Körfez güvenliği ve yeni deniz koalisyonu
ABD 2019 yılında İran’a karşı bir “deniz koalisyonu” kurmuştu. ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, hedefi “Hürmüz Boğazı ve Babül Mendep’te seyrüsefer güvenliğini sağlamak” şeklinde ilan etmişti (Cumhuriyet, 10.7.2019).
Ana karargâhı Bahreyn'de kurulan koalisyona ABD'nin yanı sıra İngiltere, Avustralya, İsrail ve Bahreyn gibi ülkeler katılmıştı (AA, 19.9.2019).
Ardından da resmi adı “Uluslararası Deniz Güvenliği Koalisyonu” olan ittifaka Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dahil olmuştu (Şarkul Awsat, 20.9.2019).
İRAN-RUSYA-ÇİN TATBİKATI
Kuşkusuz ABD’nin bu organizasyonu, geniş anlamda Çin ve Rusya’yı da hedef alıyordu. ABD, “Körfez güvenliği” adı altında, aslında Çin-Körfez ilişkilerinin gelişmesini önlemeye çalışıyordu. Çin’in Körfez’le enerji alışverişinde ortaya çıkabilecek sorunlar, kritik önemdeydi.
ABD’nin “Uluslararası Deniz Güvenliği Koalisyonu” ilan etmesinden yaklaşık üç ay sonra, İran, Rusya ve Çin bölgede bir deniz tatbikatı yaptı. Üç ülke, 27 Aralık 2019’da Umman Körfezi ile Hint Okyanusu’nun kuzeyinde dört gün süren Deniz Güvenlik Kemeri Tatbikatı yaptı.
İranlı Tuğamiral Gulam Rıza Tahani, “bu tatbikatla ‘İran'ın tecrit edilemez’ olduğunu dünyaya göstermeyi hedeflediklerini” açıkladı (İram, 31.12.2019).
Aslında İran, daha geniş bir hedefin peşindeydi. Körfez’in güvenlik mimarisinin inşası için “Hürmüz Barış Girişimi” kurmak istiyordu.
Konuyu BM’nin 74. Genel Kurulu’na taşıyan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, hedeflerinin Körfez’e kıyısı olan ülkelerin barış, istikrar ve refahının yükseltilmesi için Körfez devletleri arasında işbirliğinin geliştirilmesi olduğunu belirtmişti.
ORTADOĞU’DA ABD ALEYHİNE DEĞİŞİM
Ve 4 yıl sonra ABD aleyhine tablo değişti!
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı, geçen hafta yaptığı açıklamayla “ABD öncülüğünde Körfez bölgesinde faaliyet gösteren İran karşıtı Birleşik Deniz Kuvvetleri’nden 2 ay önce çekildiğini” duyurdu (Harici, 31.5.2023).
Bu ABD için Ortadoğu’da ve Körfez’de bir büyük kayıp dahaydı. Zira şu gelişmeler ABD’nin aleyhineydi:
– 10 Mart 2023’te Çin’de İran ve Suudi Arabistan yetkilileri biraraya getirilerek barıştırıldı.
– Ardından diğer Körfez ülkeleri de İran’la normalleşmeye başladı.
– Suudi Arabistan Yemen’e ateşkes için heyet gönderdi.
– İran ve Körfez ülkeleri, Türkiye, Suriye ve Ürdün’ün de bulunduğu Bağdat Konferansı’nda Irak’ın Kalkınma Yolu Projesi’ne katıldılar.
– Ve BAE, ABD’nin Deniz Koaliyonu’ndan ayrıldığını ilan etti.
İki ayda müthiş değişimler…
Tabi öncesinde başka gelişmeler de yaşandı, onları da anımsayalım:
– 9 Mart 2022 tarihli Wall Street Journal’a göre, ABD Başkanı Biden, Ukrayna’ya destek ve enerji piyasalarının kontrolü için harekete geçmelerini istemek üzere Suudi Arabistan ve BAE prensleriyle görüşmek istemiş ancak reddedilmişti.
– Tersine, Suudi Prens Muhammed bin Selman 16 Nisan 2022’de Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüştü ve iki ülke, petrol piyasalarının kontrolü konusunda yakın hareket etmeyi sürdürme kararı aldı. Ardından OPEC+ grubu, hem de iki kez, ABD’nin üretim artırma talebinin tersine, üretimi kısma kararı altı.
– Suudi Arabistan, petrolü dolar yerine yuan ile satmak için Çin yönetimiyle görüşüyordu (Wall Street Journall, 15.3.2022)
– Suudi Arabistan, hem Mayıs 2022’de hem de Mayıs 2023’te “BRICS+ Diyalog Grubu” toplantısına katıldı.
– Suudi Arabistan, daha önce de Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) “diyalog ortağı” statüsünü almıştı.
ABD’NİN DEĞİL BÖLGENİN DENİZ KOALİSYONU
Gelelim en yeni gelişmeye…
Körfez’de yeni bir deniz koalisyonu hazırlığı var…
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Şehram İrani, ülkesinin “Suudi Arabistan ve BAE dahil olmak üzere bölge ülkeleri ile ortak deniz koalisyonu kuracağını” duyurdu (MEHR, 3.6.2023).
Amiral İrani’nin İran basınına yansıyan açıklamalarına göre bu yeni koalisyona “Katar, Bahreyn ve Irak gibi Körfez ülkeleriyle, Pakistan ve Hindistan da katılacak” (CRI Türk, 4.6.2023).
ABD, bu yeni gelişmeyi “rasyonel” görmediğini açıkladı. Çin ise olumlu baktığını belirtti.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, ülkesinin bu yeni gelişmeye dair tutumunu üç maddede özetledi:
– Ortadoğu ve Körfez bölgesinde barış ve istikrar, küresel ekonomik kalkınmanın ilerletilmesini ve enerji tedarikinin istikrarını garanti eder.
– Çin, bölge ülkelerinin diyalog yoluyla fikir ayrılıklarını gidererek iyi komşuluk ilişkisi kurmalarını desteklemektedir.
– Bölge ülkelerinin dostu olarak Çin, aktif ve yapıcı rol oynamayı sürdürecek (CRI Türk, 5.6.2023).
ÇOK KUTUPLU DÜNYANIN GETİRİLERİ
Türkiye’de ve dünyada bazı aydınlar, “çok kutupluluk çözüm değil” görüşündeler. Onlara göre ha “tek kutup, ha “çok kutup”, bir şey fark etmeyecek, tek kutup gibi çok kutup da diğer ülkelere bir yarar getirmeyecek…
Yukarıda yaptığımız şu özet bile bu görüşlerin yanlışlığını ortaya koymaktadır. Tek kutup baskısı kalktığı anda ve çok kutupluluğun sağladığı çok taraflılıkla, düşmanların ve karşıtların nasıl bir araya gelebildiği ve birlikte barış projeleri tartışabildiği görülüyor…
Tek kutup Ortadoğu’yu savaşın, işgalin ve terörün coğrafyası yapmıştı; çok kutup düşmanlıkları sona erdirmeyi, normalleşmeyi, bölgesel işbirliğini ve birlikte barış projeleri üretmeyi getirdi.(CRI)