Vasat Olmak
“İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl’ün de size şahit olması için sizi vasat bir ümmet kıldık.” (Bakara: 143)
Abdullah bin Mes’ûd ve Câbir bin Abdullah (ra)’dan rivayet edildiğine göre Peygamberimiz Aleyhisselatu Vesselam eliyle yere bir çizgi çizer ve şöyle buyurur:
“İşte Allah’ın dosdoğru yolu budur.” Ardından bu çizginin sağına ve soluna da çizgiler çizip sözüne şöyle devam eder: “İşte bu yolların her birinde bir şeytan vardır ve insanları o yola çağırır.”
İslami kavramlara değişik anlamlar yükleyip Müslümanların algısını etkilemeyi ve farklı yönlere kanalize etmeyi hedefleyen İslam düşmanlarının istismar ettikleri kavramlardan biri de “vasat ümmet” kavramıdır.
Vasat olmak, sorumluluktan kaçmak değil, aksine sorumluluk yüklenmektir. Vasat Müslüman, kimseye zulmetmediği gibi başkasının zulmüne boyun eğmeyendir. Bozguncuların haksızlık ve zulmünün karşısında duran, Allah’ın hududlarına riayet edendir.
Vasat yol, Allah Teâlâ’nın Müslümanlar için tayin ettiği dosdoğru yoldur. Hayatı Kur’an ve sünnet çerçevesinde şekillendirmektir. İnsanlara karşı şahitlik etmek ve onlar arasında adaletin ikamesi için çabalamaktır. Hayatın her alanında İslam’ın emir ve yasaklarına uymak ve Müslümanca yaşamaktır.
Vasat Müslüman, Müslümanlara karşı yumuşak ve mütevazı davranırken, İslam düşmanlarına ve mütecavizlere karşı şiddetli olandır. Ehli kıble hiçbir Müslümanı küfürle itham etmez, Müslümanlara karşı tavır almaz ve düşmanlık yapmaz. Suçlu olsalar bile, kâfirleri sevindirecek şekilde Müslümanların aleyhinde bir tutum içerisinde bulunmaz. Meşrebi, mezhebi, grubu ve cemaati ne olursa olsun, tüm Müslümanları kardeş kabul eder.
İslam’a ve Müslümanlara zarar getirecek hiçbir ortamda bulunmaz. İslam ve Müslümanların düşmanlarına muhabbet beslemediği gibi onlarla her türlü ilişki ve ortaklıktan uzak durur.
Ölçü ve değerleri her zaman muhafaza eder. İtikatta ölçüsüzlüğün delalete, ibadette ölçüsüzlüğün bid’ate, savaşta ölçüsüzlüğün azgınlık, tecavüz ve talana yol açtığını bilir.
Bu hayırlı ümmet; rotasını kaybetmiş, azgın suların insafına terkedilmiş, gelecekle ilgili bütün ümitleri tükenen, maddi refahın zirvesindeyken manen ve ruhen dibe vuran günümüz insanına büyük ümitler kaynağıdır. İnsanlığa önderlik yapacak, zulmü ve haksızlıkları ortadan kaldıracak ve adaleti icra edecek kabiliyete sahip bu şahsiyetler ve oluşumlar, her yönüyle kurtuluş kapısıdır.
İslam ümmetinin dünyayı şekillendirme ve nizam vermede bir takım sorumlulukları bulunmaktadır. Büyük imtihanlara tabi tutulan ümmetin bir kez daha küllerinden doğup vasat çizgide hareket etmesi ve kendisinden bekleneni yerine getirmesi zorunlu hale gelmiştir. Ümitleri tükenen insanlık, çaresizlik içerisinde ömrünü heder ederken, Müslüman halklar zalim ve müstekbirlerin zulmü altında ezilirken, İslam ümmetinin vasatı takip etmesi ve Müslümanların şahitler olarak insanlığın önüne çıkıp kurtuluş gemisinin kaptanları olarak görevlerini icra etmeleri gerekir.
Camia olarak vasat ümmetin bir parçası olma gayreti içerisindeyiz. İfrat tefritten uzak, vasat ve mütedil bir noktayı yakalamak için Kur’an, sünnet, ashab, selefi salihin, çağdaş İslam davetçilerinin söyledikleri ve yaptıklarını kendimize esas alıp yolumuza devam ediyoruz. Yaptıklarımız, söylediklerimiz ve yazdıklarımız bunun ispatıdır. Aynı çatı altında hizmet ettiğimiz kardeşlerimiz ve aynı çatı altında olmayıp İslam’a hizmet etmeyi meslek edinen Müslümanların müspet öneri ve eleştirilerine her zaman açık olduğumuzu söylemiş ve söylemeye devam ediyoruz. Dergimiz çıktığı günden bu yana kardeşlerimizden ve dostlarımızdan aldığımız öneri, tavsiye ve eleştirilerde “falan şeyler de olsaydı daha iyi olurdu” dediklerini duymuşuzdur. Ancak yaptıklarımızın, söylediklerimizin ve yazdıklarımızın İslam ve Müslümanlar için zararlı olduğunu, azınlık bir kesim dışında, kimse iddia etmemiştir. Bununla birlikte yaptıklarımızın, söylediklerimizin ve yazdıklarımızın İslam’a ve Müslümanlara zarar vermemesi için azami gayret sarf etmekteyiz.
Ne bizim ne de hiçbir Müslümanın yaptıkları işlerde kendilerine sadece yorgunluklarının kâr olarak kalmasını istemiyoruz. Hiçbir konuda ve hiçbir işte ifrat tefrite düşmeden müdetil ve vasat bir çizgide yürüyerek İslam ve Müslümanlara faydalı olmak için hem düşüncede hem de faaliyetlerimizde vasat olacağız. Rablerinin buyruklarını yerine getirmek için hizmet eden tüm Müslümanların vasat olmalarını istiyoruz. İslami davetten içtimai hayata, insanlarla ilişkilerden cihada kadar hayatın her alanında vasatı esas almaya ve itidal üzere hareket etmeye devam edeceğiz.
Konuşma ve yazılarımızda hiçbir Müslüman şahsiyet, yapı ve oluşumu hedef tahtasına koymayacağız. İslam ve Müslümanlara düşmanlıkları ile bilinen şahsiyet ve yapıların düşmanca eleştirilerinin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. İslami hassasiyeti olan ve İslam’a hizmet etmekle tanınan Müslüman kardeşlerimizin tavsiye ve önerilerini dinlemeye, okumaya, anlamaya ve fayda gördüklerimizi yapabildiğimiz kadarıyla uygulamaya çalışırız. Okuyucu ve kardeşlerimizin tavsiye ve önerilerini hiçbir zaman kulak ardı etmeyeceğiz. Bugün yapamasak bile yarın yapabiliriz. Bütün bunlar, ifrat tefritten uzak durmak, vasat yolda olmak ve hikmet noktasını yakalamak içindir.
Ümmetçi bakış ve anlayışımızı, hayatın her aşamasında sürdüreceğiz inşallah. Sağa sola sapmadan hayırlı olanı yapacağız. Ölçülü olacağız, ifrat ve tefrite saparak Müslüman toplumumuzu sıkıntıya sokmayacağız. Hedefimiz büyüktür, İslam adaletini ikame etmektir. Yeryüzünün tümünde, olmazsa İslam topraklarında, olmazsa, üzerinde yaşadığımız coğrafyada, olmazsa şehrimizde, olmazsa köyümüzde, olmazsa mahallemizde, olmazsa evimizde bunu gerçekleştirmektir. Allah ve Resulünün istediği hal üzere yaşamak ve yaşatmaktır. Rabbimizden, en üst hedefe varmak için bizi müsaitleştirmesini ve bizler için esbaplar hazırlamasını dileyeceğiz. Bunlar hiçbir zaman hayali ve afaki şeyler değildir. Rabbimiz dilerse ve biz, düşüncede ve amelde O’nun istediği şekilde hareket edersek düşmanlarımızın -belki de bazı Müslümanların- hayal etmediği şeyleri görür ve yaşarız. O diledikten sonra hiçbir güç ve kuvvet buna engel olamaz. Her bir okuyucumuz sadece kendi hayatında, yaşadıklarını ve gördüklerini tasavvur ederse, hiç ummadığı çok şeyi Allah’ın gaybi yardımı ile yaşadığı gözlerinin önüne gelecektir.
Kardeşlerimizin hayırlı bir topluluk olmalarını istiyoruz, şahitlik etmelerini istiyoruz. Her türlü hissi, nefsi davranıştan ve aşırılıktan uzak durmalıyız. Allah ve Resulüne itaatten taviz vermemeye, Allah Teâlâ’nın sınırlarını korumada büyük hassasiyet göstermeliyiz. Düşünce ve fikirlerimizle, tavır ve davranışlarımızla dengeyi muhafaza etmeye çalışmalıyız.
İslami yapı ve Müslüman şahsiyetlerin istikâmet üzere bulunuşu, ifrat ve tefritten uzak durmak ile mümkündür.
Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla, ifrat tefritten uzak, vasat ve mutedil bir yol üzerinde sabit kalmayı bizlere nasip et!
Allah’a emanet olun.
Başyazı / İnzar Dergisi – Eylül 2015 (132. Sayı)