Muhalefet Etmek Hakkımızdır!
Hakikate vasıl olmak “ıslah edici” muhalefet olmaksızın gerçekleşmiyorsa, muhalefetin olmadığı yerde “putçuluk” baş göstermişse, ekonomik çıkar ve siyasi iktidar adına “değer” ve “ilke”ler az bir paraya satılıyorsa, “kalkınma”nın yarattığı zenginlikle “adalet” satın alınmaya devam ediyorsa, Müslümanların iktidarına yönelik büyük beklentiler, “güce susamışlık” ve “sınıfsal açlık” yüzünden zedelenmiş ve heba edilmişse, o kadar maddi kalkınmanın yarattığı refahla “ahlak”, “adalet” ve “hakkaniyetli paylaşımı” sıkıntıya sokan büyük bedeller ödeniyorsa, moderniteye içkin muhafazakarlık projesi ile Müslümanlık zehirlenmişse, “kabileci dindarlık”, “para”lel ve ailevi ilişkiler ağı üzerinden “emaneti ehline veriniz” ayetinin (Nisa, 58) ruhu sızlatılmışsa, “yeni Türkiye efsanesi” ile eski Türkiye’nin siyasal aklına teslim olunuyorsa, Müslümanların çoğunluğunun desteklediği iktidar uygulamaları üzerinden mevcut sistem kan tazeleme operasyonları icra ediyorsa, iktidar ve zenginlikle imtihanda Müslümanlar sınıfta kalmışsa, dün “devletin Tanrı”sına biat etmeyi kendilerine zül adden Müslümanların çoğunluğu, bugün “kutsal devleti” savunur hale gelmişse, hukuk ve adalet “güç”, “iktidar” ve “çıkar” üzerinden satın alınır hale gelmişse, muhalefet etmek hakkımızdır.
Çoğunluğu ile Müslüman aydınlar, kendi köklerinden gelse de adaletsizliklere ve haksızlıklara karşı, iktidarın da iyiliği, adalet ve istikamet üzre gitmesi doğrultusunda ıslah edici muhalefet ruhu sergileyeceklerine “organik aydın” ve “saray uleması” haline gelmişse, her dönemde “hacı yatmazları” oynayarak büyük beklentilerle iktidar şakşakçılığı ve “lejyonerlik” yapanlar el üstünde tutulup, hiç bir çıkar ve beklenti gütmeyen gelenekten gelen hasbi ve harbi insanlar “ikincil” konumda tutulmuşsa, Müslüman STK’ların çoğunluğunun kendilerinden beklenen iktidara mesafeli, sivil ve toplumcu duruşları konusunda endişeler varken, “devletleşen” bir sivil toplumcu anlayış hakimken, güç ve prestij adına “saray dini”ni hakim kılacak geleneğe teslim olunmuşsa, “Akhizmet”ten “Akkurt”a salınan operasyonlara imza atılıyorsa, muhalefet etmek hakkımızdır.
Kemalistlerin tepeden inmeci “çağdaş nesil” yaratma ameliyesi, biçimde farklı olsa da yöntem ve mahiyette aynı şekilde, tepeden inmeci “dindar nesil” yetiştireceğiz söylemi ile post-Kemalizm’in en iyi örneği sergileniyorsa, toplumsal ve sivil olan din, yukardan devlet eliyle dizayn ediliyorsa, “İslami rant” üzerinden Müslüman cemaatlerin çoğu, iktidara yanaşma üzerine bir paylaşım kavgasına girişmişse, toplumsal değişim ve dönüşüm ve adalete dayanan yönetim yerine “gücü” elde edip tepeden toplumu değiştirmeye yönelik siyasal hamleler içine girilmişse, muhalefet etmek hakkımızdır.
Geçmişte tüm uyarılara ve uyarılarımıza rağmen sicili bozuk “hizmet” atına binerek, uluslararası güç odaklarının güvertesinde ekonomik, siyasi ve hukuki usulsüzlüklere imza atılmışsa, o günlerde Ergenekon, Balyoz, KCK, ÇHD, Ahmet Şık, Nedim Şener, Hanefi Avcı gibi pek çok davada “at”ın izi “it”in izine karıştırılıyor, suçlu suçsuz ayırımı yapılmadan sahte delil üzerinden emniyet ve yargı üzerinden siyasal operasyonlar yapılıyor, Ergenekon’dan (F)ergenekon’a “bağırsak temizleme” gerçekleştiriliyor, bu vebale ortak olunmasın denildiğinde söz konusu davalarda büyük hararetle “savcı” rolüne bürünülmüşse, dünkü yanlışlık gibi bugün de, “Bir kavme olan öfkeniz, sizi Allah’ın adaletinden ayırmasın” ayeti yok sayılıyorsa, geçmişin bütün olumsuzlukları sanki kendilerinin hiç sorumluluğu yokmuş gibi zaten sicili bozuk “hizmet”e boca edilerek, “hizmet”i mağdur göstererek yeniden güçlendirmeye “hizmet” ediliyorsa, küresel güçlerin tetikçiliğini yapmakta olan sicili bozuk “hizmet” şebekesinin suçları üzerinden kirlilikler ve sorumluluklar ört bas edilmek isteniyorsa, muhalefet etmek hakkımızdır.
Seçimler ve siyasi dengeler gözetilerek Kürt sorunu ve Alevi sorunlarında topu taca atarcasına manevralar içine girilmişse, kendi iktidarına destek vermeyen, eleştiri ve muhalefet hakkını kullanan farklı toplum kesimleri ve özellikle çocuk yaşta gençleri kazanacak yerde, gerginlik üzerinden muhafazakar oyları konsolide etmeyi hedefleyen politikalar güdülüyorsa, Kemalist eğitim modelinden kalma milli eğitim politikaları özellikle bu dönemde hepten yerlerde sürünüyorsa, Soma, Ermenek başta olmak üzere maden ve inşaat kazalarında, rant ve kapitalist ilişkiler ağı yüzünden gereken önlem ve denetim yapılmayıp “işçi” katliamlarının önüne geçilmemişse, sorumlular gereken cezaya çarptırılmamışsa, şehirleri katleden, dünyamızı karartan inşaatçı ve gökdelenci “cumhuriyet” üzerinden büyük rantlara imza atılmışsa, muhalefet etmek hakkımızdır.
Saltanatçı ve mülk devlet anlayışına sahip Arap-İslam ve Türk-İslam imparatorluklarının bir devamı olan ve olumlu yanları yanında pek çok olumsuz özellikleri ile hesaplaşılması gerekirken, Osmanlıcılık üzerinden Neo-Osmanlıcılığı ihya ve inşa etmeye dönük, eğitimde ve medyada “dinin kültürü” yerine “kültürün dini” yeniden hegemonya kurmaya başlamışsa, İngiliz aklı ve Amerikan uygulamasının gazına gelerek bölgesel güç olma adına yanlış dış politik hamleler takip edilmişse, bölgedeki güç denklemi iyi okunamayıp Suriye katliamında vebale ortak olunmuşsa, Suriye başta olmak üzere dış politikada “sıfır sorun”dan “sıfır komşu”ya geçilmişse, muhalefet etmek hakkımızdır.
Yeni bir yıla girerken iyi şeyler söylemek isterdim ancak muhalefetsizliğin olduğu yerde ahlaksızlık ve adaletsizliğin yeşerdiğine inanan biri olarak, iktidarı adalet, ahlak ve hakkaniyetli yolda tutmak adına özellikle aynı gelenekten gelen Müslümanların mesafeli duruşları ve muhalefet etme hakları vardır. Bu durum, ihanetle suçlansa da “asil ve değerli yalnızlığın” keyfini sürmenin erdemiyle, sizleri iyi, doğru, adalet ve hakkaniyet adına muhalefet etmeye davet ediyorum.
(Milat Gazetesi)
(Milat Gazetesi)