Altı kentte Zazaca araştırması: Yok oluyor
GİYAV tarafından Diyarbakır, Bingöl, Şanlıurfa, Muş, Dersim ve Erzincan'da yapılan Zazaca araştırmasında anadilini gerçek anlamda bilen çocukların oranı yüzde 7'lerde, ebeveynlerin oranı ise yüzde 8'lerde kaldı
Göç ve İnsani Yardım Vakfı (GİYAV) geçtiğimiz günlerde, "Türkiye'de Zazacanın Konuşulduğu Bölgelerde Dilin Kullanımı ve Geleceğe Dair Öngörüler" başlıklı bir rapor yayımladı.
UNESCO'nun 'tehlike altındaki diller' listesinde yer alan Zazaca giderek daha az konuşuluyor.
Anadili Zazaca olan kişilerin bu dili aile içinde, sokakta, sosyal ilişkilerinde kullanarak sürdürdüğü; yazılı eserler, görsel yayınlar, akademik çalışmaların oldukça sınırlı olduğu ve yeni nesillere dilin aktarılmasında önemli sorunlar yaşandığından hareketle yapılan araştırma, Zazacanın en çok konuşulduğu altı kent ile bu kentlerin ilçe ve köylerinde hem çocuklarla hem de ebeveynleriyle konuşularak yürütüldü.
Araştırmada Zazacanın ev içinde, sokakta, sosyal ilişkilerde kullanıldığı ancak yeni nesillerde yaş küçüldükçe kullanımının daha çok azaldığı tespit edildi.
Zazaca dilini konuşanların dilin korunmasını önemsedikleri ve bu alanda yapılan seçmeli ders, kurslar, iletişim araçları vb. ilgi duyduklarını belirttikleri araştırma bir kez daha; dilin karşı karşıya olduğu tehlikeyi tespit etti.
Araştırmanın verilerine geçmeden önce Zazacaya dair birkaç tarihi hatırlatmayı paylaşalım: Zazacanın bilimsel olarak araştırılması tarihte ilk olarak 1856 yılında yapıldı.
Bu dilde ilk yazılı metin Peter Lerch tarafından 1857 yılında Petersburg'da yayımlandı. Lerch'in çalışmaları Osmanlı-Kırım savaşında Rus güçlerine esir düşen ve ağırlıklı olarak Palulu ve Bingöllü esir askerlerden elde ettiği bilgilere dayanıyordu.
Diğer bir araştırmacı olan Friedrich Müller ise yaptığı çalışma ve araştırmalarda Zazacanın Kürtçe ve Farsçaya göre daha eski bir dil olduğu tespitini yaptı.
Zaza dilinin diğer metinleri Alman arkeolog Albert von Le Coq tarafından yayımlandı.
Araştırma verileri ne söylüyor?
GİYAV araştırması, Diyarbakır Merkez, Lice, Hani, Eğil, Dicle Kulp, Çermik ilçe ve köylerini; Bingöl Merkez, Bingöl Genç ilçe ve köylerini; Şanlıurfa'nın Siverek, Muş'un Varto ilçesi ve köylerini, Dersim kent merkezi ve köylerini ve Erzincan köylerini kapsayacak biçimde yapıldı.
Anadili Zazaca olan çocuklar ve ebeveynlerini kapsayan araştırmada çocukların yüzde 13'ü 6-9 yaş aralığında, yüzde 35,2'si 10-13 yaş aralığında ve yüzde 51,8'i de 14-17 yaş aralığında yer aldı.
"Anadilinizi ne düzeyde biliyorsunuz" sorusuna; "Konuşuyorum, anlıyorum ve yazabiliyorum" diyen çocukların oranı 7,9 olarak tespit edildi. "Konuşuyorum, anlıyorum ve yazabiliyorum" diyen ebeveynlerin oranı ise 8,7 oldu.
Anadili Zazaca olan çocuklar "Anadilinizi kimler aracılığıyla öğrendiniz?" sorusuna yüzde 67,2'si aileden öğrendiğini, yüzde 32,8'i ise komşu ya da arkadaşlardan öğrendiğini söyledi.
Çocukların yüzde 86,7'si "Anadilinizi öğrenmek ve daha iyi konuşmak ister misiniz" sorusuna 'evet' yanıtını verdi. Bu soruya 'evet' diyen ebeveynlerin oranı ise yüzde 91,6 oldu.
Yine "Anadilinizi öğrenmek için kurs imkânı olsa katılır mısınız" sorusuna çocukların yüzde 67,2'si, ebeveynlerin yüzde 66,7'si 'evet' dedi. Ebeveynler "Çocuklarınıza anadillerini öğretmek için çaba harcıyor musunuz" sorusuna yüzde 64,1 oranında da 'evet' yanıtın verdi.
Araştırma Zaza ailelerde evin içinde kullanılan dilin yüzde 56,1 ile Zazaca olduğunu vurgularken, evde konuşulan ikinci dilin ise yüzde 43,9 ile Türkçe olduğunu tespit etti.
"Evinizin içinde anadilinizi ne sıklıkla konuşursunuz?" sorusuna çocuklar yüzde 40,1 ile 'her zaman' yanıtını verirken, ebeveynlerin 'her zaman' yanıtının oranı ise yüzde 70,9 oldu.
Araştırmaya göre anne babasıyla ana dilini konuşan çocukların oranı yüzde 46,6. Çocuklarıyla ana dilini konuşan ebeveynlerin oranı ise 62,5.
Çocuklar sokakta hangi dili konuştuklarına dair soruya 58,8 oranında Türkçe, 40,1 oranında Zazaca diye yanıt verirken; ebeveynler sosyal hayatta hangi dili konuştuklarına dair soruya 73,8 ile Zazaca, 24,6 ile Türkçe diye yanıt verdi.
Araştırmaya göre okulunda anadilinde eğitim almak isteyen çocukların oranı 66,4. Çocukları için anadilinde eğitim talep eden ebeveynlerin oranı ise 73,5.
Ancak bu veriye rağmen çocuklar "Okulunuzda anadilinizi seçmeli ders olarak seçtiniz mi" sorusuna yüzde 73,2 oranında hayır demişler. Bunun nedeni ise böyle bir seçeneğin varlığından dahi haberdar olmamaları.
Anadilinizin varlığını sürdürmesinin önündeki en büyük tehlike nedir sorusuna, ebeveynler 27,5 oranında "Türkçe konuşulması" yanıtını verirken, yüzde 12,3 oranında "anadilde eğitimin olmaması", yüzde 9,7 oranında "çocukların hep Türkçe konuşması", yüzde 5,8 oranında "devlet baskısı" yanıtları verilmiş.
Zaza bölgelerde pazar dili Türkçe
GİYAV Başkanı Av. Çiğdem Ertak; Zazaca araştırmasına dair Independent Türkçe'nin sorularını yanıtlamaya bir tespitle başlıyor:
Anadili Zazaca olan topluluklar kendi öz mekanlarında ve toplumsal yapıları içinde dillerini ihtiyaçları doğrultusunda geliştirip günümüze kadar getirmeyi başardı. Son yüzyılda yaşanan çok büyük değişimlerle beraber Zazacayı kullananların köylerden kentlere doğru ciddi oranda göç etti.
Kendi mekânında kendi toplumunun bütün ihtiyaçlarını karşılayabilen Zazaca, şehirleşmeyle beraber yaşanan bu çok hızlı toplumsal dönüşüme ayak uydurmakta zorlandı.
Hiçbir statüsü olmayan ve üstüne yoğun bir şekilde asimilasyon politikalarına maruz kalan bir dilin bu kadar hızlı yaşanan toplumsal dönüşümlere uyum sağlayıp gelişim gösterebilmesini beklemek imkansızdır.
Bu haliyle Zazaca günümüz toplumunda siyasetten ekonomiye, sanattan sosyal bilimlere, hukuktan eğitime birçok alanda gerekli olan terminolojiye sahip değil.
Bir dilin kullanım düzeyinin en net gözlemlenebildiği alanlardan biri ekonomidir. Pazarda kullanılan dil o toplumdaki hâkim dil hakkında bize önemli veriler vermektedir.
Sadece Zazaca konuşanların yaşadığı küçük bazı ilçeler dışında pazar dilinin Zazaca olduğunu söyleyemeyiz. Kürtçenin Kurmanci ve Zazaki lehçelerinin beraber yaşadığı Diyarbakır gibi illerde dahi pazar dili Türkçedir.
Türkiye'deki politika ve uygulamalara bakıldığında Zarok TV dışında Zazaca dilinde yayın yapan televizyon kanalının olmadığı, bu dilde yazılı ve görsel malzemenin üretilmediği ve bu dilin örgün eğitim dışında öğrenilebilmesine ilişkin bir sistemin kurulmadığını söyleyen Ertak; vakıf olarak çocuk haklarına odaklı bir çalışma yürüttüklerini, bu yüzden Zazaca araştırmasında hedef kitle olarak çocukları da tercih ettiklerini söyleyerek sözlerini sürdürüyor:
UNESCO'nun da güvencesiz diller arasında saydığı Zazacaya ilişkin çocukların fikirlerini, önerilerini alarak bir saha çalışması yaptık. Zazacanın daha çok konuşulduğu altı şehirde, bunlara bağlı ilçelerde ve köylerde çocukların dile yaklaşımını, taleplerini öğrenmeye çalıştık.
Diyarbakır, Urfa, Muş, Bingöl, Dersim ve Erzincan kentlerinde çocukları üç yaş grubuna ayırarak sorular yönelttik. Ayrıca bu çocukların ebeveynleriyle ve özellikle köylerde muhtarlarla da görüşmeler yaptık. Görüştüğümüz çocukların tümü anadillerinin Zazaca olduğunu belirttiler.
Ama oran olarak okuma yazma oranının çok düşük olduğunu gördük. Okula başlamadan önce anadilini biliyor olsa bile okula başladıktan sonra bunu konuşma sıklığının azaldığını, Türkçeye ağırlık verildiğini, sokak dilinin Türkçeleştiğini anlattılar.
Resmi statü şart
Zaza ebeveynlerin, anadil eğitimine taraftar olduklarını ve bunu ideolojik bir saiklerle değil, kültür ve tarih aktarımı, Alevi Zaza bölgelerde ise inanç aktarımının bir aracı olarak gördüklerini söyleyen GİYAV Başkanı Çiğdem Ertak; Zaza toplumunun bu taleplerine rağmen dilin neden UNESCO tarafından 'tehlike altındaki diller' listesine alındığına dair de şu bilgileri veriyor:
UNESCO'nun birtakım kıstasları var, elbette dilbilimciler daha iyi bilir ama Zazaca bölgede Kurmanciye göre daha az sayıda kişi tarafından konuşulan, toplam nüfusa oranla daha dar bir nüfusa tekabül eden bir dil ve bu yüzden kırılgan ve hassas.
Bugüne kadar daha çok kırsal alanda varlığını sürdürmüş ama köyden kente göç ve teknolojinin değişimiyle giderek daha az kullanılmaya başlanmış.
Öte yandan örneğin Kurmancinin eğitim ve kültür alanındaki materyallerinin daha fazla üretilmesi de bir avantaj.
Ama ben Zazaca kadar olmasa da Kurmanci açısından da durumun çok iç açıcı olduğunu düşünmüyorum.
Çünkü bir dil resmi statüye kavuşmadığı, eğitimde kullanılmadığı, kamusal alanda kullanılması için politikalar geliştirilmediği müddetçe risk altındadır ve güvencesi yoktur.
Kurmanci dilinin konuşulduğu bölgelerde sokak dilinin giderek Türkçeye döndüğünü vurgulayan Ertak; Zazaların ve Kurmancların ortak yaşadığı bölgelerde ise Pazar dilinin Türkçe ve Kurmanci olduğunu, Zazacanın giderek ortak alanlarda konuşulmayan bir lisana dönüştüğü bilgisini veriyor ve "Yani Zazaların Kurmanciyi en azından anlayabildiklerini ve ticari alanlarda da Kurmanciyi kullanabildiklerini gözlemlediğimizi söyleyebilirim" diye konuşuyor.
Ne yapılmalı?
Ertak, bir dili yok olmaktan koruyabilmek için yapılabilecek en önemli şey insanların o dili konuşabilmesi ve çocuklarına öğretebilmesi için uygun koşulları yaratmak olduğuna dikkati çekiyor.
Zazaca materyal eksikliği nedeniyle vakıf olarak sekiz Zazaca masalı derleyerek kitap olarak bastıklarını söyleyen Ertak, birkaç tane Zazaca çizgi film ürettiklerini anlatıyor:
Zazaca ne kadar eski ve kadim bir dil olsa da gün be gün kamusal alanda kullanımı azalıyor. Bu yok oluşun önünü günümüz politikaları ve bu politikalara rağmen yürütülen dil çalışmaları almak mümkün değil.
Şu an Zazaca üzerine yapılan çalışmaların birçoğu kişisel çabalar ile devam ediyor. Zazaca konuşanların asimilasyona karşı ortak bir politikaya sahip olduklarından bahsetmek ise oldukça güç.
Zazacayı konuşanların bir toplum olarak kendi kurumlarıyla, ortak bir program çerçevesinde mücadele etmesi gerekiyor.
Özelde Zazaca, genelde bütün diller ve kültürler üzerindeki yasakların kaldırılıp, bu topraklarda özgür bir şekilde yaşayıp gelişebilmeleri için uygun ortamın sağlanması gerekiyor.
Ertak, son olarak Zazaca dilinin korunması için şu önerileri yapıyor:
Türkiye'nin taraf olduğu tüm sözleşmelerde anadili haklarına ilişkin çekinceler kaldırılmalıdır. Zazacanın kamusal alanda kullanımının önünün açılması için Anayasal düzeyde değişiklik yapılmalıdır.
BM Çocuk Hakları Komitesi'nin sonuç gözlemleri dikkate alınarak ülke raporlarında Komite'nin istediği bilgiler açıklanmalı, raporlar ve sonuç gözlemleri Zazacaya çevrilerek yaygınlaştırılmalıdır. Çocukların anadillerini evlerinde öğrenmeye başlamaları için ebeveynler desteklenmelidir.
Zazaca konuşanların yoğun yaşadığı bölgelerde Zazaca bilen çift dilli öğretmenler istihdam edilmelidir. Zazaca eğitim veren özel okullar teşvik edilmelidir.
Zazaca görsel ve yazılı medya ürünlerinin artması için ilgili kurum ve kuruluşlar desteklenmelidir. Çocuklara yönelik Zazaca kaynaklar (TV kanalları, kitaplar, dergiler vb.) oluşturulmalıdır. (Independet Türkçe)