Amerika’nın hatalı adımları
"Amerikalıların dünyaya gösterdiği şey, yirmi yıl önce dünyaya gösterdiğiyle tamamen aynı. Eski Başkan George W. Bush, terörle savaş konusunda Kongre’ye hitaben yaptığı konuşmada, “Ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız.” dedi. Biden yönetimi, kışkırtıcı söylemleri ve Çin ile Rusya’yı aynı fırçayla boyama girişimleriyle aynı şeyi yapıyor. Çin’e “Ya ABD ilesiniz ya da Rusya’ylasınız.” diyor."
Birkaç gün önce, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ticaret Bakanı Gina Raimondo, New York Times’a ABD’nin Semiconductor Manufacturing International Corporation’ı (SMIC) veya Amerika’nın Rusya’ya karşı yaptırımlarına meydan okuyan herhangi bir Çinli şirketini “esas olarak kapatabileceğini” söyleyerek, “Ekipmanlarımızı ve yazılımımızı kullanmalarını engellediğimiz için SMIC’i kapatabiliriz.” dedi. Bir süre sonra Beyaz Saray, mevcut değerlendirmenin Çin’in Rusya’ya uygulanan yaptırımlarla ilgili gerekliliklere uyduğu yönünde olduğunu açıkça belirtti.
Ardından Beyaz Saray Basın Sekreteri, Rusların ve Çinli yetkililerin “Rusya’nın ABD’nin Ukrayna’daki biyolojik silah laboratuvarları ve kimyasal silah geliştirmesi hakkındaki yanlış iddialarını” onaylayarak bunun tüm insanlar “Rusya’nın Ukrayna’da olası kimyasal veya biyolojik silahları kullanma konusunda tetikte olunmalı” diye tweetledi. İş dünyasından biyolojik silahlara kadar, buradaki açık durum, ABD’nin Çin’i Ukrayna ihtilafına sürüklemek için güçlü bir şekilde çalıştığıdır -uyduracakları bahaneler ne olursa olsun- İlk önce Çin’den Rusya’yı evcilleştirmeye katılmasını istemekle başlayıp; sonrasında yaptırım tehdidi ve şimdi de biyolojik silahlar. Oldukça umutsuz bir oyun, değil mi?
Çin, çatışmaya kalıcı bir çözüm ve bölgede sürdürülebilir bir barış istiyor. Tüm tarafların kan dökmesinden ve yıkımdan kaçınmasını istiyor. Sahada ortaya çıkan insani krizi hafifletmek istiyor. Çin’in hedefleri var. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin 7 Mart’taki basın toplantısında söylediği gibi, Çin’in Ukrayna, Rusya ve Avrupa ile güçlü bağları var ve barış için diyaloğun kolaylaştırılmasında yapıcı bir rol oynamaya istekli. Ancak ABD’nin ilgilendiği şey, Çin’i jeopolitik bir yaptırıma itmek.
ABD PRAGMATIK ÇÖZÜMLERE ODAKLANMALI
Amerika’nın çatışmaya askeri olarak dâhil olmadığı bir sır değil. ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya Amerikan askeri göndermediğini daha önce açıkça belirtmişti. Yönetimi, Rus eylemlerine karşı şiddetli ekonomik misilleme ve bu süreçte Avrupa ülkelerini ortak bir düşmana karşı birleştirme sözü veriyor. Fakat bu eylemler ile istenilenler elde edilemedi. Çatışma devam etmekte. Bu eylemler Rusları daha da kışkırttı, Rusya yaptırımlara ve kara listelere karşı kendi karşı önlemlerini geliştirdi. Amerikalıların dünyaya gösterdiği şey, yirmi yıl önce dünyaya gösterdiğiyle tamamen aynı. Eski Başkan George W. Bush, terörle savaş konusunda Kongre’ye hitaben yaptığı konuşmada, “Ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız.” dedi. Biden yönetimi, kışkırtıcı söylemleri ve Çin ile Rusya’yı aynı fırçayla boyama girişimleriyle aynı şeyi yapıyor. Çin’e “Ya ABD ilesiniz ya da Rusya’ylasınız.” diyor.
Aynı eski ikili dünya görüşü, sadece Soğuk Savaş zihniyetinin ötesindedir. Ülkenin dünyayla ilişkisine klasik bir hegemonik yaklaşım. ABD diğerlerini ikna edemiyor. Emirler veriyor ve emirlere uyulmaması durumunda cezalar veriyor. Çatışma devam ederken, ABD bir yandan asker göndermeme sözünü tutarken, diğer yandan sözde değerleriyle çıkarlarını koruyup krizi çözmeye çalışıyor ve çaresizleşiyor. Amerika Birleşik Devletleri suyu iyice bulandırmakla meşgul. Talihsiz olan şu ki, hiçbiri çatışmanın gerçek nedenlerini ele almak veya müzakereleri kolaylaştırmaya yardımcı olmakla ilgili değil. Gürültü sorunları çözmez. ABD’nin bunu daha erken fark etmesi ve dikkatini çatışmaya gerçek ve pragmatik çözümler sağlamaya çevirmeye başlaması daha iyi olacaktır.
(CGTN - Çeviri: CRI)