Anayasa yapımı için iki öneri
Yeni anayasa 2011 seçimlerinden itibaren hep tekrarlanan bir siyasi vaat oldu. Siyasi partilerin ve halkın da desteğini alan, Türkiye’nin ilk demokratik yöntemlerle yapılmış anayasası fikri neredeyse karşı çıkanı olmayan bir siyasi hedef haline geldi. Ancak, bugüne kadar geçen sürede bu hedefe doğru atılan adımların tümü istenilen nihai sonuca ulaşamadı.
Sonuca ulaşılamamasının arkasında Türkiye’nin kutuplaşmış siyasi ortamının varlığı ileri sürülebilir. Doğrudur da. 2011’den sonra oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarına bakıldığında TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin en temel konular söz konusu olduğunda bir ortak anlayış geliştiremediklerini görmekteyiz.
Siyasi partilerin kendi aralarındaki uzlaşmazlıklarına rağmen Türkiye’nin yeni anayasaya erişebilmesi mümkün mü? Dünya örneklerine bakıldığında önemli sayıda ülkenin oldukça zor koşullarda bir anayasa metnini demokratik yollardan yapabildikleri sonucuna ulaşmaktayız. Güney Afrika Cumhuriyeti ve Tunus başarılı örneklerden ikisi.
Türkiye’nin anayasa yapamamasının siyasi kutuplaşma dışında nedenleri de var. Başarılı örneklerden temel yaklaşım biçimi ve yöntemle ilgili boyutların da önemli olduğu sonucuna ulaşılabilir.
2011 seçimlerinden sonra oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarının en önemli eksikliklerinden biri öncelikle ilkeleri belirleyip bu uzlaşılan ilkeler çerçevesinde somut anayasal hükümlerin inşa edilmesi yerine, doğrudan anayasa hükümlerinin yazılmasına geçilmesidir. Sistem ne kadar merkeziyetçi, ne kadar âdem-i merkeziyetçi olacaktır? Katılımcılık ve çoğulculuk anayasa yapımının yol gösterici ilkeleri olmalı mıdır? Laiklik nasıl anlaşılmalıdır? Verimli ve etkili bir devlet yönetimi anlayışı nasıl oluşturulabilir? Toplumdaki etnik, kültürel ve dini grupların şikâyetlerini, rahatsızlıklarını, bunlara yönelik eşitsizlikleri giderecek düzenlemelere esas oluşturacak ne gibi ilkeler benimsenebilir?
Verilen örnekler çoğaltılarak daha fazla soru eklenebilir. Somut düzenlemelere geçilmeden önce bu sorulara cevap verilerek ilkelerin oluşturulması, kaleme alınacak hükümler üzerine yapılacak tartışmaları kolaylaştıracaktır. Hükümlerin ilkelerden hareketle oluşturulması durumunda, bir önerinin ya da uzlaşmazlığın hükmün dayanağını oluşturan ilke ile ilişkisi ele alınarak giderilmesi yolunu açacaktır.
Uzlaşma Komisyonu tecrübesinden alınacak bir başka ders çalışma esaslarına ilişkin düzenlemelerin sonuca ulaşmayı kolaylaştırıcı nitelikte olmamasıydı. Komisyon oy birliğini karar alma şartı olarak öngörmüştü. Oy birliği anayasa yapımında erişilmesi imkânsız bir eşiktir. Oy birliği bencil davranışı destekleyen, uzlaşı kanallarını ortadan kaldıran, aktörlerin keyfiliklerini artıran bir oylama yöntemidir. Öte yandan bu yöntem aktörlere güçlerinin ötesinde bir belirleme gücü verir.
Hükümet kanadından yapılan son açıklamalar Uzlaşma Komisyonu’nun aynı şekliyle yeniden oluşturulacağına işaret ediyor. Komisyon bu kez çalışmalarına başlar başlamaz bir temel ilkeler ve anlayışlar metni üzerinde çalışırsa somut düzenlemelerin çerçeveli bir temeli olacaktır. Öte yandan, komisyonun çalışmalarında oy birliği kuralı yerine nitelikli oy çokluğu kuralı getirilebilir. Örneğin toplam komisyon üye sayısının üçte ikisi ya da dörtte üçü gibi bir yüzdesi yahut çalışmalara katılan dört partiden üçünün onayı gibi bir kural benimsenebilir. Bu düzenlemeler yapılırsa yeni anayasa yapımı da belli bir uzlaşı eşiğinin altına düşülmeden kolaylaştırılmış olur. (Yeni Yüzyıl)