Düşmanlık edenler iyi okusun! İsrail’i yenen komutan!
Hizbullah Lübnan’da siyonizme ve emperyalizme direnişin örgütü. İsrail’i ayağıyla ezen örgüt. O örgütün, o zaferin komutanı da Hasan Nasrallah! Mezhepçilikle Nasrallah’a düşmanlık edenler onun hayatını iyi okumalı.
Hizbullah’ın büyük lideri, komutanı Hasan Nasrallah, İsrail’in cuma akşamı düzenlediği hava saldırısında Beyrut’ta şehit oldu. 64 yaşındaki Komutan da şehitler kervanına katıldı. Nasrallah 7 Ekim’de başlayan Filistin direnişine ilk günden itibaren İsrail’in kuzeyinde cephe açarak destek vermişti. Giderek tırmanan gerginlik Lübnan içlerine sarkınca Nasrallah hedef oldu.
İsrail’e yenilgiyi tattırdı
Hasan Nasrallah, İslam dünyasının yaşayan en büyük komutanlarından biriydi. 12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan İsrail saldırısını göğüslemiş ve 33 gün süren savaşta İsrail’e yenilgi tattırmıştı. Dünya çapında büyük yankı yapan bu başarıdan dolayı İsrail bugüne kadar Hizbullah’ı direkt hedef alamamıştı. Nasrallah ölmeden önce yaptığı konuşmalarda Filistin davasını sonuna kadar savunacaklarını ve İsrail saldırganlığına boyun eğmeyeceklerini cesur çıkışlarıyla ilan etmişti.
Lübnan’ın 15 yaşındaki çocuğu
Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 31 Ağustos 1960 tarihinde başkent Beyrut'un Burc Hamud bölgesinde doğdu.
Lübnan'da iç savaşın başladığı 1975 yılında 15 yaşında olan Nasrallah, ailesiyle birlikte memleketi Sur kentine bağlı el-Bazuriye köyüne döndü ve orada Şiî Emel Hareketi'ne katıldı.
Irak ve İran'daki dini merkezlerinde eğitim adı. Daha sonra Lübnan'a dönerek Emel Hareketi'nin lideri Abbas Musevi'nin kurduğu okulda öğrenim gördü.
1982’de Hizbullah’a katıldı
İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgal etmesinden sonra Hizbullah örgütüne katıldı. Abbas Musevi'nin 1992'de İsrail tarafından öldürülmesinden sonra 12 Şubat 1992'de Hizbullah'ın genel sekreteri seçildi.
İsrail - Lübnan Savaşı sırasında 14 Temmuz 2006'da Nasrallah'ın birkaç saat önce ziyaret ettiği büro, İsrail'in attığı bombalarla imha edildi. Ancak Nasrallah sağ kurtulmayı başardı.
İsrail’e yenilgi tattırdı
Hizbullah'ın 2000 yılında güney Lübnan'ın 22 yıl süren İsrail işgalinden kurtarılmasında ve ardından Temmuz 2006 savaşında İsrail'e karşı oynadığı rol, Nasrallah'a büyük prestij kazandırırken, 2006 Lübnan Savaşı'nın galibi, birçok Orta Doğu ülkesinde Hizbullah olarak görüldü.
Nasrallah ayrıca Lübnanlı ve Arap esirler ile İsrail tarafından alıkonulan direnişçilerin cesetlerinin iade edilmesi için takas anlaşması yapılmasında da önemli bir rol oynadı.
Etkili konuşmaları ve güçlü kişiliği, Arap ve İslam dünyasında kendisine popülerlik kazandıran faktörler olurken, konuşmaları geniş yankı ve ilgi gördü.
Suriye’ye destek
2011 yılında başlayan Suriye iç savaş kışkırtması ve ayaklanmalarında ABD ve İsrail’in eğitip donattığı terör örgütlerine karşı Suriye vatanını savundu. Buraya 10 binin üzerinde savaşçısını gönderdi. Çok sayıda komutanını da şehit verdi. İran’ın Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin liderliğinde bölgesel direnişe de destek verdi. Büyük bir stratejiyi bölgede uygulayarak,
ABD ve İsrail’i sahada da etkisiz hale getirdi ve Türkiye’nin koridor müdahalesinden sonra büyük bir mevzi kazanıldı.
İki cephede savaş! Hamas’ı eğitti
İran ve Hizbullah’ın destek ve eğitimiyle Filistin’de benzer bir direniş hattı HAMAS üzerinden kuruldu. Bu direniş 7 Ekim atılımıyla kendini bütün dünyaya gösterdi. Herkesi şaşırttı. Filistin mücadelesi tarihinde ilk kez savunmadan, büyük taarruza geçerek İsrail’i şaşırttı. Tam da bugünlerde güneyden Filistin, kuzeyden Hizbullah İsrail’i iki cephede savaşmaya zorladı ve kısa sürede biter denilen mücadele bugünlere kadar geldi. Bu mücadelede Hizbullah’ın ve lideri Nasrallah’ın stratejisi etkili oldu. İsrail bu cepheyi çökertmek için Lübnan’a ve Nasrallah’a saldırmak zorunda kaldı.
Oğlu şehit oldu, dik durdu
Şehit Nasrallah, 1997 yılında en büyük oğlu Hadi’yi İsrail ile yapılan bir çatışmada şehit vermişti… Kendisi de bu büyük dava uğruna şehit oldu.
Nasrallah’ın karakterini anlamak için önemli bir süreçti oğlunun ölümü… Oğlu Hadi Nasrallah 18 yaşında Hizbullah adına cephedeydi. Kendi iradesiyle savaşa katılmıştı.
1997'de güney Lübnan’da İsrail ordusunun mevzilerine yönelik saldırıda şehit oldu. Cenazesi İsraillilerin eline düştü. Oğlunun ölümünü İsrail televizyonunun şehitlerin kanlı fotoğraflarını paylaştığı yayında öğrendi. O sırada canlı yayında olan Nasrallah “Hep beraber savaşıyor, hep beraber şehid düşüyor, hep beraber kurban veriyoruz.” Dedi.
‘Oğlumun şehadetinden önce sizin karşınızda utanıyordum’
Nasrallah oğlunun şehadet haberinden sonra diğer şehit ailelerine şöyle seslenir: "Şu anda Allah bana şehit babası olmayı nasip etti, Dün sizin karşınızda başımı dik tutmaktan utanıyordum; ama şimdi izin verin ben de sizlerden biri olayım. Bizler Hizbullah'ın liderliğini yaparken oğullarımızı gelecek için saklamıyoruz, Aksine bizler onların yüce şehitlik mertebesine nail olmasından onur duyuyoruz.”
İsrail şantaj yaptı
İsrail, oğlunun cesedi karşılığında esir takası istedi. Burada da boyun eğmedi ve şantajı kabul etmedi: “Oğlumun cenazesinin en temiz ve en kutsal topraklarda tutulması benim için bir onurdur.
‘Canlı esirler çok daha değerli’
“Oğlumun cenazesini şehadet şerbetini içen şehit esirlerin naaşları ile birlikte canlı esirleri de geri almadan kabul etmeyeceğim. Görmek istediğim son cenaze oğlumun cenazesidir. Çünkü canlı esirler benim için oğlumun cenazesinden çok daha değerlidirler.”
Nasrallah, 1998'de 145 canlı esir ve 140 şehit cenazesinin takasında oğlunun bedenine kavuşabildi.
(Aydınlık)