Esnaf Olarak Sorumluluklarımız
Bismillahirrahmanirrahim
“Sözünde ve işinde doğru olan tüccar, ahirette nebilerle, sıddıklarla ve şehitlerle beraber olacaktır.” (Tirmizi)
Toplumun bütün kesimleri bir şekilde ticaretle alakalıdır. İnsanlar ya satıcı ya da alıcıdırlar. Ticaret için kurulan tezgâhlara uğramayan insan hemen hemen yoktur. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir” hakikati de, bu işin bereketini ortaya koymaktadır. Hal böyle olunca, Müslümanların ticaretten uzak durmaları ve bu işe gerekli ehemmiyeti vermemeleri doğru değildir. Doğru olmayan ticaret; Müslüman’ı Allah’a kulluktan alıkoyan, İslami sorumluluğunu yerine getirmeye mani olan ticarettir. Eğer ticaret yapan Müslüman, İslami usullere göre ticaretini yaparsa, ahirette nebilerle, sıddıklarla ve şehitlerle beraber olma müjdesine mazhar olacaktır inşallah.
Hz. Ebu Bekir (r.a) başta olmak üzere birçok güzide sahabenin de ticaretle iştigal ettiği ve ticaret sayesinde birçok hayırlı işe öncülük ettiği bilinen gerçeklerdir. Hz. Ebu Bekir (r.a)’ın birçok Müslüman köleyi azad etmekle birlikte, İslam ordusunun zaruri ihtiyaç hissettiği anlarda bütün malını Allah yolunda harcadığını görmekteyiz. Diğer sahabenin de sadaka–i cariye olan kuyu yapma, mağdur insanlara yardım etme, cihat için askerlerin teçhizatını üstlenme gibi hayırlar yaptığını biliyoruz.
Müslüman tüccarlar, İslam’ı yüzyıllarca dünyanın değişik bölgelerine yaymış, savaşa ihtiyaç bırakmadan kavli ve ameli tebliğleriyle kitleleri İslam’a yönlendirmişlerdir. Onun için İslam tarihinde ticaret, tebliğde de önemli bir rol oynamıştır. İslam’ın Güneydoğu Asya’ya yayılması, tamamen ticarî ilişkiler sayesinde olmuştur.
Ticaret ile uğraşan Müslümanlar, ticaretlerini İslami kurallar çerçevesinde yapar ve bu işi bir kazanç vesilesiyle beraber aynı zamanda bir tebliğ aracı olarak kullanırlarsa, onların kurmuş oldukları her bir ticari tezgâh, aynı zamanda bir tebliğ ortamı olur.
Ticaret, bütün dönemlerde Müslümanlar için büyük önem arz etmiştir. Ancak İslami ticaret ahlakının büyük ölçüde terk edildiği günümüzde, ticaretin yalan, hile, sahtekârlık, dolandırıcılık ve haram kazanç olarak algılandığı yaygınlaşmış haldedir. Bu durumda yeniden İslami ticaret ahlakını diriltip hayata geçirmek ve bu alanda kardeşlerimizin İslam’da ticaretin nasıl olması gerektiğini pratikleri ile ortaya koyma sorumlulukları vardır. Müslümanların bu alana ciddiyetle eğilmeleri, mevcut kötü durumu ıslah edip bu ortamı davet ve tebliğ için kullanıp aynı zamanda İslami hizmetler için imkânlar oluşturmaları bir zaruret haline gelmiştir. Ticaret yapan kardeşlerimizin; münkeratın arttığı bu dönemde bile yalan, hile, faiz gibi haramlara bulaşmadan, emanete ihanet etmeden, sözünden caymadan, dürüstçe ticaret yapılabileceğini göstermeleri gerekir.
Ticari faaliyette bulunacak kimselerin, meşru ve usulüne uygun ticaret yapabilmeleri için, genel ticari prensip ve ahlak kurallarını bilmeleri gerekir. Gerek Kur’an–ı Kerim’de gerekse hadis–i şeriflerde geçen ve esnaf kardeşlerimizin dikkat etmeleri gereken bazı hususları hatırlatmak istedik.
Doğruluk: İslam dini doğruluk temeli üzerine kurulmuştur. Müslümanım diyen her insanın hayatının her safhasında doğruluğu şiar edinmesi gerekir. Müslüman tüccarlar ve ticaret ile uğraşan kardeşlerimiz, öncelikli olarak doğruluk noktasında kendilerine halel getirmemelidirler. Doğruluğun olduğu yerde güven hâsıl olur. Satıcının ölçü ve tartıda hile yapmaması, malın kalitesi ve fiyatı konusunda doğruyu söylemesi, malı müşteriye zamanında teslim etmesi konularında çevresine güven vermelidir. Hiç bir esnaf kardeşimiz sözüne güvenilmeyen, yalan söyleyen konumuna düşmemelidir.
Yemin: Ticarî ahlakın önemli yansımalarından biri, olabildiğince yeminden kaçınmaktır. Peygamber efendimiz, haklı da olsa bir tüccarın malının vasfını anlatırken yemin içmesini men etmiştir. Yemin etmeyi alışkanlık haline getiren bir esnaf, mürüvvetini yitirdiği gibi yaptığı yemin malın bereketini de kaçırır. Dolaysıyla Müslüman esnaflarımızın ticari muamelelerinde yeminden kaçınmaları gerekir.
Aldatmak: Ticarî ahlaka uygun olmayan davranışlardan biri müşteriye, malı methederek revacı artırıp fiyatını yükseltmektir. Bu durumda, müşterinin iradesi etki altına alınmış ve sıhhatli düşünmesine engel olunmuş olur. Neticede müşteri aldatılmış olur. Yine bir malda olmayan özellikleri var gibi gösterip müşteriyi aldatmak, İslami ticaret ahlakına uymayan bir davranış biçimidir. Aldatma ise dinimizce haramdır.
Peygamber efendimiz (s.a.v), pazar yerinden geçerken elini bir buğday yığınının içine sokunca eli ıslandı. Bunun üzerine satıcıya sebebini sordu: Yağan yağmurun ıslattığını bildirince, Allah Resulü (s.a.v); “Bu ıslaklığı herkesin görmesi için zahirenin üzerine çıkarman gerekmez miydi? Hile yapan bizden değildir” buyurdular. (Ebu Davud)
Ticarette dikkat edilmesi gereken davranışlardan birisi, malı methetmekten çok varsa kusurunun söylenmesidir ki malı alan aldanmasın. Satıcı malını olmayan vasıflarla övüyorsa, yalan söylemiş demektir. Müşteri, onun sözüne aldanarak malı alırsa, müşteriye zulmetmiş olur. Ancak müşterinin bilmediği ve malda mevcut olan vasıfları müşteriye anlatabilir.
Satış üzerine satış yapmak: Satış üzerine satış, pazarlık üzerine pazarlık yapmak nehyedilmiştir. Satış üzerine satış; müşteriye, muhayyerlik müddeti içinde bir başkasının, “bu satışı boz, ben sana bu malın benzerini daha ucuza satacağım yahut aynı fiyatla daha iyisini vereceğim” şeklindeki müdahalesiyle yapılır. Bu şekilde bir davranış doğru değildir.
Bugün telefonla yapılan siparişlerde karşılıklı olarak mal ve para havalesi yapılmaktadır. Bu gibi durumlarda hem mal hem de para söz verilen zamanda karşılıklı olarak teslim edilmelidir.
Ticarette insanın kıymet ve mertebesini yükselten bazı hasletler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
–Aşırı kâra kaçmamak: Mal satılırken makul bir kâr ile satılmalıdır. Müşteri bir mala gereğinden fazla para ödüyorsa ya piyasayı bilmediğinden ya da mala şiddetle ihtiyacı olduğundandır.
–Parayı alırken borçluyu sıkıştırmamak.
–Borcunu öderken hakkıyla ve tamamen ödemek. Alacaklının ayağına gidip memnuniyetini belirtmek...
–Yapılan ticarî muameleyi bozmak için müracaat edeni reddetmemek.
Ticaret ile uğraşan kardeşlerimizin hedefleri olmalıdır. Bunlar;
–Ticari sahadaki kokuşmuşluğu ıslah edip İslami ahlakla ihya etmek…
–Ticaretle uğraşan her kardeşimizin, kendi şahsında, İslami ticaret ahlakını oluşturması ve bu güzelliklerle bezenip örnek olmaya çalışması.
–İslam’ın yasakladığı her türlü ticari faaliyetten uzak durup helal dairesi içinde ticaret yapmanın mümkün olduğunu ortaya koymak…
–Her esnaf kardeşimizin, müşterisini ve tüccarını daveti için muhatap kabul etmesi ve ciddiyetle ilgilenip onu davaya kazandırmaya çalışması. Yapılan hayırlı hizmetlere maddi ve manevi destek vermelerine ve yapılan hayırlı işlerden gelen hayra ortak olmalarını sağlamak…
–Esnaf komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmak…
–Kazancının önemli bir kısmını İslami faaliyetler için infak etmek…
Yazdıklarımızın ve söylediklerimizin yanında esnaf kardeşlerimizin hiç unutmamaları gereken bir başka husus; çevrelerinde İslami hassasiyet sahibi olarak bilinen esnafların yanlışlıkları birilerinin Müslümanlardan uzak durmasına –Allah korusun– İslam’dan uzaklaşmasına sebebiyet verirse bunun ahiretteki hesabı çok ağır olur.
Rabbim, ticaret ile uğraşan tüm kardeşlerimizi, İslami usullere göre ticaretini yapan, ahirette nebilerle, sıddıklarla ve şehitlerle beraber olma müjdesine mazhar olanlardan eylesin.
Allah’a emanet olun.
Başyazı / İnzar Dergisi – Ağustos 2015 (131. Sayı)