünyadaki konumunu yükseltecektir. Böylece İslam aleminin bölgesel ve küresel denklemlerdeki konumu da güçlendirilecektir. İslam dünyasının karşı karşıya olduğu yoksulluk, geri kalmışlık, terörizm, aşırılık ve yabancı müdahaleci güçlerin kriz yaratma gibi temel sorunlarına değinen İran İslami Şura Meclisi Başkanı ayrıca “Bu zorluk ve tehlikelerin üstesinden gelmenin tek yolu, İslam ülkeleri arasındaki işbirliğidir. Ülkeler kendi stratejik ve makro politikaları alanında koordinasyon içerisinde olabilirler.” dedi. (Ajanslar)