İslam'da affetmek ve bağışlamak
Günümüz dünyasının ayrılmaz bir parçası zulüm ve isyandır. İnsanlar buna karşı en iyi şekilde nasıl yaklaşabilirler?
İnsanoğlunun erişilmesi kolay olmayan en büyük erdemlerinden biri güç ve kudret elindeyken affetmek ve intikam almaktan kaçınmasıdır. Bu güzel ahlaki sıfat güzel ve övülmeye değer olup insanlar üzerindeki etkisi açısından intikam almaktan üstündür. Çünkü intikam kaybı telafi etmez. Ama affetmek ve bağışlamak insanın kapasitesini artırarak insanın yaşamında hiçbir zorluktan rahatsız olmamasını sağlar.
Pek çok insan kalplerinde nefret ve kin saklar ve her zaman düşmanlarına karşı zafer kazanıp intikam alacakları günü bekler. Bir kötülüğe bir değil birkaç kötülükle karşılık vermek isterler. Bazen bu çok çirkin sıfatla övünürler ve düşmanı yendikten sonra ona şunu şunu yapan biziz derler.
Allah Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) affetmeyi emretmektedir: “Kolaylığı seç, iyi olanı emret, cahillere aldırma!” (A’râf:199)
Bu ayette de ahlâk konusuna geçilmiş ve bütün ilâhî dinlerin üç temel ahlâk kuralına yer verilmiştir: 1-Kolaylık, 2-İyiliği emretme, 3-Cahillere aldırmamak
İlk emirde affetmeyi tavsiye eder ve affetmenin ve bağışlamanın önemini gösterir. İkincisi, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) insanlardan güçlerinin fazlasını istememesi gerektiğine, üçüncü emir ise cahillerden uzak durmaya işaret eder ki bu da bir nevi bağışlayıcılıkla karışıktır.
Gerçek liderler, Allah’a ve toplumu ıslah etmeye giden yolda, cahiller tarafından kendilerine yönelik her türlü taciz ve hakaretlere maruz kalırlar. Yukarıdaki ayet ve Kur’an’ın diğer birçok ayeti onlara karışmayarak iyi yolun onların davranışlarını görmezden gelmek olduğunu söylemektedir. Deneyimler, öfke, kıskançlık ve önyargı ateşini uyandırmanın ve söndürmenin en iyi yolunun bu olduğunu gösteriyor.
Hadis-i şerifte bu ayet indiği zaman Peygamber Efendimiz Cebrail’e bunun ne anlama geldiğini ve ne yapması gerektiğini sordu. Cebrail de bilmediğini söyleyerek bunu sormak için Allah’ın katına çıktı. Döndüğünde, Peygamber Efendimiz’e “Allah sana zulmedenleri affetmeni, seni mahrum edenlere vermeni ve seni terk edenlere iyilik etmeni emrediyor” dedi.
Allah bir başka ayette affetmeyi emrederek, “Eğer benden (Allah’tan) mağfiret edilmeni istiyorsan, kulumu bağışla” buyurmaktadır. “... Ama affeder, hoşgörülü ve bağışlayıcı davranırsanız, şüphesiz Allah da çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir. “(Tegâbün:14)
Bağışlama ve af aile ve toplum çevresinden uzaklaştırılırsa kim kendisine yapılanların intikamını almak isterse toplum ve aile, kimsenin güven ve huzurun kalmadığı çekilmez bir ortama dönüşür.
Kur’an-ı Kerim’de haksızlığa ve zulme karşı kayıtsız kalınmaması gerektiği vurgulanmakla birlikte her zaman ve her durumda bağışlamayı tavsiye ettiği söylenemez.
Mekarim Şirazi’nin ‘Kur’an’da ahlak’ kitabından alıntıdır.(iqna)