Tek Çare Öze Dönüş
"Yaşam doğru olduğu zaman ölüm korkusu yoktur, bizi ölümden yıldıran tek şey yaşamın kötülük içinde geçmesidir. " Hayyam
Şu karmakarışık dünyanın türlü meşgalesi ile yoğrulan insana bir de siyasi belirsizlikler ve türlü türlü entrikalarından bahsedildiğinde "aman boş ver, doldur bir çay" diyeceği çok yüksek ihtimaldir.
Aslında kitap okuma alışkanlığı olmayan, gündelik haberlerden habersiz yaşayan bir toplum için de bu tür tepkiler normaldir. Yarın yeni bir iş arayışı içinde olan, çocuklarının okul masrafları için kara kara düşünen birine siz oturup da İngilizlerin tarih boyunca kolay kolay sıcak savaşa girmediğini, ama bütün dünyada meydana gelen sıcak veya soğuk savaşların tek müsebbibi olduğunu, en çok silah satan ülkeler arasında olduğunu vesaireden bahsederseniz tabii ki alacağınız tepki de yukarıda bahsettiğim gibi olur.
Bahsedilen -her güne yeni raunda başlar gibi ekmek davasına kendisini adamış- profillerin de İngiliz oyununun bir parçası olduğuna girersek muhatabımız iyiden iyiye kayışları sıyırabilir. Peki nedir bu ataletimiz / herhangi bir harekete karşı birçok sebebe bağlı olarak direnç göstermeme durumumuz?
İbni Haldun, herhangi bir toplumun tarih içindeki seyrini: Zafer, mutlakiyet, refah, barış ve israf olarak açıklar. İsraf içine giren Müslüman camia bu gevşemenin beraberinde getirdiği uzun bir uyuklama döneminin ceremesini çekiyor. Oysaki hak-Batıl mücadelesi ilk insana dayanıyordu. Suriyeli az çok mürekkep yalamış kimselerle konuştuğunuzda sık sık duyacağınız "Derin bir uykudaydık. doğal olarak uyanmamız da şiddetli olmalıydı." kavilinden özet cümlelerdir.
Uykuya yatan müslümanı gören İngilizler ve yandaşları da bu tür imkânları fırsata çevirdiler. Yüzyılı aşkın bir zamandır bu 'uyanıkların' oyunları ile dünya meşgul ediliyor. "Müslümanların gerilemesiyle Dünya neleri kaybetti" kitabının yazarı Hasan En -Nedvi ne güzel toparlamış denmek istenen tüm cümleleri bir başlıkta.
Mevcut Uygar olamayan dünya güçlerinin stratejisi şu şekildedir; Hayat boşluk kabul etmiyor. O halde kendimize sürekli mücadele edebileceğimiz düşmanlar (t)üretmeliyiz. Tıpkı soğuk savaş - 1947'den 1991'e kadar devam etmiş olan uluslararası siyasi ve askeri gerginlik- döneminin bitmesiyle gücü elinde tutan blokların yerle yeksan olan sosyalizm akımına karşılık yeşermeye başlayan İslami hareketleri kendilerine yeni düşman ilan etmesi gibi. Mesela Sırf bu planları için dünyanın göbeğinde yaşanan Bosna Savaşı. Önce ölümleri normal gördüler sonra katilleri cezalandırdılar.
Allah'a ait olan bu dünyada tabii ki de Allah'ın dediği olmalı. Yeryüzüne halife olarak gönderdiği insan da bir an önce kirlettiği şu güzelim dünyadan elini çekip, fabrika ayarlarına dönüp HAKKI hâkim kılmanın icraatlarını yapmalıdır.
(Mehmet Gündüz)