Gazze zaferin yurdudur yenilginin değil!
Allah’ın kendilerinden razı olduğu, kendilerinin de Allah’tan razı olduğu bir halk için yenilgi söz konusu olabilir mi? Birkaç günlük dünya hayatı için zillet içinde yaşamayı kabul etmeyip her gün onlar, yüzler halinde mis kokulu şehitlerini göklere, melekût alemine, cennete gönderen şerefli bir halk için yenilgi elbette olmaz. Onların şehitleri cennete, düşmanlarının leşleri ise cehenneme gidecek…
Şehitlerin mübarek kanlarıyla sulanan Gazze zaferin yurdudur, yenilgilerin değil… Hem dünyevi hem de uhrevi zafer, sabreden müminlerin olacaktır. Bu yüce Allah’ın vaadidir…
Ümmetin yiğit evlatları için artık yenilgi devri sona ermiştir. Siyonist düşman ne yaparsa yapsın, vahşi Amerika ve bütün barbar Avrupa ordularını arkasına da alsa ve dahi İslam topraklarına çöreklenmiş zelil, korkak, hain, işbirlikçi yönetimlerden destek de alsa yine de Muhammed Aleyhisselamın Ordusunun gazabından kurtulamayacaktır.
Direniş güçleniyor, Muhammed Ordusunun yiğit evlatları Kudüs için çoktan yola çıkmış durumda ve korkak Siyonist çağdaş Hayberleri yaşamaktan kaçamayacak!
Gazze’ye bir bakın! Yemen’e bir bakın! Ve diğer yiğit coğrafyalara… Küçük çocukların, on yaşındaki yavruların bile dillerinden direniş şiirleri, şehadet türküleri, intikam yeminleri düşmüyor…
Sabrı, direnişi, şehadeti omuzlamış ve Siyonistlerin, Batılı barbarların dünyayı sevmesinden daha çok şehadeti seven, cenneti arzulayan kahraman bir nesil yetişiyor. Dökülen mübarek kanlar aslanlara katık oluyor, onları besleyip büyütüyor.
İşte size Yemenli bir çocuk! Ensarullah’ın yiğitlerinden… Daha on üç yaşında… Bakın nasıl haykırıyor:
Gazze zaferlerin yurdudur, yenilgilerin değil! Bütün dünya onları yurtlarından çıkarmaya karar verdiği zaman onlar zafer kazandılar. Dediler ki biz vatanımızdan şehit olup cennete gittiğimiz zaman ancak o zaman çıkarız! Ve işte görüyorsunuz binlercesi göğe yükseliyor!
Onlar sabrediyorlar… Sabırla kuşanmışlar! Şehitlerinin mis kokusunu duydukları halde nasıl sabretmesinler? Allah’ın yardımını gözleriyle gördükleri ve gasıp Siyonist düşman karşısında galip geldikleri halde nasıl sabretmesinler?
Onların tek dertleri Allah’ın onlardan razı olmasıdır. Başlarına bir musibet geldiğinde biz Allah’a aitiz ve yine O’na döneceğiz derler. Adam, Gazzeli adam, çocuğunun kafası yarılmış, kolu kopmuş bir halde onu havaya kaldırıyor ve şöyle feryat ediyor; Elhamdulillah! Elhamdulillah! Elhamdulillah! Razı oldun mu, kabul ettin mi ya Rab! Bizden razı oluncaya kadar bizden al ey Allah’ım!
Bu sözler, Yemenli on üç yaşlarında bir çocuğa ait! Ümmetin çocukları artık böyle yetişiyor.
Gazze’de yaşananlar bütün bir dünya halklarını büyük bir şaşkınlığa uğrattı. Herkes, Müslüman olsun olmasın, herkes bu akıl almaz sabrın, cesaretin, direnişin kaynağını merak ediyor.
Gazze böyle bir nesil yetiştirmeyi başardı. Gazze halkı camiyi, namazı, Kur’an’ı hayatlarının eksenine alarak, Kur’an ile haşir neşir bir hafızlar silsilesi başlatarak ve öğrenip inandıklarını yaşayarak böyle bir nesli inşa etmeyi başardı.
Ve böyle bir neslin halkası gün geçtikçe büyüyor, genişliyor. Yemen’i, Lübnan’ı, Irak’ı ve tüm İslam coğrafyasını içine alacak şekilde…
Allah sabredenlerle beraberdir! Allah, kendi dinine yardım edenleri elbette zafer kapılarına ulaştıracaktır. Allah en güçlüdür. Hiç kimse Allah’tan daha güçlü değildir. Ne Amerika ne Siyonist haydutlar ve ne de diğer şeytani güçler… Korkulmaya, itaat edilmeye layık tek güç Allah’tır! (doğruhaber)