WSJ: İsrail, ABD ve Arap ortakları olmadan kendini savunamaz
Tahran’ın Şam’daki konsolosluğuna İsrail’in 1 Nisan’da düzenlediği saldırıya misillemede bulunan İran, İsrail’e 300’den fazla SİHA ve füze yolladı. İsrail, ABD ve Ürdün başta olmak üzere müttefikleriyle birlikte bunların hemen hemen tamamını imha etti. Şimdi, İsrail’in bu saldırıya misilleme yapıp yapmayacağı, eğer karşılık verirse bunun topyekûn savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği tartışılıyor. İran füzelerinin engellemesine rağmen bu saldırının yılladır vekalet savaşı yürüten iki ülke arasında yeni bir “stratejik denklem” yaratması bekleniyor.
Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale uzmanların görüşlerine yer vererek “yeni stratejik denklem”in nasıl şekillenebileceğine odaklanıyor.
***
İsrail İran’ın Büyük Saldırısını Püskürttü: Ama salt ABD ve Arap ortaklarının yardımıyla
Ortaklarıyla birlikte çalışarak İran’ın en kötü saldırılarını savuşturdu; bundan sonra olacaklar Orta Doğu ve ötesindeki güçleri test edecek
Yaroslav Trofimov, The Wall Street Journal (WSJ), 14 Nisan 2024
Cumartesi günü İran’ın İsrail’e yönelik saldırısı herhangi bir standarda göre çok büyüktü. İsrail’e göre Tahran 170 patlayıcı yüklü insansız hava aracı, yaklaşık 120 balistik füze ve yaklaşık 30 seyir füzesi fırlattı. Hasar felaket boyutlarında olabilirdi. Görüldüğü gibi, neredeyse tamamı engellendi.
Bu başarı, İsrail’in sofistike hava savunma sistemi ile ABD ve diğer Batılı ve Arap ortaklarının sağladığı kritik desteğin birleşiminden kaynaklanıyordu. Amerikan, İngiliz ve Ürdün savaş uçakları insansız hava araçlarının düşürülmesinde özellikle önemli bir rol oynadı. İran’a ait insansız hava araçları ve füzelerin çoğu İsrail hava sahasına ulaşamadan imha edildi.
İsrail ve destekçilerinin bu performansı topyekûn bir savaş koşullarında tekrarlayıp tekrarlayamayacakları -ki bu hafta sonu İran’dan gelen salvo, önceden açıkça bildirilmişti, sürpriz bir saldırının tam tersiydi- açık bir soru, tıpkı İsrail’in dışarıdan yardım almadan kendini savunma yeteneği gibi.
İsrail ve ABD, İran’ın 1979 İslam Devrimi’nden bu yana İsrail topraklarına yönelik ilk doğrudan askeri saldırısının yarattığı yeni stratejik gerçekliğe karşı nasıl bir yanıt vereceklerini düşünürken bu konu kilit önem taşıyor. İsrail’in savaş kabinesi pazar günü Tel Aviv’de toplandı ve ülkenin liderleri seçeneklerini tarttı.
İran topraklarında sert bir karşılık vermek çok daha yıkıcı bir misillemeye davetiye çıkarabilir. Ancak hiç karşılık vermemek ya da çok zayıf karşılık vermek de caydırıcılığı azaltabilir, İsrail’i ve diğerlerini İran’ın gelecekteki saldırılarına karşı daha savunmasız hale getirebilir.
Reichman Üniversitesi’nde ders veren eski bir İsrail hükümeti analisti olan Nadav Pollak, “İran yeni bir aşamaya geçti. Artık vekillerin arkasına saklanmayı bıraktı ve İsrail’in doğrudan saldırısına açık hale geldi” dedi: “İleride İsrail sessizce oturup her şeyi engelleyemeyecek.”
Önleyiciler, özellikle de balistik füzelere karşı kullanılan Arrow ve Patriot sistemleri son derece pahalı ve sayıları sınırlı. ABD Kongresi’nin İsrail, Ukrayna ve Tayvan’a yönelik askeri yardım paketini durdurması da ek bir sorun yarattı.
Tahran’ın 1 Nisan’da Şam’daki İran diplomatik misyonunda aralarında iki generalin de bulunduğu yedi Devrim Muhafızları subayının ölümüne neden olan şüpheli İsrail saldırısına misilleme olarak gerçekleştirildiğini söylediği cumartesi günkü saldırı, İslam Cumhuriyeti’nin insansız hava araçları ve füzelerden oluşan geniş cephaneliğinin yalnızca küçük bir bölümünü tüketti.
Tahran ayrıca binlerce füze ve rokete sahip Lübnan’daki vekil gücü Hizbullah milislerini de yedekte tutuyor. Cumartesi günü sadece birkaç İran füzesi, İsrail’in Nevatim hava üssünde küçük çaplı hasara yol açmış olsa da İran ordusu İsrail ve ABD hava savunma sistemlerinin nasıl çalıştığını gözlemleyerek değerli istihbaratlar elde etti.
Washington’daki Demokrasileri Savunma Vakfı’nda araştırmacı olan Jonathan Schanzer, “İran, füze savunma sistemini, bölge ülkelerinin kararlılığını ve ABD’nin kararlılığını test ediyordu” dedi: “Tüm bunların sonucunda büyük bir risk ortaya çıkıyor. İki güçlü taraf doğrudan düşmanlık içine girdiğinde bu işin nereye varacağını kimse bilemez.”
İran Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, cumartesi günkü yaylım ateşini “yeni bir stratejik denklem yaratmak” olarak tanımladı: İsrail’in bölgedeki İran çıkarlarına yönelik her saldırısı İran’ın İsrail’e doğrudan saldırısıyla karşılık bulacak. Bu elbette on yıllardır İran’ın vekillerine karşı savaşan İsrail’in kabul edemeyeceği bir kırmızı çizgi.
Ancak İsrail vereceği yanıtı düşünürken Ürdün, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ortaklarının çıkarlarını da göz önünde bulundurmalı. İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonları sırasında on binlerce Filistinlinin öldürülmesine yönelik halk öfkesine rağmen Ürdün ve diğer ortakları cumartesi günü İsrail’in İran füzeleri ve insansız hava araçlarına karşı koymasına yardımcı oldu.
Dış İlişkiler Konseyi’nde Orta Doğu analisti olan Steven Cook, “Bölgesel ortaklarımız, İsrail ile aralarında ve ABD’ye İsraillileri dizginlemek için bir şeyler yapması için yalvardıkları altı aylık büyük gerginliğe rağmen adım attılar” dedi.
Cook, bölge ülkelerinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan hoşlanmasalar da İran hükümetinden daha fazla hoşlanmadıklarını söyledi.
Bu Arap ortakların ABD ve diğerleriyle birlikte istihbarat sağlamada, hava sahalarını açmada ve Ürdün örneğinde olduğu gibi İran’ın silahlarını düşürmede oynadıkları hayati rol, kriz ilerledikçe İsrail hükümetinin tepkilerini şekillendirmede onlara yeni bir nüfuz kazandıracak gibi görünüyor.
İran’ın saldırısının tasarımı birçok yönden Rusya’nın Ukrayna’daki en büyük saldırılarından bazılarını taklit ediyordu: Önce hava savunmasını alt etmeyi ve hava savunma bataryalarının yerlerini tespit etmeyi amaçlayan yavaş hareket eden bir Şahit insansız hava aracı sürüsü, ardından seyir füzeleri ve daha sonra da önlenmesi zor olduğu bilinen daha hızlı balistik füzelerden oluşan bir yaylım ateşi.
Saldırının kapsamı aynı zamanda modern savaşlarda görülen en büyük saldırılardan biriydi. Rusya’nın Ukrayna işgalinin ilk günü olan 24 Şubat 2022’de İsrail’den 20 kat daha büyük bir ülkeye karşı başlattığı “şok ve dehşet” yaylım ateşi 160 ile 200 arasında seyir ve balistik füze içeriyordu.
Rusya ilk olarak 10 Ekim 2022’de Ukrayna’nın altyapısını toplam 84 füze ve 24 insansız hava aracıyla hedef alan yaylım ateşinde İran yapımı Şahit insansız hava araçlarını füze saldırılarıyla birlikte kullandı. Bu salvo, Ukrayna’nın, işgal ettiği Kırım’ı Rusya anakarasına bağlayan köprüyü vurmasının ardından geldi ve Rus füzelerinin sadece yaklaşık yarısı önlenebildi.
Ukrayna o zamandan bu yana insansız hava araçları ve seyir füzeleri için önleme oranlarını artırmış olsa da Rus balistik füzelerinin çoğu hedeflerini vurdu; bu da cumartesi günkü İran saldırısının sonucuyla tezat oluşturuyor. İran’ın füze teknolojisi büyük ölçüde Sovyet ve Kuzey Kore’nin üretim yöntemlerine dayanıyor.
Ortadoğu Enstitüsü kıdemli araştırmacılarından Brian Katulis, İran’ın üstün İsrail hava savunması nedeniyle İsrail’e ciddi bir zarar verememesinin “konvansiyonel askeri tehdit söz konusu olduğunda ne kadar zayıf olduklarını ortaya koyduğunu, bunun yeni bir şey olmadığını ve İran’ın terör gruplarına ve Ortadoğu’daki devlet sistemini zayıflatan farklı gruplara bu kadar çok yatırım yapmasının nedeninin de bu olduğunu” söyledi: “Ancak yine de korku salma ve bölge için büyük bir risk kaynağı olma konusunda büyük bir kapasiteye sahipler.”
Uluslararası Kriz Grubu İran Projesi Direktörü Ali Vaez, İran’ın konvansiyonel askeri kapasitesinin zayıflığının kendi başına tırmandırıcı riskler taşıyabileceği uyarısında bulundu. Vaez’e göre ne Hizbullah ya da Hamas’ın vekaleten saldırıları ne de İsrail’i doğrudan vurmak işe yarayacak gibi görünmediğinden Tahran’daki karar alıcılar nükleer seçeneğe giderek daha fazla yönelebilir: “Eğer konvansiyonel caydırıcılıklarının, yani füze ve insansız hava aracı sistemlerinin gerçekten yetersiz olduğu sonucuna varırlarsa, muhtemelen kendilerine açık kalan tek yolun nihai caydırıcılık olduğu sonucuna varacaklardır.”
(Yaroslav Trofimov, The Wall Street Journal - Çeviri: Emre Köse, harici)
NOT: Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Hürseda Haber’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.