Ammar Bin Yasir’in şehadeti
Sıffin savaşında Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin saflarında savaşarak Muaviye ordusu tarafından şehit edilmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ammar bin Yasir’in “baği” (asi, isyancı) bir grup tarafından şehit edileceğini önceden bildirmiştir.
Ammar bin Yasir (Arapça: عمار بن ياسر) Hz. Peygamber Efendimizin önde gelen sahabe’lerinden, ilk Müslümanlardan ve İmam Ali’nin Şiilerinden ve yârenlerindendir.
Ammar bin Yasir, İmam Ali’nin (a.s) yakın yârenlerinden ve ilk Şiilerdendir. Hz. Resulullah (s.a.a) vefat ettikten sonra, Ebu Bekir’e biat etmemiş ve Hz. Ali’nin halifeliğini savunmuştur. Üçüncü halife zamanında Osman’ın muhaliflerinden biri olmuş ve onunla defalarca sürtüşmeler yaşamıştır. Osman’ın adaletsizliklerine karşı halk tarafından yapılan itirazlara o da katılmıştır. İmam Ali’nin (a.s) hilafeti zamanında her daim İmamın yanında durmuş ve Sıffin savaşında Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin saflarında savaşarak Muaviye ordusu tarafından şehit edilmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ammar bin Yasir’in “baği” (asi, isyancı) bir grup tarafından şehit edileceğini önceden bildirmiştir.
2013 yılının Ramazan ayında Rakka şehrini ele geçiren tekfirci teröristler türbeyi havan topları ile vurmuş ve saldırıda Ammar bin Yasir ve Veysel Karani’nin türbeleri tahrip edilmiştir.
Nesebi
Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
Ammar'ı bâği (Adil İmama itaat etmeyen asi ve isyankâr) bir grup öldürecek. Bu, onları cennete çağırır, onlar da bunu ateşe çağırır!
Başka bir yerde ise şöyle buyurmuştur: “Müjde sana ey Ammâr, isyankâr bir gurup tarafından öldürülüp şehît olacaksın. Sen onları cennete davet edeceksin, onlar da seni cehenneme”.
—Tirmizi, hadis: 3800. Buhari, hadis: 441.
Künyesi Ebu Yekzan olan Ammar bin Yasir bin Amir, Beni Mahzum kabilesinin müttefikidir.[1] Kökeni Yemen’e dayanan Ammar bin Yasir’in nesebi Kahtani kabilesinden Enes bin Malik’e ulaşmaktadır. Ammar’ın babası Yasir, genç yaşında Mekke’ye gelerek yerleşmiş ve orada Beni Mahzum kabilesinden olan Ebu Huzeyfe ile anlaşma yapmıştır.[2]
Hz. Resulullah’ın Zamanında
Ammar, babası ve annesi İslam’ın ilklerinden ve öncülerindendir. Nakledilen rivayetlere göre otuz küsür kişiden sonra Müslüman olmuş ve başka bir rivayete göre ilk 7 Müslümandan biridir.[3] Ammar, kardeşi Abdullah, babası Yasir ve annesi Sümeyye, Bilal, Habbab ve Suheyb, Müslümanlıktan vazgeçmeleri için Kureyş tarafından en ağır işkencelere uğramışlardır. Sümeyye ve Yasir bu işkenceler sonucu hayatlarını kaybettiklerinden İslam’ın ilk şehitleridirler.[4]
Müşrikler, Ammar’ı Hz. Peygambere (s.a.a) kötü söz söylemesi için mecbur bırakmış, ancak Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ammar’ın özrünü kabul ederek mecbur bırakılması durumunda yeniden aynı şekilde davranmasını istemiştir. Bu olaydan sonra “Canla, gönülle inanmışken ve yüreği, inançla yatışmışken zorla, cebirle, istemediği halde dininden döndüğünü söyleyenden başka inandıktan sonra Allah'ı inkâr eden, hattâ kâfirlikle yüreği genişleyen, hoşlanan kişi yok mu, bu çeşit kişileredir Allah'ın gazabı ve onlara pek büyük bir azap var.”(Nahl, 106) ayeti kerimesi nazil olmuştur.[5]-[6]
Bazı rivayetlere göre Ammar bin Yasir, Habeşistan’a hicret etmiştir,[7] ancak bu konuda ihtilaf vardır.
Ammar, Hz. Resulullah (s.a.a) Medine’ye hicret ettiğinden Efendimizle birlikte olmuş ve Kuba mescidininyapında yardımda bulunmuştur.[8] Medine’de Hz. Peygamber Efendimizin en yakın sahabelerinden biri olan Ammar bin Yasir, Efendimizin tüm savaşlarına katılmıştır.[9]
Ammar’ın Fazilet ve Erdemlerinden: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cennet, Ali, Ammar, Selman ve Bilal'e iştiyak duymaktadır.”[10] Yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ammar hakla birlikte, hak da Ammar’la birliktedir, her nerede olursa olsun Ammar hakkın etrafında döner ve Ammar’ın katili ateştedir.[11]
Halifeler Dönemi
Ammar bin Yasir'in Türbesi
Ammar, Selman, Mikdad ve Ebu Zer Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) zamanında Hz. Ali’nin ilk Şiilerden bilinmektedir.[12]
Ammar, Hz. Ali’nin velayet hakkını savunarak Ebu Bekir’in halifeliğine karşı çıkmıştır.[13] Birinci halifenin döneminde Yemame savaşına katılmış ve bu savaşta kulağının birini kaybetmiştir.[14]
Ömer’in halifeliği döneminde Kufe valisi ve bu şehrin ordu komutanlığını yapmıştır.[15] Onun komutanlığı döneminde Nehavend savaşı yaşanmış ve İran’ın bazı bölgeleri fethedilmiştir.[16] Ancak bir süre sonra görevinden alınmıştır. Tarihi kaynaklar, Ömer’in Ammar’ı neden görevden aldığına dair net bir açıklamada bulunmamıştır, ancak bazı zayıf rivayetlere göre Ammar’ın siyaseti çok iyi bilmediği iddia edilmiştir. Halkın da bu sebeple Ammar’ı görevden alması için Ömer’den istekte bulundukları iddia edilmiştir.[17]
Üçüncü halife döneminde Osman ile arasında şiddetli sürtüşmeler yaşanmıştır. Ammar’ın Osman’a şiddetli itirazlarından biri Hz. Resulullah’ın önde gelen sahabe’lerinden Ebu Zer’in Osman tarafından Rebeze’ye sürgün edilmesine yöneliktir. Ammar’ın şiddetli itirazlarına tepki gösteren üçüncü halife Osman, Ammar’ı şiddetle dövdürtmüştür. Osman, Ammar’ı da Medine’den sürgün etmek istemiş, ancak İmam Ali (a.s) ve Beni Mahzum kabilesinin itirazlarından dolayı bundan vazgeçmiştir.[18] Bazı tarihi rivayetlere göre Ammar, Kufe valisi Velid bin Ukbe’nin içki içerek lakayt davranışlarına bazı Kufelilerle birlikte şiddetli tepki göstererek itiraz etmiş bunun üzerine halife Osman tarafından şiddetli bir şekilde dövdürtülmüştür.[19] Yine Ammar, beytülmal doğru bir şekilde paylaştırılmadığı ve Osman’ın kendi kişisel malıymış gibi akrabalarına peşkeş çekilmesine şiddetle karşı çıkarak itiraz etmiş, bunun üzerine yine Osman tarafından şiddetle dövdürtülmüştür.[20]
Ammar, Osman’ın adaletsiz yönetimi ve kendi akrabalarını kayırması üzerine başlayan halk ayaklanmalarına katılmıştır. Mısır’da itiraz edenlere katılmış ve Medine’de Osman’ın evinin kuşatılmasında o da yer almıştır.[21]
Müminlerin Emirinin Hilafet Döneminde
Ammar bin Yasir, İmam Ali’nin (aleyhi selam) hilafet taraftarlarındandır. Ömer vefat ettiğinde Ömer tarafından teşkil edilen altı kişilik halife şurasında Abdurrahman bin Avf’a insanlar tefrika ve ayrılığa düşmesin diye reyini İmam Ali’den yana kullanması için tavsiyede bulunmuştur.[22] Osman öldürüldükten sonra, insanların İmam Ali’ye biat etmesi için davet edenlerden biridir.[23]
Müminlerin Emirinin (a.s) hilafeti döneminde, Cemel ve Sıffin savaşına katılmıştır. Cemel savaşındaİmamın (a.s) sol kanat komutanlığını yapmıştır.[24] Sıffin savaşının üçüncü gününde de İmamın ordu komutanlarından biridir.[25]
Şehadeti
Hz. Ammar bin Yasir (r.a), Sıffin savaşında hicretin 37. Yılında Rebiülahir ayında şehit olmuştur. Şehadetinden sonra İmam Ali (a.s) cenaze namazını kıldırmıştır.[26] Şehit olduğunda yaşının doksanın üzerinde olduğu kaydedilmiştir. Bazıları 93, bazıları 91 bazıları da 92 yaşında olduğunu kaydetmiştir.[27]
Ammar bin Yasir’in Sıffin savaşında Muaviyeordusu tarafından şehit olması, Muaviye’nin her zaman kınanmasına ve İmam Ali’nin (a.s) bu savaştaki hak ve hakkaniyetine yönelik delillerden biri olmuştur. Bunun nedeni Hz. Resulü Kibriya Efendimizden (s.a.a) nakledilen ünlü hadisi şeriftir. Bu hadiste efendimiz Ammar’ın baği (Adil İmama itaat etmeyen asi ve isyankâr) bir grup tarafından şehit edileceğini bildirmiştir.[28] İbn Abdulberr, bu hadisin mütevatir hadislerden olduğunu belirtmiş ve bu hadisin en sahih hadislerden biri olduğunu söylemiştir.[29]
Huzeyme bin Sabit, Cemel ve Sıffin savaşında bulunmuş, ancak kılıcını kınından çıkarmamıştır. Ama Ammar’ın Sıffin savaşında Muaviye ordusu tarafından şehit edildiğini görünce şöyle demiştir: “Şimdi benim için sapkın ve yoldan çıkmış grup belli oldu.” Daha sonra İmam Ali’nin (a.s) yanında savaşa katılarak Muaviye ordusuna karşı savaşırken şehit olmuştur.[30]