Türkiye ile Siyonist Rejim Arasındaki İlişkilerde Önemli Çelişki, Ticaret artarak devam ediyor
İstatistikler, Türkiye'den işgal altındaki bölgelere yapılan mal ve hammadde ihracatının, Azerbaycan Cumhuriyeti, İran ve Suudi Arabistan'a yapılan ihracattan bile daha fazla olduğunu gösteriyor.
Son haftalarda Siyonist rejimin Gazze'deki suçları devam ederken, Türkiye'deki bazı siyasi analist ve aktivistler tarafından iki önemli konu eleştiriliyor: Birincisi, ‘keşke Siyonist rejimi Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşıyan Güney Afrika yerine Türk hükümeti olsaydı ve bu onur Müslüman bir ülkeye nasip olsaydı. Türkiye'den İsrail'e mal ihracatının devam etmesi, ikili ve çelişkili tutumların benimsenmesinin bir örneğidir ve Erdoğan hükümeti bu davranıştan sorumlu tutulmalıdır.’
Her ne kadar Erdoğan'ın hükümet yetkilileri bu zorlukla yarım yamalak bir şekilde yüzleşmeye çalışsa da, ancak gerçek şu ki, mal ihracatına ilişkin net istatistikler gizlenemez. Rakamlar da gösteriyor ki, Türkiye bir taraftan İsrail aleyhine sloganlar atarken diğer taraftan döviz kaynağının yetersizliğinden korktuğu için deniz ticaret hattını ihracata kapatmaya da yanaşmıyor.
Türkiye'nin eski Başbakanı ve Gelecek Partisi'nin şimdiki lideri Ahmet Davutoğlu'na göre istatistikler hiçbir şeyin değişmediğini, Türkiye'den işgal altındaki bölgelere yapılan mal ve hammadde ihracatının Azerbaycan Cumhuriyeti, İran ve Suudi Arabistan'a yapılan ihracattan bile daha fazla olduğunu gösteriyor.
Kimler bu duruma itiraz ediyor?
Türk siyasi partileri arasında dört parti, Türkiye ile Siyonist rejim arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin devamına diğerlerinden daha fazla itiraz ediyor:
1. Temel Karamollaoğlu liderliğindeki Saadet Partisi (İsrail'i İslam dünyasına yönelik en büyük tehdit olarak gören merhum Türk İslamcı Başbakan Necmeddin Erbakan'ın yolunu sürdürüyor.)
2. Siyasi politikası itibarıyla Saadet Partisi'ne yakın olan ve aynı zamanda Türkiye'nin bölgesel rolüne dair neo-Osmanlıcı bir tutuma sahip olan Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi.
3. Son seçimlerde Cumhurbaşkanı koalisyonuna katılan ve Erdoğan'a destek veren İslamcı Kürt Parti, Hüdapar (Hür Dava Partisi)
4. Erdoğan'a yakın Doğu Perinçek liderliğindeki Vatan Partisi çoğunlukla İsrail ile siyasi-güvenlik işbirliğinden kaçınılması gerektiğine işaret ediyor ancak Siyonist rejimle ticari işbirliğinin genişletilmesine itiraz etmiyor.
İsimleri anılan siyasi partilerin yanı sıra bazı sivil kuruluşların ve ekonomik derneklerin de İsrail'le iş yapma konusunda Erdoğan ve ekibinin görüşüyle çelişen bir tutumu var.
Son günlere kadar Türkiye'nin özel sektörünün zengin ve güçlü işadamlarının kontrolündeki, ülke ekonomisini kontrol eden ve "TÜSİAD" olarak bilinen birlik, İsrail'e mal satıyor ve bunların çoğu Erdoğan karşıtı nüfuzlu ailelerden geliyor deniliyordu ancak artık, işgal altındaki topraklara en fazla mal ihracatını "MÜSİAD" adında bir kurum oluşturan Erdoğan yanlısı İslamcı esnaf ve esnaf birliğinin yaptığı ortaya çıktı.
Birkaç gün önce Türkiye'de bir grup Türk gençliği, öncelikli hedefi Filistin'i savunmak olan tereddüt etmeden Gazze'ye gitmeye hazır 1000 kişilik bir gönüllü grubu oluşturmak olan "Filistin İçin Bin Genç" adlı bir kampanya başlattı.
Bir bildiri yayınlayarak "MÜSİAD" şirketlerinin İsrail'e mal ihracatına devam etmesini utanç verici olarak tanımlayarak kınadılar. İsrail ile iş yapan şirketlerin bu hareketinin soykırıma suç ortağı olması anlamına geldiğini belirterek, ticari ilişkilerinin derhal kesilmesini talep ettiler.
Adı geçen gençler şunu beyan etti: Aralarında İÇDAŞ, Metal Matris, Gazbeton, Osman Oğulları, Adanus Plastik ve Pamukkale Kablo’nun da bulunduğu Erdoğan yanlısı muhafazakarlara ait çok sayıda şirket, dev İÇDAŞ şirketinden İsrail'e demir-çelik ihracatı başta olmak üzere İsrail'e milyarlarca dolarlık mal sattı. Bu Malzemelerin Hayfa limanına taşınması dikkat edilen önemli noktalardan biridir.
Bu hareket şunu vurguluyor: Sorun sadece mitingler ve yardım kampanyalarıyla sınırlı kalmamalı, acil ve etkili yaptırımlar uygulanmalıdır.
Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi, son yıllarda yaşanan siyasi gerginliklerin yanı sıra Gazze'de yaşanan soykırım ve katliamlara rağmen ekonomik ilişkilerin istikrarını koruduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Gazze saldırılarının başladığı Ekim-Aralık 2023 döneminde ihracatta yüzde 34'lük düşüş yaşanmasına rağmen, Türkiye'nin İsrail'e toplam ihracatı 2023 yılında 5,43 milyar dolara ulaşırken, Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi son 20 yıllık dönemde 6 kat arttı.
Erdoğan, birçok konuşmasında başta Halk Cumhuriyeti Partisi olmak üzere iktidar partisinin siyasi muhaliflerini İsrail'in işbirlikçisi ve suç ortağı olarak değerlendirdi. Ancak istatistikler, Ecevit dönemi ve Erdoğan muhaliflerinin hükümeti sırasında dahi Türkiye'ye mal ihracatının 1 milyar doların bile altında olduğunu, ancak Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde Siyonist rejimin Türkiye'nin önemli iş ortaklarından biri haline geldiğini gösteriyor.
Erdoğan'ı eleştirenler, Türkiye'den İsrail'e ihraç edilen çeliğin bomba üretiminde kullanıldığını ve dev Türk demir-çelik holdinglerinin milyarlarca dolarlık devasa kârlar elde etmek için bu insani meseleye teveccüh göstermeye meyilli olmadığını söylüyor.
Bağımsız medya grubu Mediascope Türkiye, Siyonist rejimin tükettiği toplam çeliğin %65'ini bu ülkenin sağladığını ve bunun yüksek bir rakam olduğunu açıkladı.
Elbette Türkiye'den İsrail'e pek çok gıda ve tarım ürünü ihraç ediliyor ama Türkiye esas olarak Siyonist rejimin demir-çelik pazarına hakim durumda.
Çelik İhracatçıları Birliği'ne (ÇİB) göre, Türkiye'nin toplam çelik ihracatı 2022 yılında 21 milyar dolara ulaşacak. TİM raporunda ise Türkiye'nin 2021 yılında İsrail'e 1,4 milyar dolar çelik ihraç ettiği belirtiliyor.
ÇİB Başkanı Adnan Arslan’ın açıklamalarına göre; 17 Türk çelik ihracatçısı firma, Eylül 2022'de ticareti artırmak amacıyla İsrailli firmalarla Tel Aviv'de bir araya geldi.
Arslan şunları dedi: Taraflar arasında yapılan son anlaşmaya göre İsrail'in kullandığı çeliğin yüzde 65'i Türk üreticiler aracılığıyla sağlanıyor.
Türkiye'nin ekonomi analistlerinden Ali Ak Türk de şunları söyledi: Erdoğan hükümeti yetkililerinin İsrail'in suçlarına ilişkin konuşmaları hem iç siyasete dönük hem de seçim amaçlıdır ve ticaret tüm gücüyle devam etmektedir. (Tesnim)