Mü'minlere yakışan işlerini en güzel şekilde yapmalarıdır
Bismillahirrahmanirrahim
“Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” (Nahl: 97)
“Yüce Allah, yaptığınız işi sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut olur.” (Beyhaki, Şu’abu’l–İman, 4/334)
Allah (cc) insanı en güzel şekilde yaratmış ve onu sayısız nimetlerle donatmıştır. İnsanın ahsen–i takvim üzere yaratılması en güzel kul seviyesine ulaşma potansiyeline sahip olduğunun da işaretidir. Zira Allah (cc) insanları bu kabiliyette yaratmıştır.
İnsanı başıboş bırakmayan Allah (cc), ona bir kısım sorumluluklar yüklemiş, önünün aydınlatılması ve hakikati bulması için peygamberler ve kitaplar göndermiştir. Son peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselatu Vesselam’ın gönderilmesiyle din kemale erdirilmiştir. Bu durumda sorumluluğunu yerine getirip İslam’ı en güzel şekilde yaşaması durumunda insan, Allah Teâlâ’nın hoşnut olacağı iyi bir mü’min ve salih bir insan olabilir.
Mü’min; Kur’an–ı Kerim, Sünnet–i Seniyye, Ashab–ı Kiram ve Selef–i Salihin’in çizgisini esas alıp bu çerçevede kendisini sorgulamalı, görevini hakkıyla yerine getirip getirmediğine bakmalıdır. Zira sorumluluk yüklenen Mü’min, görevini en güzel şekliyle yerine getirmekle yükümlüdür.
İşini en iyi şekilde yapmak, bilinçli hareket eden sorumluluk sahibi Müslümanların özelliğidir. İslam, her alanda en iyisinin yapılmasını istemektedir. Baştan savma, gayesiz hareketler ve rastgele işler tasvip edilmemiştir. Sağlam bir inanca sahip olmak, hayırlı işleri en güzel şekliyle yerine getirmek, dosdoğru olmak ve en iyiyi yakalamak için çabalamak İslam’ın emrettiği güzelliklerdir.
Müslüman, gündelik işlerini en iyi şekilde yapmakla birlikte İslami sorumluluklarını en mükemmel şekilde yerine getirerek kulluğunu icrada en iyi noktayı yakalamalıdır.
Yerine getirilmesi gereken sorumlulukların ilki ibadetlerdir. İbadetlerimizi en güzel şekliyle yerine getirerek, farzları zamanında ve kâmil şekliyle eda etmeli, nafile ibadetlerimizi de düzenli bir şekilde yerine getirmeye çabalamalıyız.
Yerine getirilmesi gereken diğer bir sorumluluk; hizmet alanında tevdi edilen işleri en güzel bir şekilde yapmaya çalışmaktır. İşlerimizi itina ile eksiksiz bir şekilde yapmaya gayret edersek Allah’a ve Resülüne karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş oluruz. Bununla birlikte, genel olarak müminlere, özel olarak da dava arkadaşlarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş oluruz. Bu minval üzere yaptığımız işlerimizin neticesi de bereketli olur.
İslam’a ve Müslümanlara yapılan hizmetin her alanı kıymetlidir, değerlidir. Bu alanda gösterilen her gayretin Allah indinde mükâfatı vardır. Sorumlulukta küçük büyük ayrımı yapmadan, her kardeşimiz kendi hizmet alanında görevini en güzel ve eksiksiz bir şekilde yapmak için gayret göstermelidir. Hiçbir işimizi hafife almamalı, hiçbir sorumluluğu küçük görmemeliyiz. Bir işe giriştiğimizde onu iş olsun diye değil, üzerinde ehemmiyetle durarak yapmalıyız. İşlerimizi ciddiyetle yapmazsak sorumluluklarımızı gereği gibi yerine getirmemiş oluruz.
İlim adamı ilmi çalışmalarında, tüccar ticaretinde, teşkilatçı teşkilat alanında, işçi işinde en güzelini yapma gayreti içinde olmalıdır. Siyasi alanda, derneklerde ve diğer sahalarda İslâmi faaliyet yürüten kardeşler zamanı gereği gibi değerlendirip işlerini en güzel şekliyle yapmaya çabalamalıdırlar.
Herkes sorumluluk alanındaki işlerini teferruatlı bir şekilde takip etmelidir. İşlerimizde programlı olmakla birlikte bunların takibini de düzenli olarak yapmalıyız. Faaliyetlerin hayırlı ve bereketli neticelenmesi için bu gereklidir. Sergileyeceğimiz güzel performansla ve işlerimizin neticesinde ortaya çıkan semerelerle insanları davamıza cezbetmeliyiz. İnsanlar bizi, yaptığımız güzelliklerle anmalı ve güzelliklerimizi kendilerine örnek almalıdırlar. Böylelikle yaptığımız hayırlı işlerle sevap kazandığımız gibi bizi örnek alıp hayırlı faaliyetler yapan insanların da hayırlarına ortak olmuş oluruz.
İslâmi hizmet sahasında hem amirin hem de memurun kendi konumuna göre sorumluluğu vardır. Amir, işlerin güzel bir şekilde yürütülmesi için memura verdiği işi teferruatıyla anlatmalı, işi yapma aşamasında kendisine her türlü desteği vermeli ve işin bitimine kadar işi takip etmelidir. Memur da kendisine verilen görevi ibadet bilinciyle yapmalı, işini bitirinceye kadar canla başla çaba sarf etmelidir. Yapılan işlerin sonucunu Allah (cc) belirler. Ancak yapılan iş gerek amirin gerekse memurun ihmalinden kaynaklanan kusurlardan dolayı kötü neticelenirse her ikisi de bundan mesul olur. Allah (cc)’a karşı mesul olurlar, dava arkadaşlarına karşı mesul olurlar, topluma karşı mesul olurlar.
İbadetlerimiz, sadakatimiz, teslimiyetimiz, fedakârlığımız ve cesaretimiz ile çevremize örnek olduğumuz gibi sorumluluğunu aldığımız iş ve çalışma alanında da en güzelini, en faydalısını yaparak örnek olmalıyız.
Rabbim bizleri, sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getiren kullarından eylesin.
Allah’a emanet olun.
Başyazı / İnzar Dergisi – Mart 2016 (138. Sayı)