'Suudiler ve BAE, Hizbullah Genel Sekreterinin Tavsiyelerini Dinlemelidir'
Yaptırımlar, Trump’ın İran’a karşı alabileceği tek önlemdir ve İran’ın Amerika’nın bölgedeki füze ve radar sistemini kıran İHA’larının hedefindeki üslere saldıracağından dolayı Amerika asla İran ile savaşa girmeyecektir.
Rey el-Yevm Gazetesi Baş Editörü ve Arap Dünyasının önde gelen analistlerinden Abdel Bari Atvan kaleme aldığı yazısında şu ifadelerde bulundu: ‘Nasihatte bulunmak Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın alışkanlığı değildir, o genellikle düşmanlarına ve aynı şekilde direniş ekseni düşmanlarına karşı çok sert eleştirilerde bulunur ama Seyyid Hasan Nasrallah Cuma günü Allame Hasan Kurani’nin vefatı münasebetiyle yaptığı konuşmada bu kuralı kırdı ve Suudi Arabistan- Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen’deki savaşın asıl taraflarına, bu iki ülkenin petrol tesislerinin ve ekonomisinin Ensarullah’ın füze saldırılarından korunmasının tek yolunun Yemen savaşını durdurmaları olduğunu söyledi; çünkü bu adımın Amerika’nın küçük düşürmesinden daha onurlu bir hareket olduğunu belirtti.
Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri yetkililerinin bu nasihatleri dinleyip dinlemeyeceğini bilmiyoruz ama hatırlatmada bulunulan şey bir gerçektir; çünkü Amerika Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’ın zaferi ve saldırıların intikamını almak için asla İran’a karşı savaşa girmeyecektir ve İran, Bekik ve Haris olmak üzere petrol tesislerine saldırı düzenlemekle suçlanmaktadır ve birçok uzmanın değerlendirmesine göre bu saldırılar sonucu Suudi petrol üretimi yarıya düşmüştür.
Trump’ın tek düşündüğü şey, Körfez Arap ülkelerine şantaj yapmak ve onları destekleme bahanesiyle bu ülkelerin petrol gelirlerinden milyarlarca dolar ele geçirmektir ve bu ülke ya da onlardan bazıları tehlikeye düştüğünde onlara yardım etmeyi askıya almakta, birbiriyle çelişen açıklamalarda bulunmakta ve zaman zaman kimseyi destekleme sözü vermediğini dile getirmektedir ve zaman zaman da bahaneler getirmekte ve İHA ve füze saldırılarının yapıldığı bölgelerin belirlenmesi için yapılan araştırmaların sonuçlarını beklediğini söylemektedir.
Hatta ekonomik krizlerle boğuşan ve fakir bir ülke olan Bahreyn bile Amerika’nın şantajlarından kaçamamıştır. Dikkat çekici olan husus şu ki, Trump, Bahreyn Kralı Şeyh Salman Bin Hamd’ın Washington’a gerçekleştirdiği son ziyarette, 12 milyar dolar değerindeki Patriot füze sistemini satmak için ısrar etmiştir. Amerika’nın en önde gelen silahlarından olan Patriot füze sisteminin Yemen füze ve İHA’ları karşısındaki yetersizliği kanıtlanmıştır ve Amerika’nın müttefiki olan birçok ülke ve geçtiğimiz günlerde Türkiye, Amerika’nın Patriot füze sistemi yerine Rusya’nın S-400 füzelerini tercih etmiş ve bu durum, Amerika’nın beşinci filo üssüne ev sahipliği yapan Bahreyn’in de bölgedeki diğer müttefikleri gibi Trump’ın teklifine karşı çıkmasına neden olmuştur.
Aslında Körfez bölgesindeki kardeşler, yenilmiş olan Amerika’ya umut besliyordu ve onlardan bazıları da müttefik ve destekçi olarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya umut besliyorlardı ve şimdi Netanyahu devrilmek üzeredir ve neredeyse yolsuzluk suçlamasıyla hapse düşmenin eşiğinddir. Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Trump’ın kaderinin daha iyi olacağını düşünmüyoruz.
Trump’ın paradan başka arkadaşı yoktur, onun lügatinde ahlaki değerlerin yeri yoktur ve onun bütün derdi banka hesaplarıdır ve dünya onun gözünde emlak işleridir. Trump yakın dostu Netanyahu ile bir hafta önce yaptığı telefon görüşmesinde, onu desteklediğini açıklamaktan ve onun seçimleri kaybetmesinden dolayı acısını paylaştığını belirtmekten kaçınmıştır. Hal böyle iken, Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere dostlarının kriz ve sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir durumda acaba onları önemseyecek midir?
Trump’ın, Hürmüz Boğazı’nda düşürülen İHA’sı ya da en yakın müttefikleri yani Afganistan, Irak ve Suriye savaşları olmak üzere bütün savaşlarda Amerika’nın yanında olan İngilizlerin petrol gemilerinin durdurulmasına tepki vereceğini ve Bender Abbas’taki petrol tesislerini hedef alacağını düşünmüyorum. Trump’ın yapacağı en fazla şey, kuşatma halkasını daha da daraltarak daha fazla ekonomik yaptırım uygulamak olacaktır, aynı birkaç gün önce İran Merkez Bankası’na karşı yaptığı eylemler gibi; çünkü Amerika Başkanı, bu ülkenin Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Kuveyt’teki üslerinin İran’ın Şabuh füzeleriyle hedef alınmasından korkmaktadır.
Hegemonyasını Fars Körfezi’ne dayatan ve gücüyle Amerika’nın bütün düşmanlarını korkutan Amerika hava kuvvetleri, Rusya’nın S-400 sistemleri ya da İran’ın benzer sistemleri gibi yeni sistemler tarafından sınırlandırıldı. Bu bağlamada Amerika’nın Global Hook İHA’sının 20 kilometre menzilde İran füzeleri tarafından düşürüldüğünü hatırlatmak ta yeterli olacaktır.
Bekik ve Haris’teki petrol tesislerine saldıran uçağın Yemen'den geldiği konusunda ısrar ediyoruz. Bu bağlamda, Ensarullah hareketinin askeri sözcüsünün ifadelerini dikkate alıyoruz, çünkü Yemen halkı onun arkasında olmasına rağmen, bu hareketin değerini ve askeri gücünü zayıflatmak için sürekli çaba sarf edildiğine inanıyoruz. Bu hareket, dünyadaki en modern ve pahalı askeri uçak ve teçhizata sahip koalisyona beş yıllık direniş göstererek sahadaki kabiliyetini kanıtlamıştır, ancak son aylarda denge, Husilerin lehine değişmiştir.
Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri yetkililerinin, "Savaşı sonlandırmanın en iyi yolu zaferi ilan etmek ve zayiat miktarını azaltmak için derhal geri çekmektir" diyen orduya dikkat etmelerini umuyoruz. Sonuçlar duvarlara kazınmıştır.
Şu an Suudi Arabistan'da ve Ensarullah’ın son tehditleri ışığında belki de yakında Birleşik Arap Emirliklerin'deki petrol tesislerine karşı ezici bir savaş yürüten Direniş ekseni, bunu oldukça uzman bir strateji altında yapıyor. Yani Körfez’de ABD müttefiklerinin petrol ihracatını engelleyip, dünya piyasalarında petrol fiyatlarını yükselterek ve 2007 ve 2008 krizine benzer dünyayı sarsan ve ABD yaptırım ve abluka politikalarının maliyetini arttıran küresel bir ekonomik kriz oluşturarak.
Artan petrol fiyatları, küresel ekonominin özellikle Amerika’nın düşüşü anlamına geliyor. Bu durum, Trump'ın bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma şansını azaltıyor. Amerika ekonomisinin düşüşe geçtiğine dair birçok gösterge var ve bu durum neredeyse herkesi mutlu ediyor.
İki cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanlığı yarışını ikinci turda ekonomik nedenlerden dolayı kaybetti. Bunlardan ilki, George W. Bush'un babası ve ikincisi Jimmy Carter'dı ve Trump'ın da ikinci turu kaybeden üçüncü başkan olması uzak bir ihtimal değildir.’