Generaller! ve Şehit General Hacı Kasım
Ben 2014 de askerlik yaptım. 1 yıllık askerlik sürecimde onlarca General gördüm. Askerlik yapanlarda mutlaka görmüştür. Bir general alay'a geldiği zaman daha gelmeden kaç gün öncesinde her sokak başını, alayın dışından tutunuz içine kadar bir yaprak dahi yerde olmayacak şekilde temizlenirdi. Hasarlı olan su muslukları onarılır yada yenisi yapılırdı. Boyanmamış duvar köşesi,boyanmamış sokak başı kalmazdı. Neden General 2 saatliğine alaya geliyor diye milyarlarca masraf yapılırdı.
General’in oturup yemek yiyeceği masanın örtüsünün 12 defa ütülendiğini gördüm. Onun kullanacağı tuvaletin lükslüğünü gördüm. Sıradan bir Askerin girmesi orayı kullanması kesinlikle ama kesinlikle yasaktı. General sosyal tesislere gelmişken plaja da gelebilir düşüncesiyle 2 kilometre uzunluktaki kumsal alana 40 derece sıcaklığın altında tırmık çeken askerlerin alınterinin şarıl şarıl aktığını gördüm.
Yani kısaca Türkiye’de bir General’in ne demek olduğunu askerlik sürecinde onu görenler dışında kimse pek fazla bilmez.
Şimdi gelelim şehid Serdar’ın aynı mevkide olduğu dünyaya.
Şehid Serdar’ı tanımayanlar, onun bir General olduğunu bilmeyenler, Türkiye’de askerlik yapmış onlarca General görmüş bir askere bu resmî gösterseniz şu her tarafı kırık dökük duvarlar içinde sadece suya ihtiyacı olan, lükse şatafata ihtiyacı olmayan lavabonun önünde kırmızı halısı olmayan bu resimde ki adamın general olduğuna ikna edemezsiniz ve onun bir General olduğunu söyleseniz muhtemelen “dalga geçmeyin benimle” der ve nanmaz.
Ama oda bir general.. Hemde şehid olmuş bir general. Şehid Serdar’ın generalliği sıradan bir asker gibi. Ben şehid olduğumda da benim mezar taşıma sadece asker yazın demişti bu yüzden.
Bize Türkiye’yi bırakıp nereye gidiyorsunuz diyorlar. Hayır biz Türkiye’yi bırakmıyoruz. Bizim inancımız bizim İslam anlayışımız bizi onlara götürüyor, oraya sürüklüyor. Onları daha çok sevmemize, onlara aşk ve muhabbet beslememize sebep oluyor. Çünkü bizim İnanç ve değerlerimiz su yatağı gibidir kendiliğinden yolunu buluyor. Bizim inancımız ve dinimiz, emperyalizmin çizdiği, aramıza koyduğu sınırlardan daha büyüktür ve bizim inancımız sınırlar içinde siyonizmin zindanlarında esir olmayacaktır. Bizim sevgimiz de inancımızda, kimsenin tahmin edemeyeceği kadar hür ve özgürdür..
Veysel Karani’yi, Yemen semaları altında görmediği halde peygamberine karşı tutuşturan aşk neyse bizi de Türkiye semaları altında şehid Serdara o generale karşı tutuşturan aşk benzerdir.
Selam olsun doğduğu güne, şehid olduğu güne ve tekrar dirileceği kıyamet gününe.
Kalbimi onun sevgi ve muhabbeti ile dolduran Allaha hamd olsun, onu sevenleri Allah sevsin, ona buğz edenlere Allah buğz etsin… (Mehmet Zenginoğlu)